KILIÇDAROĞLU’NA AÇIK MEKTUP

Sami Özuslu

Kemal bey, adamıza hoş geldiniz.

Günübirlik ziyaretinizin gerek Kıbrıslı Türklere, gerekse Anadolu insanına hayırlı olmasını diliyorum.

Ancak bunun böyle olabilmesi için bazı gereklilikler vardır ve bu açık mektubun amacı da bunu size duyurmak, hatırlatmaktır.

Malumunuz olduğu üzere Kıbrıslı Türkler tarih boyunca çok sıkıntılar yaşamıştır. Bunların detaylarına girerek değerli vaktinizi almak istemem.

Ancak Genel Başkanı olduğunuz sosyal demokrat çizgideki Cumhuriyet Halk Partisi’nin Kıbrıs’a, Kıbrıs sorununa ve Kıbrıslı Türklere bakış açısında oldukça ciddi problemler olduğunu söylemem gerekiyor.

Bir defa Kıbrıs ‘milli dava’ olarak görüldüğü sürece, onun arkasına gizlenmiş asıl gerçekleri görmek, bilmek, anlamak kolay olmaz. Gazi Mustafa Kemal’in kurduğu CHP’nin öncelikle bu bakış açısını değiştirmesi gerekiyor.

Şu soru bile ne demek istediğimi anlatmaya yeter de artar aslında…

“CHP’nin Kıbrıs’a bakışı ile Türkiye’deki diğer birçok partinin Kıbrıs’a bakışı arasında ne fark vardır?”

AKP’den…

İYİ Parti’den…

Hatta MHP’den…

Var mıdır bir farkı?

Yani bu işte bir gariplik yok mudur Sayın Kılıçdaroğlu?

Ülkücü çizgideki MHP ile benzer bir çizgide olmanız sizi rahatsız etmiyor mu?

Bazen açıklamaları okurken ‘Acaba bunu Devlet Bahçeli mi söyledi’ diye şüpheye düşüyoruz. Gerçekten böyle, abartı yok.

Dilerseniz bugün görüşeceğiniz sol, sosyal demokrat, barış yanlısı partilerin liderlerine sorun, onlar söylesinler.

Saygıdeğer Kemal ağabey,

Kıbrıslı Türklerin bugünkü TC iktidarıyla ciddi sıkıntıları vardır. Siz 15 Kasım’da adaya gelen heyetlerin kullandığı uçak sayısına falan değinmiştiniz, haklı olarak… Oysa asıl mesele o uçaklara dolup gelenlerin buradaki siyasi müdahaleleriydi. Seçimlere, partilerin iç işlerine, siyasi her adıma karıştılar, karışıyorlar.

Siz hala ‘milli dava’ diye bakarsanız Kıbrıs’a, bunları görmez, göremez ya da görmezden gelirsiniz.

Ekonomik, siyasi, askeri bağımlılığın geldiği nokta, tarihin en çok örnek alınan bağımsızlık mücadelelerinden birine imza atmış Atatürk’ün partisi tarafından mazur görülemez, normalleştirilemez.

Burada bir yaşam vardır, toplum vardır, kurumlar vardır. CHP buraya bakarken herkesi ‘aynı’ göremez. Herkes aynı değildir. Çözümsüzlük lobisinin kimin çıkarlarına hizmet ettiğini görmeden, emekçi halkın yararı gözetilmeden üretilen her siyaset hatalara gebedir.

Her şeyden önce burada CHP’nin altı okundan neşet eden ilkelere benzer duruşa sahip siyasal partiler, sendikalar, sivil örgütlenmeler, yayın organları vardır.

Sosyalist Enternasyonal üyesi CHP’nin, burnunun dibindeki Kıbrıs’ta sol örgütlerle işbirliği içinde olmaması, enternasyonalist dayanışma göstermemesi düşünülemez.

Ama böyle olmadı, olmuyor, olamıyor Sayın Kılçdaroğlu…

Kıbrıs’a siz de ‘vilayet’ muamelesi yapıyor, bazen ‘KKTC’nin bağımsız, normal bir devlet olduğu’ sanısına kapılıyor, bazen de ‘savaş naraları’ atıyorsunuz.

Tıpkı Erdoğan gibi…

Bahçeli gibi…

Oysa siz Cumhur İttifakı’nın her politikasını eleştiriyorsunuz. Çoğunda yüzde yüz haklısınız da…

Ama dış politikaya, ulusal meseleye gelince birden öne fırlıyor, bambaşka bir karaktere bürünüyorsunuz.

Böyle yaparak CHP’ye dair sempatiyi yerle bir ediyorsunuz.

Mesela Kıbrıs’ta tam da böyle oluyor Kemal ağabey…

Bugünkü ziyaretiniz sonrasında yapacağınız değerlendirmenin sağın emellerine değil, solun değerlerine hizmet etmesini diliyor ve saygılar sunuyorum.