Sadece susmak istiyorum bazen… Birbirine bağırıp duran korolardan uzaklaşıp bir köşede yalnız, kendi şarkımı söylemek... Her şey, hiç bu kadar hızla değişmemişti. Bunu hem seviyorum sevmiyorum hem de... Bazı şeyler değişirken bazıları öylece kalsın istiyorum çünkü...
“Giderken/ Hep içimde geri gelmek” diye yazmıştım bir şiirde… Bir çocuk saplantısı benimkisi… Psikolojideki haz nesnesini bırakıp gidememe hali… Ayıcığını yitiren çocuğun onarılmaz yoksunluk hissi… Hani saçını kestireceğin an birden sana güzel görünür; kafandan bir pişmanlık geçer ya… İşte o ana dair bir ruh hali… Gitmeyi beceremiyorum. Artık gitmem gerektiğinde ise son bir hızla, hiç ardıma bakmadan kaçıyorum ve başka bir zamana geçiyorum. İçime gömülü o sızı, o veda edilememiş yas, hep kalıyor ama...
Sürekli tetikte duruyorum. Tehlikeleri kollayan orman hayvanları gibi... Her an uçup kaçmaya hazır halde... Birileri aniden kötü sözlerin silahını ateşleyebilir çünkü... Hayat bunu öğretti bana... Kırılganlığıma karşı bir refleks olmalı…
Birilerini yargılamaktan kaçınıyorum. Eleştirmek başka ama kalemi kırmıyorum hemen. Adaletsizliğe uğramak kadar başkalarına adaletsiz olmak da yaralıyor çünkü beni... Erken karar veremiyorum bu yüzden ve ben karar verene kadar geçip gidiyor bazı durumlar...
Hiçbir gruba ait olamıyorum bütün bu nedenlerle… Birbirini kötüleyen o korolarda bazen sadece ağzımı oynatıyorum seyircilere ayıp olmasın diye… Bir daha sahneye çıkmama kararı alıyorum sonra hemen…
Kendi sırça sarayıma kapanmak değil bu… Tam tersine ateşlerin ortasında ve yapayalnızım. Biliyorum çünkü kendimi bir kaptırsam o öfkeli kalabalıklar arasında ezileceğim. Balkondan manzarayı seyrediyor olmanın suçluluk duygusu yok değil içimde... Ama kendimi kurtarmak için değil bu… Suça ortak olmama çabası biraz da…
Dönüp ardıma bakıyorum zaman zaman. Hayatın nerelerden nerelere sürüklendiğini düşünüyorum… Geleceğin belirsizliğine takılıyorum. O zaman da bu an kalıyor geriye… Onun içindeki erdemi bulmak.
Bir gün birisi bir cümle kurmuştu. Cümleyi kuranı bile hatırlamıyorum şimdi. Hayatıma bir pencere açmıştı ama bu cümle. Üniversite yıllarıydı sanırım. “Bir hedef koymuşsun kendine ve o hedefe saplanıp kalmışsın. Ulaşamadığın için acı çekiyorsun şimdi. Hedeften vaz geç o zaman. Yeni bir hayal kur. Ötekinden çok da kötü olmadığını fark edeceksin” yollu sözlerdi söylediği. Ya da ben böyle bir çıkarsama yapmıştım.
Sonradan da hayat hep bunu öğretti bana. Bir şeye saplanıp kaldın mı acı çekiyorsun. Hayatın amacı mutluluksa bunun tek bir yolu yok. İçin acıyor elbet. Olması çok mümkünken olmayan için kalbin parçalanıyor. Tam ulaştım derken birden kalkıyor tren… Öylece buruk kalıyorsun. Ama bir sonraki trende öyle bir sürpriz var ki; ona ancak bu treni kaçırmış olduğun için ulaşacaksın ve bunun farkında değilsin şu an…
Birileri nispet yapıyor sürekli, senin özlediğinin onların sahip oldukları olduğunu sanıyorlar çünkü… Bilmiyorlar ki mutluluk çok başka bir yerde… Ne statü, ne para, ne şöhret ama tatlı gülüşlerin ısıttığı bir köşecik, dünyayı iyileştirmek için bir şeyler yapmış olmanın, kötülüğe yenik düşmemiş olmanın huzuru sadece…
İşte yeni bir gün! Geriye bakınca içimi parçalayan çok şey var. Berbat bir dünya tarihi içinde kendi küçük tarihim… Onun farklı versiyonlarını yazıp duruyorum. Belleğimin montaj odasında seçtiğim sahnelerle değişiyor durum.
Benimle ilgili başkaları tarafından yazılmış başka kişisel tarih hikâyeleri de var. Bazıları çok incitici… O filmleri de görebiliyorum ben.
Her filmden gözlerim yaşlı çıkıyorum. Her şeye rağmen bir hayatım var. Kötülük çok flört etti benle ama ona teslim olmadım. Biliyorum içimin ta derinlerindeki o iyilik pınarını hissedebiliyor birileri… Hatalarımın içindeki sakarlığı ve beceriksizliği, onlara yol açan insani çaresizliği görebiliyor ve bunun için acımasızca yargılamıyor beni…
Susmak istiyorum bazen… Bir fikrim olmadığından değil… Paradigmaya teslim olmak istemediğimden…
Hayat değişiyor ve değişecek. Bir zamanlar cesaretle kurduğun cümleler için sana “vatan haini” diyenler ya da dehşete kapılıp yüzünü buruşturanlar yıllar sonra aynı cümleleri kurmaya başlayacaklar. Geriye bakınca bu görülüyor çünkü…
İşte yeni bir gün! Yalnızım ama yalnızlığımın kardeşleri var bunu biliyorum. Susmalarımın içinde en temiz cümleler var bunu biliyorum. Bir gün o büyük konuşmayı yapacağım dünyaya… İçimin dışarıya doğru taşacağı o gün kişisel tarihimin barış bayramı olacak.