Dört taş!
Kimine "çer çöp" gelir...
Kimine ağırlık...
Oysa çocuklar karşılıklı "kale" kurar ıssız bir meydana, maç yapar.
Bir top verdiniz mi, kaygısız bedenlerinde sokak ortası bir başka ülkedir dört taş...
***
Taşı atar, baş yarar birileri...
Bir başkası yontar, heykel yapar...
Kimi o “heykel”e tapınır, durur…
Yolunu yürür kimi, ışığını tutar!
***
Bir "makas" örneğin, düşünsenize, bir berbere "ekmek"tir....
Kaç çocuk büyür iki parmak arasında...
***
Bir kalem, kimi için bir tek "elektrik fişine" yarar!
Deliğe sokar!
Dünyaları değiştirir oysa, gürül gürül kağıda akan fikirle, şiirle, romanla bir ustanın elinde, bir kalem…
***
Bir "tas" size aynı "hamam"dır!
Bugün sorsanız, "ne işe yarar?"
Arşimet dünyayı ayağa kaldırmıştır!
***
Toprak, ateş, su, demir!
Kimine ölümü anlatır, kimine hayatı...
Demir "cinayet makinesine" dönüşür kimi ellerde...
Kimi ellerde ateşle yeniden doğar, insanlık gülümsesin, umutlansın, yüreğinin kabuğundan dünyaya dokunsun diye...
***
Her ne zaman “elektrik kesintisi” olsa, ne kadar “ilkel” kaldığımızı anısarız ya...
Çaresiz , çıplak, korumasız...
“Elekrikli sandalye” gelir hep aklıma...
Ne kadar da aptalca...
Kim yapmışsa!
***
Yeşil boya ormanı anlatır, Birleşmiş Milletler askerleri bir coğrafyanın ortasını çizdi bula bula!
Üstelik “tel”den “diken” yapmak nereden geldi akıllara!
Gülü seven dikenine katlanır ya...
Tel dediğin koklanmaz da...
Akdenize nasıl kıydınız peki?
Afrodit’e dahi aldırmadan...
***
Ne varsa gördüğümüz, dokunduğumuz, bildiğimiz, sınadığımız, peşinden koştuğumuz, sarıldığıız hayatta…
Kimin eline geçtiğine bakar!
Umudu da insan besler öfkeyi de…
Hep de aynıdır malzeme!
------------------------------
Ar damarı!
Cengom, pazar yazını okuyordum da...
"Onursal’ın (Akdeniz) bu sorusunu, Türkiye’de, mesela bir yayında Erdoğan’a soracak biri yok mu? <<... Fettullah Gülen destekçileri (ki bunlar için artık terörist diyoruz) ve AKP destekçileri (kanal 7'de bol bol seyrettim), arasındaki farkı merak ediyorum. Atatürkçülük, laiklik, Kuran kursları konusundaki ayrılıkları ne? Dini olarak nerede ayrılıyorlar? Ayrışma tam nerede oldu? Bilen varısa cevaplasın...>>"
...
Darbeden sonraki gün Erdoğan, Al Jazeera'ya röportaj verdi. Ve muhabir tam da bu soruyu sordu...
Cevabı hayretle dinledim:
Erdoğan: (Gülen müritleri) Pensilvanya'daki şahsın, kendilerine ar damarlarından daha yakın olduğuna inanır. Bize göre ise, ar damarından daha yakın olan tek şey Allahtır.
/ sevgiler, ESRA
------------------------------
Dünyada en iyi ne varsa!
‘Devlet Planlama Örgütü’ kişi başına senelik geliri hesapladı
13 bin 721 Amerikan doları…
Yani 41 bin lira civarında…
Aylık 3 bin 500 lira gibi…
Asgari ücret 1.830 TL olduğuna göre!
Ve çoğunluk da dar gelirli….
Demek ki “mutlu azınlık” 5 binleri görüyor, “ortalama” böyle denk geliyor
***
DPÖ, “battı” dediğimiz ve hatta bir ara utanmadan “mali yardım çağrısı” yaptığımız Kıbrıs’ın güneyini de hesaba katmış.
Kıbrıs’ın güneyinde kişi başına gelir yıllık 25 bin 930 dolar!
Ayda 6 bin 400 lira gibi!
Bir de “batmış” Yunanistan var ya, orada da 20 bin 290 Amerikan doalrı!
“Batmamış KKTC”yi söylemiştim zaten!
***
Birleşik Krallık’ta 43 bin 340 dolar.
Amerika’ya hiç girmeyelim…
İlla ki teselli arayacaksanız, bizden beteri var: Türkiye!
“Burada ne varsa orada da aynısı” diyorlar bir de, yüzümüze baka baka…
“Güneyde ne varsa, kuzeyde de öye olacak" desenize!
------------------------------
Utanmadık
Amerikan Elçiliği’nin bir yıl önceki “İnsan Ticareti Raporu” için “hepimiz utanmalıyız” yorumunu yapmıştım.
Kimse de utanmadı!
Öyle birkaç gün ya konuşuldu, ya konuşulmadı!
Kadınlar, başlarında bir bekçiyle “kurbanlık koyun” misali hastane köşelerinde kuyruk tutmaya devam etti.
Gece kulüplerinin tepesindeki renkli lambalardan birkaçı arıza yapmış, yenisi ile değişmiştir, olsa olsa (!)
Başka da bir değişim yoktur.
***
Bir sene evvel yayınlanan raporda, adanın kuzeyinde, 11 yaşında seks ticareti mağduru bir kişinin rapor edildiği yer almıştı.
Unuttuk bile çocuğu!
Bir daha hiç gündemimize gelmedi.
11 yaşında bir çocuğun seks köleliğini konuşmadık da, neler neler konuştuk oysa!
Ne acıdır ki ülkemin gündemi 11 yaşındaki çocuğun bedeninden çok, başka başka yığınların “ceplerine” endeksli !..
***
Ah ne yazık bir sene sonra rapor da aynı memleket de !
Bu seneki raporda Kıbrıs’ın kuzeyindeki otorite için “En düşük standardı dahi karşılamaktan uzak ve hiçbir çabası yok” deniyor!
Buradaki otoritenin kendine hayrı yok Amerikali kardeş, kendine!
Senin dünyadaki insan haklarına ne kadar hayrın varsa, bizimkiler de öyle!
------------------------------
haftanın notcukları
“Annesi İsmail Ağa’ya şöyle öğütler: ‘Bir de senden dileğim, oğlum, o kasabaya gidersen, o Ermenilerden kalma evleri, tarlaları kabul etme. Sahibi kaçmış yuvada, öteki kuş barınamaz. Yuva bozanın yuvası olmaz. Zulüm tarlasında zulüm biter.” (Yaşar Kemal, Yağmurcuk Kuşu, s.95.)
Unutmadığımız güzel adetlerimiz: Kapıya çiçek bırakmak (geldim, bulamadım...)
Şahin Alpay mesela! Adamcağız demokratik yazılar yazardı. NOKTA dergisi, efsaneydi... Taraf gazetesi... İyiydi, popülerdi falan da şimdi tüm bunlar “silahlı terör örgütü” mü? Ve DARBE püskürtüldü mü yani?
Kimi PORTRELERE bakınca yaşadığım kriz şu: “Botoxla mı bu hale geldi yoksa fotoğraf programlarıyla oynaya oynaya mı?”
BÜYÜK HAN, gece saat 21.00 gibi kapanıyor. Oysa LEDRA caddesi cıvıl cıvıl... Han niye? Çünkü “bekçi” gidiyor, sonrasında kim açacak, kim kapayacak? Bakar mısınız hantallığa....
DÜNYANIN AYIBI
21 MİLYON KİŞİ ZORLA ÇALIŞTIRILIYOR
BİZİM AYIBIMIZ
Halen yüzlerce insan hiç çalışmadan toplumun sırtından yaşıyor!
‘Dini liderimiz’ siyasetten fırsat buldukça ‘üst düzey görüşmeler’ yaptı ya! SONUÇ: Karşılıklı ‘ibadet sınırlaması’na doğru!
Pazar! Bir defa da deniz bize gelse, nolur yani?