“Kıbrıs’ta üniversiteden mezun olan ilk Maronit’ti… Fakirlere ve ihtiyaçlılara çok yardım ederdi…”

Sevgül Uludağ

Kıbrıslı Maronitler, çok değerli bir öğretmenlerini yitirdiler: 27 Ağustos 2020 tarihinde vefat eden İlias Kassapis, 29 Ağustos 2020’de Kormacit’te toprağa verilmişti…

Biz de onun evladı Andonis Kassapis arkadaşımızdan, babası için bir şeyler yazmasını ve onu bize anlatmasını istedik… Çok değerli bir öğretmen olan rahmetlik İlias Kassapis için Andonis Kassapis, cenaze töreninde yapmış olduğu konuşmayı bizim için İngilizce’ye çevirdi – bu, onun hayatının özetiydi… Biz de Andonis Kassapis arkadaşımızın yazdıklarını okurlarımız için Türkçeleştirdik.

Andonis Kassapis, geçen ay kaybettiği çok değerli babası İlias Kassapis’le ilgili şöyle yazdı:

“Sevgili Sevgül,

Babam İlias Kassapis 27 Ağustos 2020 tarihinde Lefkoşa’da vefat etti ve 29 Ağustos 2020 tarihinde Kormacit’te toprağa verildi – altta babam için yazdığım cenazedeki konuşmamın İngilizce versiyonunu bulacaksın…

Elbette ben onu tarif ederken, kendi önyargılarımı taşıyorum. Ancak inanıyorum ki belirli özellikleri vardı ki bunları not etmeye değer.


Yuanna ve İlias Kasabis

Özellikle bütün hayatı, pratikte adamızın birleştirilmesi için sürekli devam eden bir mücadele içerisinde geçmiştir.

Ayrıca tüm Kıbrıslılar’la şahane ilişkileri vardı. Özellikle de fakirlerle ve ihtiyaçlılarla… Ve hiçbir zaman dinler ya da diller arasında ayırım yapmamıştı babam.

İlias Kassabis – 6.12.1931-27.8.2020

İlias Kassabis, hayatını dolu dolu yaşadı.

Bizi dün yani 27 Ağustos 2020’de, sevdikleriyle çevriliyken bırakıp gitti.

Tüm hayatı boyunca kendine özgü sakin ve sevecen biçimde yakınında olan ve yardım isteyen tüm insanlara yardım elini uzattı, hiçbir ayırımcılık yapmaksızın, yardım edebileceği herkese yardım etti ve karşılığında da hiçbir şey beklemedi. Herşeyini paylaştı… Güçlülere de, zayıflara da, fakirlere de, hastalara da, ona sevgi ve müteşekkir olmanın dışında yapacağı yardım karşılığında hiçbir şey veremeyeceğini bildiklerine de yardım etti.

Ona veda ederken, onunla ilgili birkaç şeyi hatırlayalım.

Kıbrıs’ın kuzeyinde bir Maronit köyü olan Kormacit’te 6 Aralık 1931 tarihinde Yuannis ve Maritsa Kassabis’in dördüncü çocuğu olarak dünyaya gelmişti, bir de çok sevdiği ve hiç ayrılmadığı George adlı ikiz kardeşi vardı – Sekiz kardeşten dördüncüsü idi İlias Kassabis. Onların resmi olarak kayıt altına alınan doğum tarihleri 13 Aralık 1931’dir – o günlerde şöyle böyle tahminle yapılıyordu bu işler.

Aile genişti ve malları mülkleri yoktu. İlias’ın babası Yuannis’in bizzat kendisi de sekiz çocuklu bir aileden geliyordu, çok akıllıydı, tamamen fakir biçimde hayata başlamış olmasına karşın, her zaman ailesinin ihtiyaçlarını karşılamayı başarmıştı. Çocuklarının üstünde büyük bir etkisi vardı ve özellikle İlias üzerindeki etkisi büyüktü, onunla gurur duyuyordu.

Kormacit’teki bütün çocuklar gibi o günlerde İlias, köy ilkokuluna gitti ve iki tane dinamik öğretmen tarafından yetiştirildi – bunlar İlias Kekkos ile Yosif Hacırusso idi… Bu öğretmenler onun üzerinde ve gelecekteki misyonu üzerinde büyük etkiye sahipti. İlias Kassabis iyi bir öğrenciydi, özellikle edebiyat ve klasiklere karşı eğilimi vardı.

13 yaşında iken, ikiz kardeşiyle birlikte Lefkoşa Cimnasiyosu’na yazıldı – o zamanlar bu okul (Pancyprian Gymnasium of Nicosia) elitler için bir okul olarak kabul edilmekteydi. İkiz kardeşiyle birlikte ve diğer dört Maronit köyünden diğer oğlan çocuklarıyla birlikte, Baf Kapısı’ndaki Maronit Manastırı’ndaki öğrencilere yönelik “yurt”ta bir odada kalmaktaydılar. Bunlardan bazıları, ömür boyu dost olarak kaldılar.

Lefkoşa Cimnasiyosu’nda İlias Kassabis parlamıştı, özellikle klasik konularda. 1950 yılından buradan mezun olurken, okulun kompozisyon yarışmasında da ikinciliği kazanmıştı – birincilik, tanınmış Panayiotis Persianis’in olmuştu.

Mezun olduktan sonra Yunan Maden Şirketi tarafından iki seneliğine işe alınmış ve Şa köyüne gönderilmişti.

Öğrenmeye olan sevgisi ve doğal eğilimleri onu Omorfo’daki Öğretmen Koleji’ne kaydolmaya itmişti – oradan da 1954 yılında mezun olmuştu. Düzenli olarak Kormacit’ten Omorfo’ya bisikletiyle gidip gelmekteydi. Bu arada yine kendisi gibi Kormacitli olan Yuanna Yosif Hacırusu ile nişan olmuştu ve 27 Aralık 1953 tarihinde evlenmişlerdi – o zaman İlias 22, Yuanna ise 19 yaşında idi.

1954 yılında, 23 yaşındayken Aya Marina Maronit köyünde öğretmenliğe başlamıştı – burada 1959 yılına kadar öğretmenlik edecekti.

Bu beş yıl boyunca genç eşiyle birlikte çalıştığı köyde yaşamaya başlamışlar ve ilk dört çocuklarını dünyaya getirmişlerdi.  Loris (daha sonra Yuannis olarak isimlendirilecekti) 1954’te, Andonis 1956’da, Jozef 1958’de ve Monika 1959’da dünyaya gelecekti.

1960-61 yıllarında Kormacit erkekler okulunda hizmet verecek, 1961-62 yıllarında ise küçük bir Maronit köyü olan Karpaşa’da tek öğretmenlik okulda hizmet verecekti.

1962 yılında, başka yedi Kıbrıslırum öğretmenle birlikte, Atina Üniversitesi’nde iki seneliğine öğrenim görmek üzere seçilecekti. Bu iki sene boyunca eşi ve evlatlarından uzakta yaşayacaktı.

1965 yılında öğrenimini tamamlayan İlias Kassabis, köyünde bir üniversiteden mezun olan ilk şahıs olacaktı, Kıbrıs Maronit toplumunda da üniversite mezunu ilk Maronit o olacaktı…

Eğitime ve öğrenmeye inanıyordu.

Buna yatırım yaptı ve çocuklarının beşi de Birleşik Krallık üniversitelerinde öğrenim gördüler ve mesleki uzmanlıklar elde ettiler.

1965 yılında Kıbrıs’a dönüşünde, bir yıllığına kendi köyünde artık birleşik olan ilkokulda 1965-66 yıllarında hizmet verdi. Sonra ise bir Maronit köyü olan Asomato’ya gönderildi ve burada da 1966-1971 yılları arasında öğretmenlik yapacak ve böylece tüm dört Maronit köyünde de öğretmenlik yapmış olacaktı…

1966 yılında Morris Minor 1,000 marka arabasını satın alacaktı – araç plakası ise DH 965 idi. Bu arabayla Kormacit’ten öğretmenlik yaptığı köylere gelip gidecekti. 1971 yılından 1974 yılına kadar yeniden Aya Marina köyünde öğretmenlik yapacaktı – 1954 yılında bu köyde başlamıştı kariyeri…

1966 yılında İlias ve Yuanna, beşinci ve son çocuklarını dünyaya getirdiler, George idi bu çocuk ve dört yetişkin çocukları aile evini bırakıp gittiklerinde, onlara eşlik edecek olan bu beşinci çocuk olacaktı…

1974’ün deprem gibi olayları ardından, kendisini Kormacit’in çoğu insanı gibi köyde bir “enklav”da bulmuştu…

Bunu izleyen yıllar son derece zordu… Enklavdaki Kormacit ahalisi, sorunlarına kendilerince çözüm üretmek zorundaydılar ve pek çok yeni sorun ortaya çıkmıştı.

İlias Kassabis, köyün düşünen beyni olmuştu…

Uzun yıllar boyunca yakın işbirliği yaptığı köyün muhtarı olan kaynı Andonis Diakos’la birlikte ve köyün papazı olan Peder Andonis Terzis ile birlikte bu sorunlara çözüm üretmeye çalışacaklardı – köyün papazıyla da çok derin dostluk ve karşılıklı saygı bağları içerisindeydiler ve köyden başka insanlarla birlikte elele vererek, Kormacit ve Kormacit’te yaşayanlara çok zor koşullarda rehberlik etmişlerdi…

Aynı dönemde çocukları farklı farklı yerlerdeydi. Kimileri İngiltere’de kolejlerde ve üniversitelerdeydi, kimileri ise Lefkoşa’da akrabalarının yanında kalarak liseye devam etmekteydi.

İlias Kassabis bir baba olarak evlatlarına sık sık kaleme aldığı mektuplarıyla uzaktan rehberlik etmeye çalışıyordu çünkü onlarla sık sık görüşemiyordu. Ayrıca onlarla telefonda konuşmaları da çok enderdi çünkü Kormacit’te telefon yoktu.

Kormacit’in ilkokulunda ders vermeye devam etti ve Komracit halkına pek çok yönden yardım etmeyi sürdürdü.

Okulu açık tutmanın ne kadar büyük öneme sahip olduğunu kavramıştı, böylece anne-babalar da köyde kalmaya devam edebilecekti.

Bu da çok özlenen Kıbrıs sorununun çözümlenerek adanın birleştirilmesi sağlanıncaya kadar köyün hayatını uzatacaktı…

Maronit toplumunun lideri olan Yuannis Mavidis ve daha sonra da Andonis Hacırussos (ki o kaynı idi) yakın arkadaştı ve onlarla işbirliği içerisindeydi… Köyü hayatta tutmanın yollarını birlikte aramaktaydılar.

Her tür etkinlikte sayısız konuşma yapıyordu… İster sade insanlar, ister önemli yetkililer olsun, köye gelen tüm ziyaretçileri kabul ediyordu. Pek çok konuda gazetecilere röportajlar veriyor ancak özellikle kendi toplumu, kendi köyü, kendi konuştuğu dil ve karşı karşıya kaldıkları sorunlar üzerinde duruyordu.

Aile içerisinde ise örnek bir eş, örnek bir baba, örnek bir kayınpeder, bir oğul, bir kardeş, bir akrabaydı…

Bir öğretmen olarak dört Maronit köyünden yüzlerce öğrencisi onu çok seviyordu. Özellikle 1974 sonrası enklavda yaşanan zor yıllar içerisinde eğitim verdiği öğrencileri sık sık ona olan sevgilerini ve müteşekkir olma duygularını, son derece duygusal yöntemlerle ifade etmekteydiler.

Bir insan olarak bir hayırsever ve fakirlere yardım eden bir şahıstı.

Herhangi birisine yardım etmeyi hiçbir zaman reddetmedi. Herhangi birisi yardım istemeden de yardım ediyordu insanlara ve karşılığında da herhangi bir şey beklemiyordu.

Evi herkese açıktı… Eşiyle birlikte her zaman misafirperver ve yardımsever idiler.

Yaşlandığı, hastalandığı ve zayıfladığı dönemlerde dahi insanları kabul etmeye ve onlara elinden geldiği her şekilde yardım etmeye devam etti.

Doğduğu yeri tutkuyla seviyordu.

İnsanları ve doğayı seviyordu… Köydeki hayvanları, keçilerden kedilere kadar tüm hayvanları seviyordu. Ağaçları ve tarlaları seviyordu.

Pek az insanın sevebileceği kadar çok seviyordu çevresindeki insanları…

O belalı nefret ve utanç barikatlarından,   binlerce kez geçti, bir taraftan öteki tarafa…

Bölücü hattın “yanlış” tarafında vefat etti, çok sevdiği Kormaciti’nden uzakta, bir kez daha gerekli “izinler”le geçiş yaşacak ki kendi köyünün mezarlığına gömülebilsin, annesiyle babasının gömülü olduğu o köy mezarlığına…

Gelecekte herhangi birisinden “izin” istemeksizin evlatlarını görmek, doktoruna gitmek, işlerini yapmak ve kendi evine gitmek için ruhu barikatlardan geçebilecek…

Hayatının son yıllarında şanslıydı çünkü onlarca yıl boyunca köylerinden uzakta yaşayan üç kardeşi köye dönebilmişler ve son yıllarını doğmuş oldukları ve çocukluklarını geçirdikleri bu yerde geçirebilmişlerdi… Bir kez daha birlikte yaşıyorlardı, ilk yıllarının hatıralarıyla birlikte… Kardeşlerinden önce Andonis hayata veda etmişti, arından Jozef gitmişti ve her ikisi de köylerinin o güzel doğası içerisinde hayattan ayrılmışlardı.

İlias, ikiz kardeşi George’u, 10 Temmuz 2020’de kaybetmişti. Her zaman birlikte hayata veda edeceklerini söylüyordu… Tıpkı bu dünyaya birlikte gelmiş oldukları gibi… Nitekim 48 gün sonra kendisi de onu takip etmişti…

88 yıl ve 7 aylık ortak hayatlarının ardından, onsuz 48 gün yaşamıştı…

Çok derin biçimde sevdiği ve onların da aynı şekilde karşılık verdiği on torunu vardı İlias Kassabis’in…

Son nefesini 27 Ağustos 2020^de, saat 09.03’te, eşi, beş çocuğu, kızkardeşi ve sonsuz bir sevgiyle çevriliyken verdi.

Her zaman en büyük dileği Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunması idi. Kıbrıs’ta insanların evlerine dönerek barışçıl biçimde yaşamalarıydı.

Kormacit halkının köyüne dönerek köyün yeniden hayata kavuşmasıydı…

O her zaman çözüm için iyimser bir insandı… Hayatının 89 yılından son 46 yılında çözümü tutkuyla istedi…

Çözümü göremeden göçüp gitti.

Umarız ki bir gün bulunduğu yerden, yukarılardan bir yerden bu çözümü görecektir – biz de bunun için sorumluluk taşıyoruz.

İlias Kassabis, pek çok şeyden ötürü unutulmaz olacaktır. Herşeyden önce çok iyi bir insan olduğu için…

Bu anı yazısını babamın bizi bırakıp gitmeden kısa bir süre önce bana söylediği sözcüklerle bitirmek istiyorum:

“Sanırım görevimi yerine getirdim. Kendimi iyi hissediyorum çünkü Tanrı’ya yakınım…”

Elbette şimdi Tanrı’yla birliktedir ve oradan tüm insanlara yardım etmeyi sürdürecektir, özellikle çok sevdiği Kormacit’e… Tüm hayatı boyunca yaşadığı ve çok kısa süre sonra sonsuz istirahatgahına konacağı yere…

Babamla gerçekten gurur duyuyorum…

O, sonsuza kadar kalplerimizde yaşayacaktır…”

(Türkçesi: Sevgül Uludağ – 23.9.2020)

DEVAM EDECEK