Kuzey Kıbrıs’ta gelişimin, çağdaş yönetim biçimlerin önünde duramayan ve tüm kurumları kaybetme noktasına gelen “STATÜKO” olarak tanımlanan kurulu düzen yine “Bizans Oyunları” ile bazı kurumlarda adeta darbe yaparak, ayakta durmaya çalışıyor.
Bunun son örneği, dokuz ay önce başkanlığını Eyüp Zafer Gökbilen’in yaptığı ve çarpık yapısı ile kukla bir yönetim olan KKTC MOK’un, kerhen de olsa Serdar Savim başkanlığına geçmesine karşı yapılan darbe oldu.
KKTC MOK Başkanı Serdar Savim’in, KTFF-KOP görüşmelerine verdiği desteği hazmedemeyen ve bu olguya karşı çıkan atanmış üyelerin oylarıyle yayınlanan bildirinin ardından sözlü olarak istifa eden Başkan Savim’in bu istifasını fırsat bilen yönetim kurulu, yasal olamayan bir şekilde Genel Sekreter Atila Mahmutoğlu’nu KKTC MOK başkanlığına seçti.
KKTC MOK tüzüğüne göre, sadece yönetim kurulunu toplantıya çağırabileceği kuralına rağmen, yapılan seçimin mahkemeden döneceği aşikardır.
Ne acıdır ki, bir süre önce Başkan Savim’in yanında yer alan ve büyük gürültü çıkaran KKTC MOK adına yayınlanan bildiriye karşı çıkarak, Başkan Savim’in yanında yer alan Genel Sekreter Atila Mahmutoğlu ile Genel Sayman Güner Burgul, iş Atila Mahmutoğlu’nun başkanlığına gelince, Savim’i yalnız bıraktılar.
Müthiş bir dönüş ve kıvraklıkla statükoyu temsil eden dört üye Çavlan Süerdem, Mesut Günsev, Muhiddin Sarıgözme ile Dursun Koç’un yanında yer alan Burgul ile Mahmutoğlu, Serdar’ı terk ettiler.
Hele hele bir süre önce tanıma fırsatı bulduğum, farklı dünya görüşümüze rağmen, mücahitliğimi yaptığım Dillirgalı olduğu için de büyük sempati duyduğum ve ilk “Bereketçiler”den kadim dostum, büyük kahraman rahmetli Vehbi Mahmutoğlu’nun oğlu olan ve düzgün bir adam profili çizen Atila Mahmutoğlu’nun ile kadim dostum Güner Burgul’a dik duruşlarını terk edip, darbecilerin yanında yer almalarına üzüldüm.
Atila beni hayal kırıklığına uğrattın. Yiğit Erenköy’ün, Yiğit genci senden böyle bir şey beklemezdim. Peki, ya hocam Güner Burgul, dik duruşu ile isim yapan hocam; çok yazık.
Tabii, bu noktada, işgal edilen ve kukla bir yönetime dönüşen KKTC MOK hakkında hukuk savaşı başlamıştır. Konu ile ilgili olarak suç duyurusunda bulunan Başkan Savim’in yanı sıra, Atila Mahmutoğlu’nu KKTC MOK’a gönderen Atıcılık Federasyonu Başkanı Türker Yiğitcan, Mahmutoğlu’nun temsilyetini kaldırmıştır.
Böylece, Mahmutoğlu’nun, KKTC MOK’ta temsilyet vasfı sona ermiştir. Bu arada, Yiğitcan, KKTC MOK’u olağanüstü genel kurula da çağırmıştır. Bu konunda, kendinden emin olan KKTC MOK’un yasal başkanı Savim’de olağanüstü genel kurula onay vermiştir. Haydi, Hodri Meydan Statükocular.
-----------------------------
Spor Bakanı sporu ciddiye almıyor
Bilmiyorum; CTP-BG/DP UG hükümeti kurulurken, sanki elinde az bakanlık varmış gibi, Spor Bakanlığını da belki siyasi, belki oy mülahazları ile uhdesine alan Serdar Denktaş, bu bakanlıkta tam olarak çuvalladı.
Spor Bakanlığına atandığı günden beri, spor konusunda sadece KTFF-KOP görüşmelerine karşı çıkmakla dikkatleri üzerine çeken Bakan Denktaş bir de Sertoğlu’nun restini göremeyerek attığı geri adımla ünlendi.
Sporun sorunları ile ilgili olarak, Koordinatörü Göktaş’tan bugüne kadar bilgi aldı mı almadı mı bilmiyorum ama spor konusunda bir demeç verdiğini duymadım: pardon, duydum; önce Sertoğlu’na kızdığı için para vermeyeceğini söyledi. Sonra, gördüğü baskı sonucunda vereceğini söyledi.
Zaten, kerhen üstlendiği Spor Bakanlığı görevini diğer bakanlık görevleri nedeniyle ciddiye almayan Spor Bakanı Denktaş sezonun ortasına gelinmesine rağmen, hala daha sezonu açamadı.
Sormak istiyorum. Bakan Denktaş, bir spor tesisini, bir spor kulübünü bugüne kadar ziyaret etti mi?
Üstüne üstlük, Kıbrıs Türk futbolunun önünü açacak KTFF-KOP görüşmlerine kahramanca karşı çıkan Bakan Denktaş acaba, Spor Bakanlığı görevini devretmeyi düşnüyor mu? Yani, Spor Bakanlığından istifayı…
----------------
YENİDÜZEN’li olmak
Geçtiğimiz Perşembe günü tarihlerden 12 Aralık 2013 idi. Bu tarih, artık evimizden yakın hissettiğimiz gazetemiz YENİDÜZEN’in kuruluş yılı idi. Merhum, Genel Sekreterimiz sevgili arkadaşım, yoldaşım Naci Talat’ın arkadaşlarıyle birlikte soğuk bir Aralık günü kurdukları bu gazete Naci’nin sözleriyle “Kıbrıs sorununun barışçıl çözümünden, bağımısız, bloksuz, emperyalist üslerden arınmış, federatif Kıbrıs Cumhuriyeti’nden yana bir gazete olarak yayın hayatına başladı. O günden bugüne aradan tam 38 yıl geçti. Yoldaş Ahmet Kaya’nın “Yorgun Demokrat” isimli ezgisindeki gibi,
Karanlık yollardan geçtik
Zehir gibi sular içtik
Bir yanımızda ölüm
Bir yanımızda yar sevdik
Bir değil bin bir kere
Sırat köprüsünden geçtik
Cehennem denen illetin
Ta göğsünü deldik geçtik.
Bu yolda dönenler oldu
Mum gibi sönenler oldu
Yar göğsüne baş koymadan
Vurulup düşenler oldu.
Bir sen kaldın geride
Ah akıp gidiyor hayat
Yüreğim anlıyor seni
Artık susma Yorgun Demokrat.
Bu 38 yılda, emekçi halkın kitle partisinin yayın organı YENİDÜZEN çok büyük kavgalar verdi. Statükonun baskıcı rejimi ile kapanma noktasına bile geldi. Ne var ki, emekçiler kendilerini YENİDÜZEN’e siper etti.
Bu 38 yıl sonunda dimdik ayakta kalan YENİDÜZEN özellikle, 2002 yılında gazetenin başına getirilen Genel Müdür ve Genel Yayın Yönetmeni yüreği insan sevgisiyle dolu büyük insan Cenk Mutluyakalı ile dev gibi büyüdü.
Esas görevi olan, Birleşik Kıbrıs için, barış ve çözüm için mücadelenin en önde olan YENİDÜZEN’deki arkadaşlarımı yürekten kutlarım.
Benim, YENİDÜZEN maceram 2002 yılının bir Mayıs ayında şimdi bir başka gazetede görev yapan o günlerin spor şefi Cemil Garip’in daveti ve Cenk’in beni kabul etmesiyle başlar.
Değil, bir spor yazarının normal bir yazarın bile uzun süre kalamadığı bir gazetede kesintisiz 11. yılımı doldurdum. Bu gazetede ne şef oldum; ne de yetkili bir yere geldim. Ama, hiç önemli değil. Son nefese kadar YENİDÜZEN’li olmak, CTP’li olmak en büyük onurdur.