Kılıç; “Yaşıtlarımız gibi uluslararası arenaya çıkmak istiyoruz”

“Altyapılarda birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızı, şimdi uzaktan ve televizyondan izliyoruz. Bu bize acı veren bir durum. İnanıyoruz ki bu imkanlar bize de sağlansa, en az onlar kadar başarılı olabilirdik.”

Serkan SOYALAN

   Basketbolun genç ve başarılı sporcularından Baran Ali Kılıç ile basketboldan, gelecek hayallerine kadar geniş bir söyleşi gerçekleştirdik. Genç yaşına rağmen dağarcığında birçok kupa ve madalya biriktiren Baran Ali, gelecekte de başarılı sporcular yetiştirmek ve ülke sporuna uzun yıllar hizmet vermek istiyor.

Basketbola ne zaman ve nasıl başladınız?

   Henüz ilkokula gittiğim küçük yaşlarda,  Mağusa’da Hakan Arifoğlu tarafından açılan basketbol okuluna yazılarak başladım basketbola. Temel eğitim bitene kadar Mağusa Belediyesi Mağusa Gençlik Merkezi (MAGEM)’nde lisanslı sporcu ve Çanakkale Ortaokulu basketbol takımında oynadıktan sonra, Yakın Dogu Koleji (YDK) ve aynı zamanda da Yakın Doğu Üniversite’sinin lisanslı sporcusu olarak yıldız ve genç takımında oynamaya devam ettim. Liselerarası basketbol müsabakalarında 3 şampiyonluk, yıldızlarda 3 şampiyonluk, gençlerde de bu seneyle birlikte 5 şampiyonluk sevinci yaşadım. A takımda da bu yıl Yakın Doğu Üniversitesi ile birlikte hem lig, hem de kupa şampiyonluğu kazandım. Bu süreçte oynanan hazırlık ve anı turnuvalarında elde edilen şampiyonlukları da eklersek ciddi sayıda kupa ve aynı zamanda tecrübe edindiğimi söyleyebilirim.

Gerekli imkanlar sağlansa…

Dünyaya kapalı kapılar ardında, ülkemizde spor yapmak nasıl bir duygu?

   Zor bir durum. Her genç gibi yaşıtlarımızla birlikte uluslararası arenada mücadele etme ve yeteneklerimizi sergileyebilme imkanına sahip olmak isterdim ben de... Basketbol Federasyonu’nun altyapılarda oluşturduğu milli takımlarla Sırbistan’a ve Türkiye’ye gönderildiğimiz kamplar ve okul maçları bile bize olumlu yönde çok şeyler kattı ve kazandırdı. Keşke devamında da resmi boyutuyla bu imkanlara sahip olabilseydik. Birlikte altyapılarda çalıştığımız ve en az onlar kadar yetenekli olduğumuz gençleri şimdi televizyonlarda uzaktan izlemek zorunda kalmazdık. Bu bize acı veren bir durum. İnanıyoruz ki bu imkanlar bize de sağlansa, en az onlar kadar başarılı olabilirdik.

Genç ve başarılı bir sporcu olarak hedefleriniz nelerdir?

   Gidebileceğim en iyi noktalara kadar koşulları zorlayıp ülke basketbolunda kalıcı olmak istiyorum. Bunun yanında, almış olduğum basketbol antrenörlük belgesi ve okuduğum Beden Eğitimi Öğretmenliği ile de gelecekte iyi sporcuların yetişmesine katkıda bulunmak hedefindeyim.

Kendinize örnek aldığınız isimler kimler?

   Saha içi ve saha dışı sporcu karakteri, disiplini, yetenekleri ve bizlere aynı zamanda ağabeylik yaparak gelişimimize katkıda bulunan takım arkadaşlarım, aynı zamanda kaptanlarım da olan Halil Kutruza ve Ahmet Dağer yurt içinde, yurt dışında da Lebron James ve Michael Jordan. Türkiye Ligi’nde de Melih Mahmutoğlu ve Doğuş Balbay beğendiğim ve takdir ettiğim oyuncular.

Babanın etkisi

Sporcu bir babanın oğlu olmak, sizi spora yönelmede etkiledi mi?

   Tabii ki sahalarda büyüdüğümüz ve sürekli evde spor konuşulduğu için etkiledi. Salonlarda ve sahalarda bizler de bu ortamları birlikte yaşadık. Bu spora yönlenmemizde önemli bir etken oldu. Gelişim sürecinde ve performans artırmada da hocalarımızın yanında zaman zaman babamın da bu yöndeki tecrübesi ve telkinleri, olumlu yönde katkıda bulundu bana. Halen bugün de zaman zaman fikir alışverişinde bulunmaya devam ediyoruz.

Altyapı, tesis olarak ne durumdayız?

   İyi durumda olduğumuz söylenemez. Daha önce Mağusa bölgesinde, okuduğum okul ve oynadığım takımın saha bulma ve antrenman yapabilme konusundaki sıkıntılarının yanı sıra şu an bulunduğum takım ve okulda da çoğu zaman diğer salon sporlarıyla birlikte aynı salonu paylaşmak zorunda kalıyoruz. Kaldı ki bu konuda kendimi şanslı hissediyorum. Çünkü oynadığım takım ve okul, şu anda ülkemizin en iyi tesis ve koşullarına sahip.

Anılar…

Basketbol sahalarında yaşadığınız ve unutamadığınız bir anınız var mı?

   Yaşadığım iki anımı sizinle paylaşmak istiyorum. İlki, daha önce birlikte altyapılarda yetiştiğim ve oynadığım takımdan şu an da oynadığım takıma transfer olduktan sonra eski takımıma karşı yıldızlar kategorisinde final serisinde 2-0 geriden gelip 3-2 seriyi kazanıp şampiyon olmamızdır. İkincisi de bu yıl yaşadığım gençler şampiyonluk final maçı sırasında yaşandı. Merhum Urcan Vangöl adına oynanan Gençler Ligi Finali’nin son maçında, merhumun eşi Ender Denktaş Vangöl ile yaşanan duygusal süreçti. Maçın devre arasında Urcan Bey’in benim giydiğim, 12 numaralı formayı giydiğini ayrıca müsabakanın oynandığı günün onların evlilik yıldönümü olduğunu Ender Hanım’dan öğrendim. Böylesi bir günde şampiyon olursak, kendisinin takım kaptanı olarak bana takdim edeceği kupanın kendisi ve merhum eşi Urcan Vangöl için çok anlamlı olacağını ifade etti. Devre arasına geride girmiş olmamıza rağmen, ben ve arkadaşlarım bu olay üzerine daha da motive olduk ve maçın sonunda Ender Hanım’ın elinden kupayı alırken, birlikte çok duygusal anlar yaşadık. Benim için de onlar için de unutulmaz bir anı oldu.

Okuyucularımıza son olarak neler söylemek istersiniz?

   Tabii ki dünyadaki diğer genç sporcular gibi uluslararası arenada yaşıtlarımız ile birlikte spor yapabilmeyi ve gelecekte iyi sporcuların yetişmesine katkıda bulunabilmek arzusundayız. Dilerim bu dileklerim gerçekleşir ve güzel günleri birlikte görürüz.

Dergiler Haberleri