“Beni korkularım değil, bu ülkeye bir perspektif kazandırma iradesi yönlendirecektir”
Avrupa Parlamentosu seçimlerinin yankıları hem DİSİ hem AKEL içerisinde devam ediyor.
Federalist liberal seçmenini Niyazi Kızılyürek’e kaptıran iktidar partisi DİSİ büyük bir kimlik krizi yaşıyor. Aday seçimi ve yaptığı kampanya ile pragmatik, çözümcü kanadını küstüren ve yapılan değerlendirmelere göre 6000’e yakın geleneksel DİSİ seçmeninin oyunu Niyazi Kızılyürek’e kaptıran DİSİ, bugünlerde geniş bir katılımla partinin yapısını, poltikalarını, yönünü sorguluyor.
Ama AKEL’de de her şey sütliman değil. Bir önceki AP seçimlerine göre daha yüksek oy almasına ve genel seçimlere göre oylarını yükseltmesine rağmen, AKEL, bir Kıbrıslı Türk’ü listesine dahil etmiş olmanın parti içerisinde ve tabanında yarattığı deprem ile uğraşıyor. AKEL’in bilinçli sol tabanını bir tarafa koyarsak, Kızılyürek’in varlığından rahatsız olan, bu nedenle AKEL’e küsen, sandığa gitmeyen birçok Kıbrıslı Rum var. Hatta bu nedenle partiden istifa edenler, ‘Niyazi Türktür, Türke oy vermeyin’ diye kampanya yapanlar da oldu.
AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, Kıbrıs’ta her iki tarafta da statükolara meydan okuyan bu cesur adımın partide sancılı bir dönüşüm olacağını biliyordu. Bugün çevirisi Yenidüzen tarafından yayınlanan söyleşide de okuyacağınız gibi Kiprianu, Kızılyürek’in adaylığı ve kazanması sonucunda yaşanacak tüm zorlukları göze almış görünüyor.
Kiprianu “listemizde bir Kıbrıslı Türkün olması.birçok tehlike barındıran siyasi bir karardı ama aynı zamanda çok önemli siyasi mesajlar da içeriyordu,” diyor. “Bazı partililerin listemizde bir Kıbrıslı Türk yer aldığı için sandığa gitmediğini biliyorum. Ancak bu bizim, bu siyasi kararı vermemize engel olmadı çünkü mevcut koşullar altında, Kıbrıs konusundaki umutları canlı tutmak için verilebilecek tek siyasi mesaj buydu. Dolayısıyla bu riski aldık.”
Kiprianu şöyle devam ediyor:
“Bu işbirliğinin başarılı olması için her şeyi yapma irademiz ve sorumluluğumuz vardır. Bunu Kıbrıs’a ve tüm Kıbrıslılara borçluyuz.... Beni korkularım değil, bu ülkeye bir perspektif kazandırma iradesi yönlendirecektir.”
Kiprianu gerçek bir liderlik göstererek, büyük bir siyasi risk alarak, çok önemli bir siyasi karar verdi ve bir ilki gerçekleştirdi. Özellikle Kıbrıs Rum toplumu içerisinde kökleşmiş tabuları yıktı. “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıslı Rumların çiftliği olmadığını” cesaretle dile getirdi. Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğinin Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dayandığı, kurulacak olan federal devletin temelinin de bu siyasi eşitlik olduğu kampanya boyunca gerçeğini tekrar tekrar vurguladı.
Ve Kiprianu’nun bu cesur adımıyla, Kıbrıs’ın tarihinde ortaya ilk kez toplumlar-ötesi, partiler-ötesi bir dinamik çıktı. İlk kez Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar, etnisiteden, siyasi duruştan, dinden, dilden bağımsız olarak tek bir aday etrafında kenetlendi. Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumlar, ortak siyaset üretebileceklerini, birbirlerine oy verebileceklerini, ortak bir mücadele ortaya koyabileceklerini gösterdi. Ortaya çıkan bu toplumlar ve partiler-ötesi dinamik, ve bir Kıbrıslı Türkün iki toplumun ortak oyları ile Avrupa Parlamentosu’na gitmesi, bu ülkedeki tüm barış yanlıları için, tüm federalistler için çok büyük bir mutluluk ve umuttur. Federal Kıbrıs yolunda da çok büyük bir dönüm noktasıdır.
2004’teki tutumu nedeni ile AKEL’e karşı hayal kırıklığı içinde olabilirsiniz. Başka tarihi dönemeçlerdeki tutumu nedeniyle AKEL’i sevmiyor da olabilirsiniz. Bu başka bir şeydir. Son dönemde, Kıbrıs’ta federal bir çözüm adına aldığı siyasi risk, göstermiş olduğu liderlik ve attığı cesur adım nedeniyle Andros Kiprianu’nun hakkını teslim etmek gerekir.