Siyasetin birbiri ile ilintili, birbirini tamamlayan veya eksilten süreçler manzumesi olduğu bir gerçek. Hiçbir konuyu bir diğerinden veya diğerlerinden bağlantısız değerlendiremezsiniz.
Son genel seçimlere giderken yüksek beklenti ve hedefler yaratmış olmanın verdiği kararlı duruştan kısa bir süre sonra Kıbrıslı Türklerin iradesini zayıflatan, yok sayan hatta küçümseyen bir duvarla karşılaşmış olmak trajikomik bir durumdur. Olay bir kez yaşandı mı trajedi oluyor da ardındaki tekrarlar komedi oluyor demiş üstad. Doğru da söylemiş. İnsan eğer iki kez ders almaz, ders çıkarmazsa, koşulları sosyo ekonomik ve siyasal anlamda iyice analiz etmezse, hade açık yazalım gözündeki merteği görmez, elin gözündeki çöpe bakarsa...
KIBTEK adında bir kurum var malum. Elimizde kalan yegane kurum belki de. Battı batacak, sattı satılacak dendi. Korkunç bir baskı yaratıldı. Satılmalıdır dendi önce. Neden satılmalıdır dedik, çünkü ucuz elektrik üretmiyor, halkımızın ucuz elektrik hakkı elinden alınamaz dendi. Elbette anlaşılır bir gerekçedir halkımızın ucuz elektrik ve kesintisiz elektrik arzına kavuşması. Önce özelleştirilmelidir diye baskı yapıldı. Özelleştirmeye kesinlikle karşı olduğumuzu gerekçeleriyle ortaya koyduğumuzda, boşverin siz KIBTEK’i kablo ile elektrik getirilecek ve tüm sorunlar çözülecek dendi. Kim getirecek, nereye getirecek, neden getirecek derken, KIBTEK İsmet Akim Başkanlığında adım adım kendini toparladı. Bugün kendi hedefleri olan Kıbrıslı Türklerin elektrik sorununu adım adım çözme çabası içerisinde olan bir yapı ile karşı karşıyayız.
KIBTEK Başkanı, sistemin kendini verimli bir şekilde devam ettirebilmesi için iki adet dizel santral almaya karar verdi ve aldı. Kimseden para pul istemeden, kimseye yalvarmadan, el açmadan. Halkın kurumu olan KIBTEK’i daha iyi bir noktaya taşımak adına bunu yaptı. Uzmanlarının raporu üzerine KIBTEK yönetimi halkın kaynaklarını, halka daha iyi hizmet etmek için yatırıma dönüştürdü. Üstelik yeni yıl itibarıyla ucuz elektrik sözü de verdi...
Yani yapılması gerekeni yaptı.
Elektrik kablosuna kimsenin itirazı yok elbette. Ancak öncelik KIBTEK’in kendi kurulu kapasitesini yeniden düzenlemesidir.
Peki şimdi oldu mu? Yine olmadı. Çünkü Kıbrıslı Türklerin kendi kendilerini yönetecek kurumlara sahip olması istenmiyor.
Şimdi hedefte KIBTEK ve İsmet Akim. Nedeni çok basit. Çünkü Kıbrıslı Türklerin toplumsal çıkarı için çalışıyor.
Ne icazet ne biat !
Bu noktada, çıkarılacak özerkleştirme yasası ile var olan uygulamayı güçlendirmek boynumuzun borcudur.
Gün, gerçekleri konuşma ve Kıbrıslı Türklerin toplumsal varoluşu için gerekli uygulamalara imza atma günüdür.
KIBTEK’e dokundurtmayacağız.