“Kitap yazmakta olan arkadaşım, hayatı kurtarılmış olan bir Kıbrıslıtürk’ü arıyor...”

Sevgül Uludağ

BİR KIBRISLIRUM OKURUMUZDAN...

Bir Kıbrıslırum okurumuz, bize yazarak bir arkadaşının bir kitap yazmakta olduğunu ve hayatı kurtarılmış olan bir Kıbrıslıtürk’ü aramakta olduğunu belirterek yardım istedi.

Sözkonusu Kıbrıslıtürk’e ilişkin bilgileri daha önce bu sayfalarda paylaşmış, bir araştırma da yapmış ancak somut herhangi bir sonuca ulaşamamıştık...

Kıbrıslırum okurumuz V...’nin (adı yanımızda mahfuz) yazdıklarını okurlarımızla paylaşmak istiyoruz. Özetle şöyle diyor:

“Sevgili Sevgül,

26 Aralık 1963’ten birkaç gün önce, Lefkoşa Genel Hastanesi’nde bir Kıbrıslıtürk kadın, - büyük olasılıkla adı Cemaliye Hüseyin idi, 29 yaşında ve Kaymaklılı idi bu kadın – bu bilgilere doğum kayıtlarından ulaşıldı – bir bebek dünyaya getirmişti, büyük olasılık bir kız bebekti bu... Eşi odasında saklanıyordu, bebeği korumak için böyle yapıyordu çünkü o günlerde başlayan çatışmalardan dolayı endişeli idi.

Aynı odada bir de Kıbrıslırum hanım vardı, o da bir kız bebek dünyaya getirmişti. Sözkonusu Kıbrıslırum kadın, Kıbrıslıtürk bebeği emzirmişti çünkü Kıbrıslıtürk bebeğin annesinin südü yoktu...

Kıbrıslırum kadının eşinin adı George Olimpios idi – o günlerde Kıbrıs Ordusu’nda Teğmen idi... O da 26  Aralık tarihinde hastaneye ilk kez eşinin ve kızını görmeye gitmişti. George Olimpios, sözkonusu Kıbrıslıtürk adamı gördüğünde onu tanımıştı, bu Kıbrıslıtük, Londra-Zürih Anlaşmaları çerçevesinde oluşturulacak olan Kıbrıs Orudusu’nda subay olmak üzere kendisiyle birlikte BMH’te eğitim gören bir kişiydi. Ancak adını hatırlamıyor, yalnızca lakabını hatırlıyor bu adamın. Adamın lakabı “Karaolos” imiş.

George Olimpios hastanedeyken, eşinin odasının dışında çığlıklar ve bağırmalar işitmişti. Dışarıya çıkıp ne olduğuna baktığında, nörslerin dört silahlı Kıbrıslırum milisi, odaya girmekten alıkoymaya çalıştığını görmüştü... Anlaşıldığına göre bu Kıbrıslıtürk adamı onu “tutuklamak” üzere aramaktaydılar. Bir gün önce bazı Kıbrıslıtürkler tarafından kaçırılmış olan bir Kıbrıslırum’la takas etmek üzere istiyorlardı onu. George Olimpios tabancasını çıkarıp dört erkeğe doğru doğrulttu ve onlara derhal hastaneyi terketmeleri emrini verdi. Onun kim olduğunu tanımışlar ve derhal oradan ayrılmışlardı.

Eğer sözkonusu Kıbrıslıtürk hanımın adının doğru olduğunu varsayarsak, o zaman Kıbrıs Ordusu’nda subay olmak üzere eğitim gören üç isim vardır, bunlardan birisi olabilir (hayatı kurtarılan Kıbrıslıtürk şahıs). Bunlar:

İket Hüseyin (2344), b)Hasan Hüseyin (2004), c) Suel Hüseyin (2304)’dir.

Benim çok iyi bir arkadaşım 1963 Kaymaklı çarpışmaları hakkında bir kitap yazıyor, bu çatışmalarda George Olimpios da bulunmuştu ve onu, hastanede hayatını kurtarmış olduğu Kıbrıslıtürk’le bir araya getirmek istiyor.

Eğer yardımcı olabilirseniz, çok müteşekkir olacağız.

Sizden iyi haberler bekliyoruz,

İyi günler,

V...”

Bu Kıbrıslırum okurumuza, paylaştığı bu bilgiler için teşekkür ederiz.

Konuyla ilgili olarak daha ayrıntılı bilgi sahibi olan okurlarımı, isimli veya isimsiz olarak 0542 853 8436 numaralı telefondan beni aramaya davet ediyorum.


 “Kayıplar” konusu Kıbrıs Cumhuriyeti parlamentosunda ele alındı...

“2,500 küçük kemiğin kimliklendirme masraflarını Kıbrıs Cumhuriyeti üstlenecek...”

Kıbrıs Haber Ajansı’ndan Evdohia Yannagu’nun 18 Ocak 2022 tarihli haberine göre, “kayıplar”dan geride kalan 2,500 küçük kemiğin kimliklendirme masraflarını Kıbrıs Cumhuriyeti üstlenecek ve bu maksatla 1 milyon 200 bin Euro’luk bütçe ayıracak. Bu açıklamayı Kıbrıs Cumhuriyeti İnsani İşler Komiseri Fotis Fotiu, dün toplanan Kıbrıs Cumhuriyeti parlametosunun “Göçmenler ve Kayıplar Komitesi”nde yaptı.

Fotis Fotiu, sözkonusu küçük kemiklerin daha çok Aşşalı (Paşaköy) “kayıplar”dan geride kalanlara ait olduğunu belirtti ve “Bu insanlara karşı elimizden gelen herşeyi yapmakla yükümlüyüz, bu sürecin sonunda bir, iki ya da üç “kayıp”tan geride kalanlar belirlense bile bunu yapmalıyız” diye konuştu.

Fotiu, halen “kayıplar”ın yarısının bulunamadığını, Kayıplar Komitesi’nin önündeki en büyük engelin ise Türk ordusu arşivlerini Kayıplar Komitesi’ne açmayı reddeden Türkiye’nin katı tutumu olduğunu söyledi, ancak bu arşivlerin toplu mezar yerlerini ve yerleri değiştirilmiş gömü yerlerini doğru biçimde gösterebileceğini ifade etti. Fotiu Aşşa’nın (Paşaköy) yanısıra, Stroncilo’dan (Turunçlu), Kondomenos’tan (Kördemen), Kornokipos’tan (Görneç), Lapta’dan, Angastina’dan (Aslanköy) ve St. Hilarion’dan da gömü yerlerindeki kemiklerin taşınmış olduğuna dikkati çekti ve Kayıplar Komitesi’nin, Aşşalılar’ın kemiklerinin taşınmış olduğu yönünde Kıbrıslıtürk tarafının sağlamış olduğu bilgi çerçevesinde Digomo’da kazılara başlaması gerektiğini söyledi.

Halen Kayıplar Komitesi laboratuvarında bir zamanlar üstüne ilaç sıkılmış 50-60 kutu kemik bulunduğunu, bunun “açık bir yara” olduğunu, test için bazı örneklerin İspanya’ya gönderildiğini ancak sonuçların çok da cesaretlendirici olmayabileceğini anlatan Fotiu, siyasi ve diplomatik düzeyde de “kayıplar” konusunda uluslararası topluluk nezdinde girişimlerinin devam ettiğini anlattı.

Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üyesi Leonidas Pandelidis de parlamento komitesinde yaptığı konuşmada, son yıl içerisinde 37 kimliklendirme yapıldığını, bunlardan 29’unun “kayıplar”dan, 6’sının da “Türk işgalinin kurbanlarından” oluştuğunu anlattı. Geçmiş dönemde “kayıplar”ın gömü yerlerinin bulunmasında bir düşüş yaşandığına dikkati çekerek, gelecek dönem bunun ters çevrileceğine dair umutlarının bulunduğunu söyleyen Pandelidis, halen Kayıplar Komitesi’nde 100 kadar “kayıp” şahsın kimliklendirme aşamasında olduğunu, Kayıplar Komitesi listesinde bulunan 900 “kayıp” şahsın ise henüz bulunamadığını aktardı.

Pandelidis, Fotiu’nun 2,500 küçük kemikle ilgili önerisinin tartışılacağını ve uygun bir süreçle ilerlenileceğini belirterek her bir küçük kemiğin DNA testine tabi tutulmasının gerektiğini çünkü bu minik kemiklerin kime ait olduğunu bulmanın kolay olmadığını hatırlattı.

Pandelidis, gömü yeri bulmakta yeni teknolojileri kullanmaya başladıklarını, yeraltını gösteren ultrason radarın yanısıra, insan gözüyle görülemeyecek topraktaki farklılıkları görebilen özel kameralı dronlar da kullanmaya başladıklarını aktardı.

Pandelidis, Digomo’daki kazı için Portekizli uzmanın beklendiğini, bu uzmanın adada dört ay kalacağını, kendisine dört kişinin eşlik edeceğini, Kayıplar Komitesi personeli için bu konuyu nasıl ele alacakları hakkında bir el kitabı hazırlayacağını kaydetti. Pandelidis, sözkonusu uzmanın ücretinin özel onay gerektirmesi nedeniyle sözleşmesinin hazırlanmasının geciktiğini de söyledi.

Parlamento komitesinde komite başkanı AKEL Milletvekili Nikos Kettiros da bir konuşma yaparak, “Öyle bir noktaya geldik ki insanlara sevdikleri akrabalarından geride kalan tek bir diş veya bir el kemiği veriyoruz alıp gömmeleri için ve 2,500 küçük kemik de payalı olduğu için kimliklendirme yapılmadan öylece duruyor... Devletin bunun masrafını üstlenmesi, görevi olmalıdır” diye konuştu. Kettiros, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye’nin “kayıp” yakınlarına 70 milyon euro tazminat ödemesi kararını verdiğini de hatırlattı ve bu miktarda paranın ödendiği zaman nasıl idare edileceğine ilişkin yasal düzenleme gerektiğini de hatırlattı.

Komitede DİSİ milletvekili George Karullas ve DİKO milletvekili Hristos Senekis de konuşma yaptı.

(Kıbrıs Haber Ajansı’nın 18 Ocak 2022 tarihli haberini derleyip özetle Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN)