KKTC, nüfus kontrolü açısından gerçek anlamda bir başarısızlık hikayesidir!

Serhat İncirli

KKTC’de şu anda yaşam süren insanların “ırk” veya “vatandaşlık” bazında dökümü kimsede yoktur…

Vatandaş sayımızı biliyor muyuz?

Evet 300 bin kadar!

Ama bu vatandaşların belki de en az 100 bini şu anda Türkiye ve Londra’da yaşam sürüyor olabilir!

Bunu bilmiyoruz!

-*-*-

Vatandaşlar dışında, ülkede “De Facto” dediğimiz yani halihazırda kaç kişinin yaşam sürdüğünü ise sadece “tahmin” ediyoruz!

-*-*-

Neden gerçekçi ve sağlam bir nüfus sayımı yapmıyoruz peki?

Zor olduğu için mi?

Hayır!

Türkiye, bu Ada’ya, Cenevre Sözleşmesi’ni ihlal edip nüfus yığdığı için!

Evet, bu Ada’ya suç işlenerek nüfus taşınmıştır!

-*-*-

Neyse!

Mesela bana göre, en yoğun “Kıbrıslı” nüfusun toplandığı Gönyeli sınırlarında, Türkiyeli ve Afrikalı göçmenler, daha fazladır…

Ama dediğim gibi kesin bilgi yok!

Türkiyeli nüfusun kaçının “KKTC Vatandaşı” olup olmadığı da bilinmiyor…

-*-*-

Bilinmeli mi?

Kimse, kimseyi etnik kökenine göre ayıramaz ve ayırmamalı ama hükümet edenlerin ciddi planlar yapabilmesi adına tabii ki “nüfus yapısı” kesinlikle bilinmeli!

-*-*-

Nüfus sayımı neden yapılır?

Devlet, ülkede yaşam süren insanlara daha sağlıklı hizmet götürsün diye!

Mesela, Türkçe bilmeyen ailelerin çocuklarının sayısını biliyor muyuz?

Onlara yardımcı olabilmek adına, kurslar falan planlıyor muyuz?

Yoğun oldukları okullara, dil açısından yardımcı olabilecek öğretmen veya öğretmene yardımcı eleman atamayı hesaplıyor muyuz?

-*-*-

Eğitim bir yana; toplu ulaşım, sağlık, barınma gibi konular çok önemli değil mi?

Sosyal güvenlik de önemli…

-*-*-

KKTC, üzgünüm be Ersin abi ama “nüfus kontrolü açısından gerçek anlamda bir başarısızlık hikayesidir!”

-*-*-

Ve bilinmeyen, bilinmedik şekilde artan nüfus neyi beraberinde getirmektedir?

Irkçılığı!

Sosyal medyayı geçtim; televizyon programlarına, gazete haberlerine ve köşe yazılarına yansıyan bir ırkçılık!

-*-*-

Özellikle şu anda televizyon ekranlarına kadar yansıyan, Afrikalı ve Pakistanlı insanlara karşı inanılmaz bir ırkçı tavır söz konusu!

-*-*-

İnsanlar, renklerine, dillerine, dinlerine, cinsel yönelimlerine, cinsiyetlerine göre ayıramaz ve kategorileştiremezsiniz!

Bunu yaparsanız, insanlık düşmanı faşistten başka bir şey değilsiniz!

Bütün Hataylıları bir dönem dışladık; şimdi sıra Afrikalı ve Pakistanlı insanlara geldi!

-*-*-

Açıkça insanlık suçu işliyoruz!

O insanların farklı bir kültürden geldiklerini kabullenmek zorundayız!

Yaşam tarzları çok farklıdır!

Yol kenarında sevişen bile olabilir!

Bir türlü bitiremediğimiz, KKTC’nin utançlarından biri olan Rauf Denktaş’ın anıt mezarının yanındaki parkta her gün kriket oynayan Pakistanlı kardeşlerimize rastlayabilirsiniz!

-*-*-

Yüksek sesle konuşan; kavga edermiş gibi kahkaha atanlar olabilir…

Çok yüksek sesle, çok farklı bir müzik tarzları olabilir…

-*-*-

Efendim, lüks araba kullanıyorlar!

Kesin uyuşturucu kaçakısıdırlar!

Emin misiniz?

Yoksa mahkeme misiniz?

Gözünüzle mi gördünüz yoksa tahmin mi?

-*-*-

Evet, doğrudur, bu ülkeye, çeşitli ülkelerden mafya yağmaktadır…

Hatta Türkiye mafyası buraya yerleşmiştir…

Yerleşmediyse bile, Türkiye mafyasının sayfiye yeri KKTC’dir…

Ve Nijeryalı ya da başka ülkelerin mafyaları da mutlaka buralardadır…

Rus mafyası…

Çin mafyası da…

Çeçen mafyası da…

-*-*-

Evet, bu ülkede “öğrenci” adı altında, çok sayıda “bilinmedik” insan trafiği gözle görülürdür ve evet, bu ülkede şanlı ordumuzun ve şerefli polisimizin gözü önünde açıkça insan kaçakçılığı da yapılmaktadır…

-*-*-

Ama bunların hiç biri; bu insanlara karşı “ırkçılık yapmayı” gerektirmez…

-*-*-

Ülkeniz kaldırmıyorsa; ekonomi, sosyal yaşam, adalet bu yükü çekemiyorsa, giriş kapılarında, Yeni Zelanda, Kanada, Avustralya gibi olmanıza engel mi var?

İçeri koymazsınız, olur biter!

“Üniversite” diye insan kaçakçılığı merkezi kurulmasına rahmetlik nenem izin vermedi!

Sizin sahte devletiniz bu izinleri verdi!

Ve en acısı, gerçekten üniversite olmak için çırpınanlar da, bu “kuru”ların yanında yanıyor…

-*-*-

Yabancı ülkede yaşam süren çoğumuz oldu…

Ve hala çok sayıda Kıbrıslı Türk veya Türkiyeli, örneğin İngiltere’de yaşam sürüyor!

-*-*-

Londra’da ateş yakmanın yasak olduğu yemyeşil ve sessiz parklarda, 500 yıllık ağaçların altında mangal yapıp, çok yüksek sesle Arabesk müzik dinleyip kebap pişiriyoruz!

Bağıra çağıra Erik Dalı çalıyor, Dillirga ile coşuyoruz!

Spor maksatlı olarak nehirlerden, göllerden tutulup tekrar suya bırakılan balıkları, yakalayıp mangala atıp yiyoruz!

-*-*-

İngiltere’de Kral’ın malı sayılan kuğuları, zamanında annesi Kraliçe’nin malıyken vurup öldürmek bir yana, yine mangalda parça parça pişirenleri biliyorum!

-*-*-

Düğün ve sünnet alayları yapıp; kornalarla insanları rahatsız etmeyi, eğlence sayıyoruz!

Ve hepsinden öteye, örneğin benim de 15 yıl yaşadığım Londra’da, eroin trafiğini yönetiyoruz!

-*-*-

Geri zekalı, cahil, salak, aptal İngiliz faşistler bizden huylanıyor!

BNP açık adıyala söyleyelim İngiliz Ulusal Partisi, örgütlenip, yabancı olan herkese, “sizi gönüllü olarak evinize göndereceğiz” dediğinde, “vay ırkçı İngiliz” diye tepki bile veriyoruz…

-*-*-

Nüfus yönetimi ve göçmenlik çok ciddi bir devlet sorunudur…

KKTC, sahte veya değil; bu iki sorunu çözememiştir…

Yüzüne gözüne bulaştırmıştır…

Ve ne yazık ki, meslektaşlarımız, bu başarısızlığı görmek yerine, sırf renkleri, kültürleri, gelenekleri, görenekleri, konuşma tarzları ve hatta para miktarları “farklı” diye, bu insanlara ırkçılık yapmaktadır…

Yapmayın!


Sami Özuslu meslektaşımız artık vekil… Tebrikler… Gurur duyuyoruz… Güveniyoruz…