Dikenli tellerle örülü bu küçücük adada yaratılan devletlerin temellerinde günahlar kazılı…
Bu günahlardan biri de tecavüz…
Kıbrıs'ın toplumları savaşırken tecavüzü bir 'savaş aracı' olarak kullandılar, yıllar yılı…
Yani bir silah…
Toplumlar genelde kendini “kurban” olarak gördü…
Hep “ötekileri” suçlayarak “çektiklerini” anlatıp “günahları” hakkında tısı çıkmadığı için, çatışmalar esnasında yaşanmış tecavüzler de hiçbir zaman tartışılmadı, gündeme gelmedi…
Savaş dönemindeki “tecavüzler” hala “tabu”…
İnsanlar bunun tartışılmasından kaçınıyor.
Konuşmuyor.
Gazeteci Sevgül Uludağ önceki gün sayfasında yayınladı.
Uludağ, “Savaş silahı olarak tecavüze karşı global zirve toplantısı” çerçevesinde İngiliz Yüksek Komiserliği’nin düzenlediği etkinlikte Kıbrıs’ta savaş aracı olarak tecavüzleri anlattı…
Önemli bilgiler paylaştı.
Neler yapmış, neler yapmış bu toplumun “kahramanları” neler…
Köy köy yaşananları Sevgül Uludağ'ın sayfasından okuyabilirsiniz.
Gerçekten korkunç gerçekler…
Tarihten notları gündeme taşıyan Sevgül Uludağ şu tespitle bitiyor anlatımını:
“Tecavüz suçu işleyenler, ne Kıbrıslıtürk toplumunda, ne Kıbrıslırum toplumunda asla cezalandırılmadılar.
Tecavüzlerle ilgili bilgilere ben 'kayıplar'ı araştırırken ulaştım. Umarım uluslararası toplumun da desteğiyle bunları belgeleyebiliriz.
Ünlü İngiliz yazar James Burke, 'Geleceği kurarken neden geçmişe bakmamız gerekir? Çünkü bakabileceğimiz başka bir şey yoktur' diye yazmış…
İşte bizim geçmişimiz de bu…”
***
Evet, Sevgül Uludağ’ın da dediği gibi: Bizim geçmişimiz bu…
Ne yazık ki tecavüz, bizim geçmişimizde de varlık göstermiş… Silah olmuş…
Kahramanlık destanlarında anlatılmamış…
Gizli kalmış…
Üzeri örtülmüş…
Ama gerçekmiş…
Ne yazık, gerçekmiş…
----------------------------------------
"Hiç bir bayrak masum insanı öldürmenin utancını örtecek kadar büyük değildir"
---------------------------------------------
Günahı bizim, sizin… HEPİMİZİN
Şimdi herkes malum iddia ile çalkalanıyor.
Ne kadarı gerçek, ne kadarı doğru bilmiyorum.
Kimse bilmiyor.
Bunu mahkeme ortaya çıkaracak.
Hatta tutuklanan kimi isimlerin konuyla alakası bile olmadığından söz eden çok.
Sosyal medyadan izliyorum, “idam edelim, hadım edelim” modunda bir hava esiyor…
Millette bir günah çıkarma hali ki, sormayın.
Eski dönemlerdeki tecavüzleri bir kenara bırakıyorum.
Yenilerine baksak ya!
Gece kulüpleri yanı başımızda…
Her gece tecavüz ediliyor oradaki kadınlara…
Her gece…
GÖRMÜYORUZ!
Görmek istemiyoruz.
Diğer taraftan büyük kentlerimizin arka sokaklarında yaşananlara ne demeli?
Çocuk yaştaki kızlar-erkekler fuhuş batağında…
Yeni bir iddia-medyatik bir gündem mi lazım silkelenip kendimize gelmemiz için…
Farkında değil miyiz olanların…
Hadi şimdi ayıklayın pirincin taşını…
“Kimlikle giriş yasaklansın” da yetmez bunu temizlemeye…
Ne diyeceğiz şimdi?
Kaldık mı günahlarımızla baş başa…
Kaldık mı?