Bireyler olarak olumsuzlukları dile getirmek ve hatırlamak birinci tercihimiz olmaktadır. Bireylerden oluşan toplum da aynı şekilde bir ruh haliyle; öncelikle olumsuzlukları konuşur, eleştirir, geçmişte yapılan olumsuzlukları unutmaz, her güzel şey karşısında ise mutlaka bir "ama"sı vardır. Kısaca; mutsuz olmak ve mutsuz etmek biz bireylerin ve genel olarak toplumun birici hedefi gibi. Elbette memleket güllük gülistanlık değil. Hatta genel olarak bir bataklığı da andırabiliriz ama hani bir deyim var, "bataklıkta açan bir gül" misali, en azından böylesi karamsar bir ortamda doğru yapılan, kazanılan bir başarıyı takdir etmek, tebrik etmekten de aciziz. Neden? Çünkü genelde kıskanç bir toplumuz. Kendi insanımızın başarılarını olduğu kadar, toplum katmanlarındaki kurum-kuruluşları ya da bazı hükümet icraatlarını tebrik etmekten kaçınır, sus pus oluruz. Halbuki, kimden, hangi partiden ya da kuruluştan gelmişse gelsin, toplum için bunu başaran kendi insanımızsa, kutlamayı da tebrik etmeyi de dile getirmeyi bilmelyiz.
KIBTEK dedim ya; kısacası Elektrik Kurumu, özellikle arzalarda hayatımızın merkezinde yer alır, sorun çözülene kadar. Doğaldır çünkü bir sorunumuz varsa bu kuruma bildirir ve çözümlenmesini bekleriz. Salı akşamını Çarşamba sabahına bağlayan gecede elektrikle ilgili yaşadığım bir sorun ve gelişmeler, öncelikle beni geçmişe götürdü. Eskiden Girne'nin göbeğinde yaşarken elektrik sıkıntımızı, Girne'deki elektrik santralinin tek bir numarasını çaldırarak beklediğimiz çok zamanlar yaşadık. Bugünkü teknolojiden uzak neredeyse el ve bilgi yordamıyla sorunları çözmeye çalışan emekçilerle artık neredeyse tanış olmuştuk.
Zaman değişti ve ben bu konuda nasıl geliştiğimizi görebilmek için böylesi bir sorunu yaşamam gerekiyordu demek ki.
Uykum benim için, denildiğince "tavşan uykusu" gibidir. Uyurken elektrik kesildiğini ya da herhangi bir sorun olduğunu hemen sezinlerim. Yine öyle oldu. Çarşamba sabahının 00.30'unda klimanın sesinde bir anormallik sezerek uyandım. Evde kimi lambalar mum ışığı gibi gidip gelmekteyken ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Eşim elektrik mi kesildi diye sorarken, bunun bizle ilgili farklı bir sorun olduğunu şu elektriğin düşüp kalkmasından anlayıverdim. Kısacası; Voltaj'da bir sıkıntı vardı. Şunu kapat bunu kapat diye diye 01.30'u bulduk. Aklımıza Elektrik Arza'yı aramak geldi. Açıkcası umutsuz ve ümitsizce, cep internetinden bulduğumuz bir cep ve diğeri de sanırım 188 idi, numaralardan birini çevirip beklemeye koyulduk. Belirtilen tuşlamaları yaptıktan sonra operatöre bağlandık. Karşımda bir bayan, canlı kanlı. İlk şokum bu. O saatte görev başında bir operatör bayan bana yardımcı olmaya çalışıyor. Sıkıntımı anlatınca, bununla ilgili bir sorun daha bildirildiğini ve benden biliyorsam elektrik sayaç numarasını vermemi ya da olmazsa isim soyisim de yeterli olacağını söyledi. İsmimi verdim, "tamam sizi biraz bekleteceğim, sorunun ne olduğunu buradan görmeye çalışacağım" dedi. Anlamadım, oradan nasıl tesbit edilecekti. Uykusersemi miyim diye düşünürken, opertaör bayan anlamışcasına ya da beni bekletirken uyalamak için olsa gerek, artık bazı sorunların bilgisayar aracılığıyla oradaki görevli tarafından da saptanabildiğini belirtti. İşte teknoloji ve sistem dedim sesli olarak. Gülüştük. Ve yaklaşık 2-3 dakika içerisinde bana sorunun, evdeki 3 faz'dan sadece 1'inin çalıştığını diğer ikisinin çok düşük olduğunu belirti ve ardından ekledi: "Ben hemen arzada görevli arkadaşları arayıp arzayı tamir için yönlendireceğim, biraz zaman alabilir" dedi ve teşekkür ederek, benden telefon numaramı da alarak görüşmemizi tamamladık. Yaklaşık 2 saat içerisinde Voltajımızın düzenlendiğini ve "yaşama" kaldığımız yerden devam etmeye başlayacağımızı anladım. "Şükür" diyerek mutlu bir şekilde gözümü yummaya çalışırken hemen cep telefonum çaldı. Az önce konuştuğum bayan operatör karşımda, teknik arkadaşların sorunu giderdikleri bilgisini kendisine verdiklerini ve bunu teyit etmek için bizi rahatsız ettiğini söyledi. Ne rahatsızlığı, aksine çok mutlu oldum. Böylece sorunun giderildiği yönünde teyit de edilerek sabahın karanlığında iyi çalışmalar dileyerek telefonu kapattık.
Bunlar güzel şeyler... Hani bu memleketin çivisi çıktı deriz ya, her taraf çöktü, darmadağın ve elbette birçoğunda da haklıyız... yine de umut veren gelişmeleri de görmek ve bunlara sahip çıkarken, çoğaltmak gerektiğine de inanıyorum.
Ve son söz... Kararmış toplumu, özellikle basında görevli arkadaşlarımız ve elbette halkımız, sadece "olumsuzluklardan" bahsederek daha da karartmanın hiçbirmize yararı yoktur. Ve "umut" dediğimiz iksiri en azından böylesi güzel şeyler için dile getirip paylaşmak ve umut ışığını canlı tutmak aslında kalem tutan herkesin görevi. Ve bu gibi gelişmeleri kaleme alırken, almayı düşünürken, kendinizi siyasetin "s"sinden uzak tutmayı becererek, doğruya doğru, haklıya haklı diyerek ancak toplumsal birlikteliği ve sahip çıkmayı becerebiliriz.
Ve evet doğrudur; hepimiz aynı gemideyiz...
Teşekkürler KIBTEK çalışanları ve bu sistemi kuranlar...