Erken seçim tarihi artık resmileşti. 7 Ocak’ta sandıklar kurulacak. Bugünlerde aday adayları ve adaylar dedikodusu var. Olsun. Kıbrıs’ta sürgün yılları geçiren şair Namık Kemal’in Kıbrıs’ın nesi meşhurdur sorusuna verdiği “Kıbrıs’ın sivrisinekleri ve dedikodusu meşhurdur” yanıtını hatırlarsınız.
Birkaç gün sonra aday adaylığı bitecek adaylar kesinleşecek ve kampanyalar başlayacak. Vaatler havada uçuşacak. Cek, caklı cümleler tavan yapacak. Sisteme yönelik eleştiriler de sıkça dile getirilecek.
Ama asıl soruya yanıt alamayacağız.
Asıl soru artık sürdürülebilir olmayan bu yapıyı nasıl değiştireceklerine yönelik işaretleri göremeyeceğiz.
Bugüne kadar bütün seçimlerde hemen bütün siyasi partiler sisteme yönelik aynı eleştirileri yaptılar. İktidara geldikleri zaman da sistemin devamını sağladılar.
Bilerek ve isteyerek değil elbette ama sonuçta sistem aynen devam ediyor. Üstelik giderek daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Burada siyasete yeni giren siyasi partileri de ayırmıyorum. Bugüne kadar ortaya dönüşümden yana ciddi bir program ve kısa, orta, uzun vadeli hedefler koyamadılar. Salt mevcudun eleştirisini yaptılar. Bunu herkes yapıyor. Kahve konuşmalarında bile aynı söylemler hergün vardır.
Ciddi bir program ortaya koymak için yanlışı söylemek yetmez, doğrusunun ne olduğunu ve bu doğruya nasıl ulaşacağınızı da söylemeniz gerekir. Özellikle tek başına iktidar hedeflediğini söyleyen bir parti bu konulara açık net yanıtlar verebilmelidir.
Ben bugün daha kampanyalar başlamadan bütün siyasi partiler için kısa vadeli hedeflerin neler olması gerektiği üzerinde durmak istiyorum.
- Türkiye ile ilişkiler yeniden tanımlanmalıdır. “Ana-Yavru ilişkisi” artık son bulmalıdır. Bunu yerine “kardeşlik ilişkisi” kurulmalıdır.
- Kamuda reform olmazsa olmazdır. İlk 100 gün içinde bütün kamu yönetiminde reform mutlaka yapılmalı. Bu amaçla önce müşvirlik sistemi derhal sonlandırılmalıdır. 3’lü kararname ile atam yapılmamalı, yasa değiştirilerek yeni yöntemle üst kademe yöneticisi atanmalıdır. Ardından da yukarıdan aşağıya doğru bütün amirlere yetki ve sorumluluk verilmelidir.
- Vatandaş devlet dairesinde herhangi bir işi olduğu zaman parti binalarına, ya da iktidar milletvekiline değil, ilgili devlet dairesine gitmelidir. Torpil mekanizmasını ortadan kaldıracak olan şube amirleri ve memurlara yetki ve sorumluluk varmektir. Bu sağlanırsa işler de hem daha hızlı, hem adaletli, hem de daha etkin olacaktır.
- Eğitim ve sağlıkta mutlaka tam güne geçilmelidir. Part time eğitim ve sağlık olmaz.
- Kıb-Tek ve benzeri kurumlar özerk olmalıdır. Bunun için ilk 100 gün içinde özerklik yasaları geçirilmeli ve yönetim kurulları buna uygun oluşturulmalıdır.
- Ülke ekonomisi sil baştan ele alınarak yeniden yapılandırılmalıdır. Kamu maliyesi ekonomi değildir ve olamaz. Özel sektörün önünü açacak düzenlemeler yapılmalıdır. Bu sayede üretim ve isdihdam artırılarak kamudaki isdihdam baskısı azaltılmalıdır. Bu aynı zamanda yabancı işgücü sınırlamasını da beraber getirmelidir.
- Yeni vatandaşlık verilmemeli, son 19 ayda gelişigüzel verilen 12-13 bin vatandaşlık tek tek ele alınarak incelenmeli, haksız verileneler iptal edilmelidir.
- Kimlikle giriş turizm için olmazsa olmazdır. Ama muhaceret bunun denetimini yapmalı ve gerçek turistle, sahtesini ayırmalıdır. Buraya turist olarak gelen hiç kimseye çalışma izni verilmemelidir. Kimlikle giriş sadece turistik ziyaretler için geçerlidir.
- Barış dili kullanıldığı dönemlerde ekonomi de nisbeten iyiye gidiyor. Bunu da unutmadan ama çağdaş dünyalı olarak Kıbrılı Türkleri barış dili kullanması çok ama çok önemlidir. Çözüm ve barış ana hedef olmaldır.
Oy vermeye giderken bütün siyasi partilerin bu konularda ne söyleyeceği, ama ondan da önce nasıl yapacağı konusunda ikna edici açılımlar getirip getiremeyecekleri çok ama çok önemlidir.