Kadın yeni doğum yaptı, bebeği var, henüz üç aylık ve her sabah beşte uyanıyor, güneye geçiyor.
Ay Napa'ya gidiyor, bir otelde temizlik görevlisi olarak çalışıyor.
Okul öncesi öğretmenliği için eğitim aldı, kuzeyde, pek çok özel eğitim merkezinde şansını denedi.
Asgari ücret düzeyinde bir geliri oldu.
Yetmedi.
Kim yetiyor?
Şimdi belki çok daha fazla yoruluyor ancak Euro maaşını Türk Lirası'na dönüştürdüğü zaman önemli bir gelire sahip oluyor.
Evladına bez alabiliyor rahatça...
Para biriktirebiliyor.
Geleceğe dair hayal kurabiliyor.
***
Her sabah altı buçuk gibi siyah pantolonunu, beyaz gömleğini giyiyor genç adam ve Lefkoşa'nın güneyine yürüyor.
Arabaya da gerek yok.
Çalıştığı otel yürüyüş mesafesinde...
İşletme eğitimi almıştı ve bir bankada kıdemli personeldi, asgari ücretin birkaç bin lira üzerinde kazanıyordu.
Yetmiyordu maaşı…
Kim yetiyor?
Bıraktı, gitti, rahatladı.
Şimdi güneye göre "ucuz işçi" olsa da...
Türk Lirası'na dönüştürdüğü maaşıyla çok daha iyi geçiniyor.
***
Yurt dışında iyi eğitim almış, Lefkoşalı bir genç, Larnaka’ya gidiyor her gün…
Bir bilgisayar firmasında görev yapıyor.
İyi bir maaşı, son derece modern bir iş yeri, insani çalışma saatleri var.
“Burada eğer kendine kamuda iş ayarlamaz, garanti maaşla birlikte özeldeki işini sürdürmezsen hayat şansın yok” diyor.
***
Güzelyurtlu bir genç, şu soruyu bilinçlerimize asıyor:
“Yıllarca üniversite eğitim aldım, ailem, hem harcımı, hem kiramı ödedi. Şimdi çalışmıyorum. Çünkü Lefkoşa’da iş buldum, denedim ve gördüm ki, aldığım maaş, yalnızca benzin paramı karşıladı. Toplu ulaşımla işime gidip, gelmeyi denedim, hayattan soğudum. Her gün işe gitmek, öğle yemeği, eve dönmek, giyinmek için harcadığım para, maaşımı aşıyordu.”
Hakikat bu!
Çözümü var mı?
Elbette var.
Şu an yürütülen dünyaya kapalı, yandaşlığa ve iş takipçiliğine açık siyasetle değil!
***
“Başbakan” sıfatı takılmış Üstel geçenlerde adaya gelen TC Cumhurbaşkanı’nı oğulları ile tanıştırdı.
VIP kuyruğuna kimi vekiller, belediye başkanları ve sempatizanlar giremedi ancak geçici Başbakan’ın evlatları girdi.
Keşke diyorum…
O yeni doğum yapmış kızı, garson genci, bilgisayarcı delikanlı getirseydi de anlatsalardı, uluslararası toplumdan kopartıldığımız bu bölük pörçük coğrafyada nasıl bir gelecek belirsizliği içinde yaşadığımızı…
***
Çok daha iyi bir ekonomi ve yüksek yaşam kalitesi, en önemlisi de gençlerimizi adada tutabilmek için Kıbrıs’ın bütünleşmesi, yönetimin yetkinleşmesi, adalet ve eşitliğin mutlaka yeşermesi gerekiyor.
Et, servet!
Et için “komite” kurulmuştu.
Hep söylerler, bir iş olmasın istiyorsan eğer komiteye havale edeceksiniz diye…
Kırmızı et ucuzlayacaktı.
İthal etin yolu açılacaktı.
Hayvancıya destek verilecekti.
İnsanlar gönül rahatlığıyla yine mangal yakacaktı.
Hep lafta kalıyor!
Ne zaman ki bir toplumsal tepki oluşuyor, bunu yatıştırmaya yönelik komiteler kuruluyor göstermelik, demeçler, bildiriler, konuşmalar…
Güneyden geçişler için de böyle oldu…
Özel okullar için de…
***
Et ucuzlayacaktı.
Temel gıda maddesi olarak paluze ve köfter görüldü.
Et değil!
Süt de değil…
***
Dün güneydeki rakamlara baktım, kasabımızı aradım.
Kuzu eti güneyde 290 TL kilosu, kuzeyde 400, 450 TL…
Hem de kur farkına rağmen!
Dana eti kilosu 240 TL güneyde, kuzeyde 350 TL.
Üstelik güneydeki rakamları büyük bir marketten aldım, kasaplarda daha da ucuz…
Bir Kıbrıslı Rum asgari ücret ile 55 kilo, bir Kıbrıslı Türk 26 kilo kuzu eti alabiliyor.
Ekonomik fark özellikle alım gücü anlamında böylesine açılıyor.
Gökkuşağına bile düşman
"Çocukların gökkuşağına bile düşman, o öğretmen görevden alındı" diyor gazete başlığı ve bir ülkenin nasıl yozlaştığını yeniden ilan ediyor, dünyaya…
Eski bir belediye başkanı hedef gösteriyor, 25 yıllık bir öğretmen hatta okul müdür açığa alınıyor.
Niye?
Çünkü karne günü için süslenen sınıfın duvarına gökkuşağı deseni yapılmış.
“LGBT” diye bağırıyor birileri!
Öğretmen anlamıyor bile ne olup bittiğini…
Bu gelişme, Türkiye’de, Sarıyer Emirgan İlkokulu'nda yaşanıyor.
Öyle ya Erdoğan nasılsa hedef göstermiş seçimlerde…
Lezbiyen, eşcinsel, biseksüel ya da trans olmak sanki suçmuş gibi…
***
‘Onur Yürüyüşü’ vardı, geçenlerde…
Türkiye’de valilikler yasakladı.
Kıbrıs’ta gerçekleşti bu yürüyüş, irademize dair onca haysiyetsizliğe karşı insanlar birleşti, barikatları aştı, gökkuşağı bayrakları ile yürüdü, kucaklaştı.
Şimdilik engel olamadılar.
O nedenle gözümüz gibi koruyalım Kıbrıs’ın değerlerini, demokrasi kültürünü, özgürlüklere dair hassasiyetlerini…
***
Utanılması gereken bir insanın cinsel seçimi değildir.
Bir ülkenin demokrasi, özgürlükler ve insan haklarına uzak kalmasıdır.
Herkesin özel seçimi kendini ilgilendirir, ne devleti, ne de başkanlarını…
Kime ne?
Yüzleri gülen insanlarımız olsun; bilime, sanata, bilgiye duyarlı, sağlıklı ve onurlu...
Üreten, yurdunu seven, hayata değer katan insanlarımız…
Gökkuşağına, toprağa, suya dost…
Yeter de artar bile…