Kim kazanmış...

Cenk Mutluyakalı

 

SEÇİMLERE dair biraz dertleşelim.
Kazanan kimdir?
YANILMAYINIZ!
Her daim “çoğunluğun” içinde olmanız gerekmiyor.
Düşüncelerinizin, ideallerinizin, duruşunuzun, değerlerinizin doğruluğuna inanıyorsanız bu yeter.

Kendi kalabalıklarınızı kendi değerlerinizle çoğaltmaya bakınız.

*  *  *

Bu ülkede en zor olan UMUDU diri tutmaktır.
Hele de Kıbrıs size bir ülkeyi anımsatıyorsa...
“Yarım”ı değil bütünü seviyorsanız,  sınırsız ve özgür...
Ucuz menfaatlerin, günlük zenginliklerin, konforlu aymazlıkların peşinde değilseniz...
Geliniz hayatı çoğaltalım!

*  *  *

Seçimler mi demiştik?
Yüzü, sözü, fikri, heyecanı, yüreği, niyeti, gailesi yorulanlar var.
Umarım “bizden bu kadar” demesini bilirler.
Siyasetin “kabuk değiştirme” mevsimidir ve çürümüş, köhnemiş, eskimiş kovuklar yarınlara dair umudu içinde tutamıyor.

*  *  *

“Seçim” bir demokrasi yarışı olduğu kadar partiler açısından da en iyi örgütlenmedir.
O halde, “parti” dediğin seçime girecek, her yerde yarışacak, sahaya inecek, söz söyleyecek, meram anlatacak, dert dinleyecek, hedef çizecektir.
Bunu çoğulcu, dayanışmacı, toplumcu bir ruhla yapacaktır...
Bir parti ya kendi adayıyla...
Ya da eğer ‘ittifak’ yapmışsa, destek verdiği adayı kendinden farklı kabul etmeden sahada olmalıdır.
Bir düş’ün peşine düşmelidir.

*  *  *

İnsanların hayallerini büyütmezseniz, gerçeğini de değiştiremezsiniz.
Kısır bir döngüde didişir dururuz.
Seçimi kim kazanmış, kim kaybetmiş!
Eğer “avuç açacaksak” yine, bir kıymeti var mı sizce?