Son günlerde yaşadıklarımız bence hatırı sayılır ödül kazanan bir “siyasi dizi” olabilir…
Adını da buldum: KKTC Kulleteyn!
Araya bol bol seks ve din de karıştırıp, filmi siyasi entrikalarla birlikte çok daha çekici hale getirmek mümkün!
-*-*-
Esas oğlan kim?
Mesela Faiz Sucuoğlu…
Hala kimse esas oğlanın neden büyük patron tarafından istenmediğini çözmüş değil.
-*-*-
Büyük patron kim?
Dizide Fuat Oktay bey gibi duruyor ama arkasında, biraz gizemli Tayyip Erdoğan, yan odada Binali Yıldırım falan da var gibi…
-*-*-
Yoksa Binali bey kesinlikle yok mu?
Bence var!
Ama desteklediği ikinci esas oğlan olan Hasan Taçoy, kendi iddiasına göre, birinci esas oğlan tarafından resmen ekarte edilmiş.
-*-*-
Bir de Ersin Tatar var…
Kimden yana olduğu net değil…
Ama hiç işe yaramadığı net…
Kulleteyne en çok çirkef karıştıran da O…
Oyunun içinde mi değil mi, herkes tarafından kullanılıyor mu kullanılmıyor mu bilemem ama çoktandır Türkiye’ye de gidemedi; “hay bin kunduz” İngiltere’de de çok ama çok önemli temaslar yapacaktı, o da olmadı!
“Acın da genne” der Kıbrıslılar!
Neyse!
-*-*-
Senaryo olasılıklarına gelince…
Mesela bugün UBP Parti Meclisi hiçbir şey olmamış gibi Ünal Üstel’in başbakanlık yapmasına onay verir…
Hem de oy birliği ile…
Kapalı bir odada, bazı sesler duyulur, “… Sıkarsa biri çıkıp Faiz Sucuoğlu’nu desteklesin, altını çizeriz uleyn!”…
-*-*-
Öte tarafta DP, “biz iki bakanlık isteriz, olmazsa şu kurum veya bu kurum bize geçecek” diye diretir…
YDP iki bakanlık istemez ama özellikle “spor bize geri gelecek” diye bastırır…
-*-*-
Ünal Üstel, Faiz Sucuoğlu’nun kellesini alan Türkiye’den gelen memurların yanına gider; memurlar, “DP ve YDP kabul edecek, mırıldanmaları takmayın” der…
-*-*-
Sonra güven oylaması falan…
29’da 29 evet!
Ünal abi Başbakan…
-*-*-
Haaa bu arada, güven oylaması öncesi, yine tüm UBP camiası bakanlık almak için aracılar koyar…
İçişleri Bakanlığı boşta!
Nazım Çavuşoğlu oraya talip olur…
Kutlu Evren, Ünal Üstel’in ezeli ve ebedi “rakibi”…
Acaba kadroya girer mi?
Girerse hangi bakanlığı alır!
Sunat Atun yeniden bakan yapılır mı?
Özdemir beyle İzlem hanım ne olacak?
Peki acaba Resmiye hanım yeniden bakan olur mu?
Bunlara hep Türkiye’den gelen memurlar karar verir, Büyükelçi Ali Murat Başçeri de mutlaka bakar ve Ünal Üstel gider, Tatar’a listeyi sunar…
-*-*-
Bir başka senaryo daha var…
Meğer UBP’de üç, tüm vekiller omurgasız değilmiş; beş “omurgalı” vekil varmış!
Parti Meclisi’nde olay çıkarılır, karar çıkarılmaz.
Buna rağmen Üstel kabineyi kursa bile, o beş kişi güvenoyu vermez…
Tam kaos hali!
Faiz bey, “ben ölüyorum, hepiniz geberin” diye bağırır falan!
Bu senaryo da konuşuluyor ama, pek şansı olduğu söylenmiyor…
-*-*-
Kısacası sevgili dostlar; beklenen senaryoya göre Faiz Sucuoğlu gitti…
Kendisi dahil, “neden?” sorusuna yanıt veren, verebilen yok…
Kimse de ne olduğunu kesinlikle bilmiyor…
Hava da güzel!
Sorsanız, KKTC siyasi tarihine altın harflerle kaydedilmiş, Ersin Tatar’ın “gamsız” sorusunu onlar da tekrarlar: “NE OLDU?”
-*-*-
Sebebi ne olursa olsun, KKTC’nin gerçek bir devlet olmadığı; hem devletin bizzat kendisi hem de demokrasisinin “kulleteyn” olduğu açıkça ortaya çıkar…
-*-*-
Kulleteyn nedir?
Turan Dursun’un yazdığı bir kitaptan öğrenmiştim çok uzun yıllar önce…
Kitabın “tanıtım yazısı” şöyle diyor:
“"Kulleteyn", "İki kulle" (yaklaşık 13 ton) su demek. Durağan bir suyun temiz ("tahir") sayılabilmesi için Şafii mezhebine göre bu kadar olması yeterliydi. Daha az olamazdı. Bu kadar oldu mu, içinde ne bulunursa bulunsun "temiz"di artık. "Pislik"lerle dolu bile olsa... Doluydu zaten. İlk görüşte bataklık bile sayılabilirdi.... Ama madem ki Şeriat temiz demişti, temizdi. Şeriat neye pis diyorsa, pis olan da oydu... Bu kitapta, şeyh, ağa ve molla üçlüsünün eliyle Doğu Anadolu insanlarına "kader" olarak örülmüş yaşamdan bir kesit anlatılıyor. İnsanlara yeniden giydirilmek istenen Şeriat'’ın nasıl bir ilkellik olduğunu çarpıcı bir biçimde ortaya koyan bir yapıt. Sömürgenlerince övgüsü yapılan İslam nasıl bir şey? Gün ışığına çıkarılıyor. Doğrudan kaynağından tutulan ışıklarla...”
-*-*-
Bizdeki durum aynen kulleteyn!
Pis, iğrenç, bataklık!
Ama ne deniyor?
“Eşit ve egemen devlet!”…
Madem ki ağalar, efendiler, Türkiye’den değerli kişiler “temiz – eşit ve egemen” diye yorum yapıyor; biz de inanmak zorundayız!
Oysa apaçıktır ki, KKTC devleti de demokrasisi de tamamen kulleteyn!
Tatar go home!
Ersin Tatar, dün yine abidik gubidik bir kabulü sırasında demiş ki; “… Kıbrıs Türk halkı her dönemde örf, adet ve geleneklerini sürdürmek için büyük mücadele verdi…”
-*-*-
Doğrudur…
Tatar bilmez ama, TMT Yemini de, “… Kıbrıs Türkünün yaşayış ve hürriyetine, canına, malına ve her türlü anane ve mukaddesatına, her nereden ve kimden olursa olsun vaki olacak tecavüzlere karşı koymak için…” diye başlar…
-*-*-
Peki, son günlerde yaşananlar nedir?
Son günlerde Kıbrıslı Türklerin yaşayış ve hürriyetine, her türlü anane ve mukaddesatına saldırı yok mu?
-*-*-
Yoksa bu tür saldırılar eğer “Türkiye’deki malum çevrelerden geliyorsa”, “MÜBAH” mıdır?
-*-*-
Yani sizce demokrasimize hiç dokunulmamış mıdır yoksa dokunanların dokunulmazlığı; Tatar ve saz arkadaşlarının işbirlikçiliğinin bir gereği midir?
-*-*-
Oysa durum çok açık ve nettir; ortada TMT’ye bile ihanet söz konusudur!
Tek diyeceğim vardır; Tatar go home!
İstifa et!
Eğer bir yalanı yeterli sıklıkta tekrar ederseniz, o yalan gerçek olmaz… O yalan, siyasetin ta kendisi olur… Tıpkı “KKTC” gibi… KKTC, bir yalandır… sıklıkla dile getirmek ne yazık ki onu bir gerçek yapmıyor… Sadece “siyaset” olarak karşımıza çıkarıyor ve her gün daha çok tükenmemize sebep oluyor…