Dila ŞİMŞEK
Hanife Karataş, 1991’de çiçekçiliğe başladı. Tomurcuk Çiçekçi Evi’nde, eşinden öğrendiği mesleği üstlenerek işe atılan Karataş, 29 senedir çiçekçilik yapıyor. Kendi dükkanında bu işi emekliliğine kadar sürdürecek olan Karataş, “Çocuklarım bu işi yapsın istemezdim, çok emek veriyor, az kazanıyorsunuz” diyor.
“Herkesin istediği yerde işletme açma hakkı vardır, ancak belediye izin verirken, aynı cadde üzerinde olmamasına en azından dikkat etmeli”
Karataş, önceden Dereboyu caddesi üzerinde dükkanını işletirken, her gün karşılaştıkları park yeri sorunuyla Ortaköy’e taşınmak zorunda kalmış. “Mesleğimle tanışınca çok sevdim, o dönemlerde çiçekçilik çok yaygın değildi, böylesine gelişmemişti. 29 sene işimi severek yaptım. Ancak çok fazla zorluk çekiyoruz. Çünkü çiçek gıda ürünleri gibi bir ihtiyaç değil, bir lüks… Bu nedenle sektörümüz hızla kan kaybediyor. Özel günler sadece Sevgililer Günü ve Anneler Günü kaldı, onun dışında iş yapamıyoruz. Şehir küçük, ama çok fazla çiçekçi var. Benim olduğum caddede, toplam dört çiçekçiyiz. Tabii ki herkesin istediği yerde işletme açma hakkı vardır, ancak belediye izin verirken, aynı cadde üzerinde olmamasına en azından dikkat etmeli. Bu eczaneler, marketler için de geçerli…” diye konuşuyor.
“İki çocuğum var, inanın bu işe girsinler istemem”
Çiçeklerin Hollanda’dan ithal edildiğini dile getiren Karataş, “Çiçekleri canlı tutmak çok emek istiyor. Yazın sıcaktan, kışın soğuktan koruyorsunuz. Solduğu anda kaybedersiniz… Ülkemizde ne yazık ki üretim olmadığı için, çiçek ithal etmek de maliyet yaratıyor. Ancak ülke şartlarımız nedeniyle, kimse üretime girişmedi… İki çocuğum var, inanın bu işe girsinler istemem. Fazla bir kazancımız kalmadı, inancımızı da yitirdik. Kiralar yüksek, satışlar az… Daha sistemli bir çalışma şeklimiz olsa, işimizi çok daha iyi yapabiliriz…”