Uzun bir ayrılık döneminin aradından sizlerle beraber olmak gerçekten güzel bir duygu. Bundan böyle haftada bir güncel konuları köşeme alıp, yorumlamaya çalışacağım.
Bugün son dönemlerde futbolda Kıbrıs Türk halkını dünyayla bütünleşmesini asla istemeyen kişilerin yapmış olduğu açıklamalara değineceğim. Örneğin KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu, Hasan Sertoğlu’nun “KKTC gerçeğini unutmadan hareket etmesini istiyor”
Vekili Ertuğ da “KKTC spor politikalarına göre” hareket etmenin doğru olduğunu savunuyor.
Nedir bu KKTC gerçeği ve KKTC spor politikaları diye kamuoyuna soru yönetseniz, çok az sayıda (radikalciler dışında) insandan yanıt alırsınız. Bana göre Lefoşa Türk Belediyesi’nin hali ve yoğun yağmur yağdığında Lefkoşa Sanayi Bölgesi’nin durumu neyse, KKTC gerçeği ve spor politikaları da odur.
Ama yine de içinizde kalmaması açısından gelin bu meşur gerçekleri ve politikaları yorumlayalım.
İşte KKTC gerçeği ve ona paralel KKTC spor politikalarının detayları.
.....Başta futbol olmak üzere tüm spor branşlarının, 1983’ün bilmem hangi ayından sonra bilinçli olarak batırılmaya çalışılması KKTC gerçeğidir.
.....AEL-Fenerbahçe maçı için AEL kulüp binasından 2000 adet bilet alıp izinli geçiş yaparak maç izlemek KKTC gerçeğidir.
.....Gasibi Stadı’nda bir çok milli maç başta olmak üzere, Avrupa’nın üst düzey kulüplerini ve son olarak da Fenerbahçe’yi zavallı zavallı izlemek KKTC gerçeğidir.
.....Yılda 10 binden fazla Kıbrıs Türkünün, Türkiye ve diğer ülkelere gidip maç izlemeleri, yaklaşık 40 bin kişinin Türkiye’deki üç büyük takımın ürünlerini giymesi, KKTC gerçeğidir.
.....Özellikle hafta sonları gazetelerimizin manşetlerini süsleyen Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve diğer takımlar aşkı KKTC gerçeğidir.
.....Sporcularımızın bırakın maç yapmalarını, Türkiye ve Avrupa takımları ile antrenman bile yapamamaları bana göre en önemli KKTC gerçeğidir.
KKTC spor politikası diye isimlendirilip bilinçli olarak ülke gençliğinin kanınına enjekte edilen ve son 30 yıldır bizleri hiç bir yere götürmediği aşikar bir şekilde ispatlanan “hayali ticaret” diye adlandırdığım bu garip, bir o kadar da çağ dışı kalmış politikanın artık Kıbrıs Türk Halkının kanını emmesine izin verilmemeli.
Ganimet kültürüyle büyüyüp beslenen, çorap değiştirir gibi parti değiştiren, ülkenin en onurlu değerlerini bir çırpıda satabilen, parti içi hesaplaşma dene dene koskoca bir devleti ve ona paralel başkentin belediyesini batıran bir zihniyetin Sertoğlu’na destek vermesini beklemek benim açımdan süpriz olur. Çünkü bu zihniyet Kıbrıs Türk halkını yok etme için programlanmıştır.
Bu yüzden Hasan Sertoğlu’na (eğer bazı siyasetçiler gibi dönek değilse) destek verilmeli ve arkasında durulmalı.
Başta kulüpler olmak üzere tüm futbolcular ve spor kamuoyu gevezelemeden, sırıtmadan, yakınmadan Sertoğlu’nun arkasında durmalı. Bu artık son şanstır. Ya “anamızın liginde” oynamaya devam edeceğiz ya da “babamızın” liginde... Karar sizlerin.