“Kin” ve “öç” üzerine örülü kavga!

Cenk Mutluyakalı

Sene 1960!
İlkokul öğrencisi bir çocuğa, Kıbrıs Radyosu’nun “Çocuk Saati”nde bir şiir okutuluyor.
Şiir aslında çocuğun boyunu aşıyor.
“Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan…
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik.”

O şiiri okuyan çocuk, sonrasında Bayrak Radyo Televizyon Kurumu’nda (BRTK) üst düzey görevlere geldi, Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı, unutulmaz bestelere imza attı.
O çocuk Erdinç Gündüz.
Ya da Erdinç abimiz…
Kıbrıslı Türklerin efsane grubu Sıla 4’ün solisti…

***

Erdinç Gündüz, “Bir Varmış, Bir Yokmuş, Bayraklı Yıllarım” kitabı ile bizleri bir kez daha tarihimizle yüzleştirdi.
Yeniden tanıklık ettik, milliyetçiliğin tutsaklaştırdığı hayatlarımıza…
CBC (Cyprus Broadcasting Corporation) Kıbrıs Yayın Kurumu’nda EOKA ve TMT mücadelesi arasına sıkışan “yayıncılık” çabası ve yer altında tutuşan kavga aslında yurdumuzun nasıl parçalandığını da gözler önüne seriyor.
“Kin” şiiri ile başlayan ve “öç” üzerine örülü bir “Bayrak” süreci!

“Otuz bininin taşla ezsem başını
On bininin pensle söksem dişini
Yüz bininin çaya döksem leşini
Bu kin benden vallahi de gidemez
Bin Gavur kellesi bir kin ödemez.”

Kıbrıs’ta ödediğimiz ortak bedelin böyledir altyapısı...
 



O şiirin öyküsü

“Kin Şiiri”nin öyküsünü, Kemal Tunç’la yaptığı özel görüşmeden, usta tiyatrocunun ağzından anlatıyor Erdinç Gündüz…

“25 Aralık günü, arkadaşlar elime tuhaf bir mikrofon tut ettiler ve ‘Bayrak Bayrak Bayrak’ diyeceksin dediler. Komutan Bayraktar’ın emriymiş. Böyle başladık. On dakikada bir cihaz açılıyor, ben ‘Bayrak Bayrak Bayrak… Burası Bayrak Radyosu… Kıbrıs Türk mücahidinin sesi’ anonsu yapıyordum.

İki veya üç gün sonrasıydı. 28 Aralık’tı galiba. Lefkoşa Serdarı Kemal Şemi makamına çağırttı beni… Gittim ‘Al bunu… oku radyodan’ dedi ve bir kağıt uzattı. Bir göz attım, uzun bir şiirdi. ‘Kin Şiiri’ idi adı… O günden itibaren yıllarca kaç kez yayınlandı Kin Şiiri sayısını bilmiyorum.”



Kıbrıs kültürüne dair değişmeyen alerji

‘Bayrak Radyosu’ müdürünü ilk dönemler Bayraktar atar, Bayraktar görevden alırdı.
“Bayraktar” denen de komutan… Türk Mukavemet Teşkilatı komutanları ve çoğunluğu – sanırım tümü - Türkiye’den gönderilen kişiler…

Yasaklar yaygındı.
“Alikko ile Caher” skeçleri bile yasaklandı.
İnsanlar dinliyor, gülüyor, o en zorlu günlerde eğleniyordu.

Kimine göre Sancaktar yasaklamıştı “Alikko ile Caher”i, kimine göre Bayraktar!
“Rauf Denktaş yasakladı” diyenler de vardı.
Binlerce insanı radyolarının başına toplayan bu program niye yasaklanmıştı?
Erdinç Gündüz’ün notlarına bakalım yine…
“Alikko ve Caher fırtınası 1970’li yıllara kadar devam etmişti. O dönemde Türkler seçim hazırlığı içindeyken, başta (tiyatrocular) Kemal Tunç ve Osman Balıkçıoğlu olmak üzere, hem tüm Bayrak Radyosu çalışanlarını, hem de dinleyicilerini şoke eden bir gelişme oldu. Alikko ve Caher yasaklanmış ve yayını durdurulmuştu.

Gerekçesi de çok ilginçti. Onlara göre, Alikko ve Caher’de kullanılan ağız kabul edilebilir değildi. Onlara göre, ‘Kıbrıs Ağzı’ veya ‘Kıbrıs Türk Kültürü’ diye bir şey yoktu. Türk kültürü vardı.”


Kıbrıs kültürüne dair tahammülsüzlük dün de aynıydı bugün de…



Yasaklı şarkılar listesi!

Erdinç Gündüz’ün “Bir Varmış, Bir Yokmuş, Bayraklı Yıllarım” kitabında en fazla dikkatimi çeken başlıklardan biri de “yasaklı şarkılar” listesi…
Bayraktarlık tarafından gönderilmiş liste…
Elbette yine Türkiye’den kopyalanmış demokratik müdahalelerden ve utançlardan biri…

“Çemberimde Gül Oya türküsünü yasaklamanın mantığı neydi” diyor soruyor Erdinç abi…

“Görevimiz, Yasaklar Listesi’nde bulunan şarkıları bandlardan silmek ve plakların üzerine YASAK etiketi yapıştırmaktı. Bu çalışma günlerce sürdü. Arada, gözden kaçanlar ise ilerleyen günlerde, tespit edildikçe aynı muameleden geçti.

Yasak listesi uzun yıllar yürürlükte kaldı. Hiç kimse bunun yanlış olduğunu söyleme cesareti gösteremedi.

Bayrak Radyosu’nda bu süre içerisinde ne Charles Aznavour’un ‘La Boheme’ şarkısı çalındı, ne de Zülfü Livaneli’nin ‘Özgürlük.’
Ne Cem Karaca’nın ‘Baba’ şarkısı çalındı, ne de Ruhi Su’nun ‘Büyük Taarruz’u.
Ne Selda’nın ‘Dane Dane Benleri Var’ türküsü, ne de Melike Demirağ’ın ‘Arkadaş’ şarkısı çalındı…
Ne Dario Moreno’nun ‘Aşkımız Bitti’ şarkısı çalındı ne de Adamo’nun ‘Her Yerde Kar Var’ı…

Tümünün plakları üzerinde YASAK uyarısı vardı.”