Sağlık Bakanı konuşuyor, yayının altına yurttaş yorum yapıyor:
“Oyna Ge Ge.”
Bir öteki soruyor:
“Alt yazı var mı?”
***
Kimi zaman “eğleniyor”, çoğu zaman “iğneliyoruz” ama içimiz sızlıyor.
Sağlık Bakanı “yeterli test kitimiz yok” diye dertleniyor. Bir “komutan” edasında “Bu savaşı kazanacağız” diyor ancak “cephanesi olmadığını” bağırıyor.
Kendine güvensizliği tavan yapmış bir öfkeyle köpürüyor, “danışma kurulu”na çatıyor.
İnsanlar izliyor, dinliyor, şaşırıyor, yutkunuyor, dudaklarını ısırıyor.
Güvenmiyor!
Cinnet haline dönüşüyor giderek, sağlık bakanının kendini ispat çabası, hükümetin kararsızlığı, yönetimin uyumsuzluğu...
Üstelik “vaka sayısı” iyi giderken yaşanıyor bu itibarsızlık...
***
Çok özür dilerim, bu ifadeyi kullanmak istemezdim. “Ağzı diline uymaz” bir salgın yönetimi var.
Elbette sağlık profesyonellerini tenzih ediyorum, sözüm, siyasi yönetime...
Birbirine güvenmiyorlar, kime güven verecekler?
***
Size bir örnek vereceğim.
CNN’de izledim, Türkiye’de Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Ertuğrul, kendilerine “Koronavirüs Bilim Kurulu”ndan yeni bir tedavi rehberi geldiğini anlattı.
"O tedavi rehberine göre, artık biz çok erken dönemlerde hastalığı tedavi etmeye başlayacağız" dedi, Profesör...
Bir an düşündüm.
“Nedir bu tedavi yöntemi, bu rehber bize de geldi mi?”
Bunu hangi bilim kuruluna soracaksınız, hangi sağlık bakanına?
Üç ayrı bilim kurulu var, sorumlu kim, bilmiyoruz. Bu kurullarda ismi geçenler kendi meramlarını, kendi mecralarında anlatmaya uğraşıyor.
Üç bilim kurulundan ayrı bir de danışma kurulu var.
Sağlık Bakanı da o kurulla çatışıyor.
***
25 günde 3 ayrı karantina hastanesi ilan ediliyor, 24 saat arayla birbirini yalanlayan iki ayrı test programı anlatılıyor, “Bu son uçak” dendikçe bir yenisi iniyor, bakanlar yurt odalarının penceresi olduğuna dair topluma meram anlatırken, Başbakan “parası olup da çekini ödemeyen” iş dünyasına “ahlak dersi” vererek çözüm arıyor.
***
Bu kaos içerisinde otorite kim?
Öylece asılı duruyor soru, bu küflenmiş yapının koynunda...
Bilimsel gailelerden uzak kendi kompleksleriyle didişen, varlığını ispat çabasında bir bakan, panayır yerine dönmüş bir hükümet ve siyasal iletişim oyunları arasında sürüklenen bir toplum!
***
Siz inanıyor, güveniyor, ikna oluyor, saygı duyuyor musunuz bu süreci yönetenlere?
Sanmıyorum.
Hiç sanmıyorum.