Kıbrıs’ta kadın barış hareketinin kısa tarihçesi... (4)

Sevgül Uludağ

Hazırlayan: Sevgül Uludağ

Kıbrıs’ta kadınlar yalnızca çatışmaların ve savaşın kurbanları olmadı, aynı zamanda aktif biçimde barış hareketinin parçası oldular, kendi örgütlenmelerini oluşturarak çeşitli çevrelerin büyük oranda görmezden gelmesine karşın kadın barış hareketini her zaman bu topraklarda var ettiler...

Bu araştırmamızda, yakın geçmişimizden başlayarak Kıbrıs’ta kadın barış hareketinin kısa tarihçesini ele almaya çalıştık. Aslında bu çalışmayı, Birleşmiş Milletler Kıbrıs Barış Gücü’nün bundan sekiz yıl önce düzenlemiş olduğu bir etkinlik için hazırlamaya girişmiştik ve Lefkoşa’da Yeşil Hat üzerinde, ara bölgedeki Dayanışma Evi’nde geniş bir sunum yapmıştık. Bu sunumla, görünmez olanı görünür kılmaya çalışmıştık... Bugün bu sunumdan kısa bir özet paylaşmak istiyorum... Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle, Kıbrıs’ta kadın barış hareketinin kısa tarihçesini ve bu harekete gönüllü olarak katkıda bulunmuş olanları anmak istiyorum... Elbette arada gözden kaçan örgütlenmeler ve isimler olabilir ancak onları da okurlarımızın yardımlarıyla ekleyebiliriz... Araştırmamız devamla şöyle:

KADINLARIN BARIŞ OTOBÜSLERİ VE SOKAK EYLEMLERİ...

2000’li yıllarda Annan Planı sürecinin ortaya çıkmasıyla birlikte, kadınlar ilk kez “Women in Black” (“Siyahlı Kadınlar”) örgütünün dünyanın çeşitli yerlerinde düzenledikleri sokak eylemlerine benzer sokak eylemlerini başlattılar. Kadınların Barış İçin Sivil Girişimi, sendikaların kadın büroları, Sınırı Aşan Eller kadın örgütünü oluşturacak olan ekipten kadınlar, Yeni Kıbrıs Partisi’nin militan kadınlarından Gülay Kaşer, Nihal Kaşer, rahmetlik Sezer Kaşer gibi kadın üyelerinin katılımıyla ve sendikaların önde gelen kadın aktivistleriyle (Emel Ulaş, Umure Örs, Emel Tel gibi) sokak eylemleri düzenleniyordu. Bu eylemlerde kadınların barış talebi, AB’ye Kıbrıs’ın bir bütün olarak girmesi talebi vardı – başlangıçta bazı çevrelerin tepki gösterdiği, bazı çevrelerin de alkışladığı bu eylemler o kadar etkili olmuştu ki, bir süre sonra kadınların yaptığına benzer biçimde herkes kendi pankartını yazıp bağzına asarak sokak eylemleri yapmaya başlamıştı. Bir süre sonra bu tarz eylemler, “kültürün parçası” haline gelecek ve “normalleşecek”ti...

Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’ne üyelik süreci ve Annan Planı döneminde kadınların barış otobüsleri de ortaya çıkacaktı. Kıbrıs’ın kuzeyinde Annan Planı’nın kabul edilmesi ve adanın bir barışa ulaşabilmesi için Oya Talat, Özay Kalyoncu, Canan Öztoprak, Fatma Ekenoğlu, Hatice Düzgün, Güzin Okutan, Zühre Civa, Zehra Ulubatlı, Naciye Candan gibi YKB kökenli kadınlarımızın başını çektiği grup, köy köy, kasaba kasaba dolaşarak barış mesajı verecek, insanlarla bir araya gelerek onları dinleyecek ve kendi görüşlerini ortaya koyacaktı. Çok canlı bir dönemdi bu, barış ateşleri yakılıyor ve kadınların barış otobüsü de bu barış ateşlerinde yerini alıyordu.

Sınırı Aşan Eller kadın örgütünün de barış otobüsü vardı ancak bu Annan Planı’ndan çok, iki toplumu yakınlaştırma çabaları içindi... Sınırı Aşan Eller Kadın Örgütü çeşitli köylere giderek ziyaretlerde bulunuyor ve bu köylerin belediye başkanları veya muhtarlarıyla, orada yaşayan kadınlarla bir araya geliyor, köylere zeytin fidanları dikiyor ve her iki toplumdan da kadınların ve daha önce o köylerde yaşamış olan sakinlerinin katılımıyla barış mesajını ileriye götürmeye çalışıyordu. Dali, Bodamya, Köfünye, Lurucina, Lisi, Kondea, Akçay gibi köy ziyaretleri oldukça etkileyiciydi...

“BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ”...

İki toplumlu kayıp yakınları ve savaş mağdurlarının ortak örgütü “Birlikte Başarabiliriz” 2005-2006’da kuruldu. Bu bir kadın örgütü değildir ancak yakınlarını kaybetmiş olan ve birlikte çalışmalar yürüten Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum kadınlar, birer barış sembolü, birer barış elçisi gibi bu örgütte her zaman görünür oldular ve öncülük yaptılar. Annesi ve babasını 1964’te kaybeden Sevilay Berk ile annesi, babası, erkek ve kızkardeşini 1974’te kaybeden Maria Yeorgiadu’nun yakın dostluğu bir barış sembolüne dönüştü... Aynı şekilde Leyla Kıralp ile Hristina Pavlu Solomi Patça’nın birer kayıp yakını olmalarına karşın birbirlerini kucaklamaları, Kıbrıs’ta “kayıplar” için tek ortak anıt-mezarı yaptıran Leyla Kıralp’ın bu anlamlı gününde Hristina’nın da anıt-mezar açılışına katılıp konuşma yapması, birlikte beyaz güvercin uçurup barış mesajı vermeleri, yurdumuz tarihinde bir “ilk” oldu...

FEMA’NIN KURULUŞU...

Feminist bir örgütlenme olarak FEMA’nın kuruluşu ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Mekanizması TOCEM üzerinde etkili çalışmalar yapması da 2007-2008 yıllarında gerçekleşti. FEMA her yıl “kızkardeşlerimiz” diye nitelendirdiği Kıbrıslırum kadın barış aktivistlerini Kıbrıs’ın kuzeyinde ağırlamaya, Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum kadınlar arasında diyaloğu diri tutmaya özel bir özen gösterdi... FEMA lideri Doğuş Derya’nın CTP’den Milletvekili seçilmesi ve ardından CTP Kadın Örgütü Başkanı olmasıyla birlikte FEMA’nın çalışmaları belki biraz gerilemiş gibi görünüyor ancak CTP Kadın Örgütü, POGO’yla geleneksel bağlarını güçlendirerek önemli ortak etkinliklere imza attı... Bu süreçte kadın örgütlerinin 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde ortak etkinliklerini de kayda geçmek gerekir: POGO, PEO ve CTP Kadın Örgütü’nün yanısıra KTÖS, KTAMS, KTOEÖS gibi sendikalarımızın kadın bürolarının ısrarlı çabaları sonucunda, her 8 Mart’ta – barikatlar da artık açık olduğu ve buluşmalar kolaylaştığı için – iki taraftan kadınlar sokak eylemleri ve yürüyüşler yapıyor ve ara bölgede, daha çok Dayanışma Evi’nin önünde bir araya geliyorlar... Bu, barikatların sımsıkı kapalı olduğu günlerde düşünü kurduğumuz birşeydi: Ortak kutlamalar, ortak mücadele, sorunlarımızın ortaklaşa ele alınması, karşılıklı anlayış ve bu topraklarda bir barış kültürü yaratmak... Bu önemli ortak etkinliklerde Sıla Usar, Doğuş Derya, Aslı Murat, Selma Eylem, Emel Tel, Ülfet Kral gibi arkadaşlarımızın büyük emeği bulunuyor...

DEV-İŞ VE PEO KADIN BÜROLARININ ETKİNLİKLERİ...

Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu DEV-İŞ ile Kıbrıs’ın güneyinde en büyük sendikal örgütlenmelerden biri olan PEO’nun kadın büroları da özellikle barikatlar açıldıktan yani 2003 yılından sonra düzenli etkinlikler yapmaya giriştiler.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü çerçevesinde, o hafta içerisinde sendikaların örgütlü olduğu işyerlerine karşılıklı ziyaretler düzenleyen DEV-İŞ ve PEO kadın büroları, 1 Eylül Dünya Barış Günü çerçevesinde de yıllar boyunca PEO’ya ait Pervolya tatil köyünde kadınlar ve ailelerinin bir araya getirildiği sosyal etkinliklere imza attılar. Dünya Sendikalar Federasyonu WFTU üyesi Kıbrıs’tan diğer sendikaların kadın bürolarının da katılımıyla (DEV-İŞ, PEO, KTAMS, KTÖS, KTOEÖS, BES, KOOP-SEN ve DAÜ-SEN, Dünya Sendikalar Federasyonu’na Kıbrıs’tan üye olan sendikalardır) bu etkinlikler devam ediyor ve iki toplumdan kadınların bir araya geldiği, barış özlemlerini dile getirdikleri, görüşlerini birbirlerine aktardıkları ortamlar yaratılmaya çalışılıyor.

İKİ TOPLUMLU ETKİNLİKLER SÜRECİ...

1980’li yıllarda barikatlar kapalıyken ve Kıbrıs’ın kuzeyi ve güneyi arasında geçişlere henüz “izin” verilmezken, “izin” almanın son derece zor olduğu koşullarda, kadınlar uluslararası konferanslarda buluşuyor, Kıbrıs sorununun çözümü ve barış isteklerini dile getirdikleri ortak deklerasyonlar ve açıklamalara imza atıyorlardı. 1990’lı yıllara geldiğimizde POGO ile birlikte Yurtsever Kadınlar Birliği, Kadın Araştırmaları Merkezi, Barış ve Federal Çözüm için Kadın Hareketi’nin ortak etkinliklerine tanık olmaya başlıyorduk.

1990’lı yıllar ayrıca çatışmaların çözümü (conflict resolution) sürecine kadınların ciddi katılımına da tanık olduk. Kıbrıs İki Toplumlu Çatışmaların Çözümü Kadınlar Grubu’nun faaliyetleri, Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum kadın sivil toplum örgütlerinin toplantıları yine bu döneme rastlıyor. 1990’lı yıllarda “aile içi şiddet” kavramı da Kadın Araştırmaları Merkezi’nin çabalarıyla, ardından Kadın Platformu girişimleriyle yoğun biçimde ele alınmaya başlanmıştı. Bu konuda Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum kadın örgütlenmeleri arasında diyalog ve işbirliğine de tanık oluyoruz... “Eşit Haklar, Eşit Sorumluluklar” örgütünden Mary Pyrgos’un yanısıra Aile içi Şiddete karşı kadın örgütünün liderleri Aliki Hacıyeorgiu’yla da bu konuda kadın örgütlerinin işbirliğine tanık oluyoruz. İlerleyen yıllarda KAYAD bu konuda özellikle Mine Yücel, Meral Birinci, Derya Beyatlı ve Mine Atlı gibi kadın öncülerin rehberliğinde çok değerli çalışmalar yaparak Kıbrıs’ın güneyindeki çeşitli kurum ve örgütlenmelerle ortak çabalara imza atacaktı... Mine Yücel, PROLOGUE adlı bir araştırma şirketi kurarak bir adım daha ileri gidecek ve “insan/kadın ticareti” konusunda bir “ilk” olacak araştırmalar yaparak çok değerli çalışmalara imza atacaktı...

1990’lı yıllarda yine Brüksel Kadınlar Grubu’nun kuruluşu ve bu çerçevede Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum kadınlarının barış konusundaki çabalarına tanık olduk...

1997’de Harvard Üniversitesi öğretim görevlilerinden Swanee Hunt’ın  “Women Waging Peace” yani “Kadınlar Barış İçin Mücadele Ediyor” Global Ağı’nı kurmasına tanık olduk – bu ağda Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum kadınlar da yer alacaktı. Çatışma bölgelerinden kadınlar arasında bu global ağın kurulması için Swanee Hunt’ı ikna eden değerli arkadaşımız Keti Ekonomidu olmuştu. Bu global ağ için 10 çatışma bölgesinden 100 kadının bir araya getirilmesini önermişti Keti arkadaşımız Swanee Hunt’a... Swanee Hunt, ABD’nin Viyana Büyükelçisi iken bir etkinlikte Keti ile tanışmıştı. Ve Keti’nin fikrini uygulanabilir bularak ABD’ye döndükten sonra kolları sıvamıştı. 10 farklı çatışma/anlaşmazlık bölgesinden kadınlar Boston’a, Swanee Hunt’un ders vermekte olduğu Harvard Üniversitesi’ne gitmiştik – Boston’da düzenlenen atölye çalışmalarına katılmıştık... Keti ve diğer Kıbrıslırum kadınların yanısıra, ben, Mine Yücel, Bahire Korel, Sülen Karabacak, Gülden Plümer Küçük gibi isimler vardı bu “Women Waging Peace” global ağında. Fulbright’tan ise o dönem Fulbright’ta çalışmakta olan Canan Volkan Boston’a gelmişti...

Aynı yıllarda Johns Hopkins Üniversitesi kadın grupları, işkadınlarının oluşturduğu gruplar ve “Cypriot Women in Dialogue” yani “Kıbrıslı Kadınlar Diyalog Grubu” da ortaya çıkacaktı. 2001 yılı Hands Across the Divide yani Sınırı Aşan Eller kadın örgütü için çalışmalar başlayacak ve ilerleyen dönemde örgüt faaliyete geçecekti.

2009’da “Gender Advisory Team” yani “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Danışma Ekibi” oluşturulacaktı... Kısa adıyla “GAT”, Olga Dimitriu, Maria Hacıbavlu, Umut Bozkurt, Magda Zenon, Biran Mertan, Doğuş Derya gibi isimlerden oluşuyordu – maksat liderlere varılacak herhangi bir anlaşmada “toplumsal cinsiyet eşitliği”nin nasıl gözetileceği konusunda danışmanlık yapmalarıydı.

2015 yılında “Cyprus Dialogue Forum” yani “Kıbrıs Diyalog Forumu”nun kurulduğunu ve bu forumda kadınların da aktif biçimde yer aldığını görüyoruz. Yine aynı yıl Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Teknik Komitesi de iki toplumlu olarak kurularak faaliyete geçecekti. Ancak son derece sınırlı bir alan verilecekti bu teknik komiteye, bu yüzden yapmak istedikleri “sınırlandırılmış” ve dolayısıyla da etki alanı da “sınırlandırılmış” olacaktı...

(Devam edecek)

Annan Planı döneminde kadınların bir sokak eylemi...

Kadınların bir barış eyleminden görünüm...