Özelde AKP güdümlü UBP ve genelde sağcı partiler ile Kuzey Kıbrıs siyaseti o kadar tersine gitmeye başladı ki, Nasrettin Hoca’nın fıkrasındaki “Parayı veren düdüğü çalar” deyişi bile artık değişti; “Düdüğü çalan parayı öder” oldu.
Türkiye’yi yönetenler, Türkiye’nin Kıbrıs adası kaynaklı çıkarlarının korunmasında Kıbrıslı Türklere güvenmiyor; bu güvensizlik sadece Kıbrıs Türk sol siyasetine değil, top yekün Kıbrıs Türk siyasetinedir. Onun için Kuzey Kıbrıs’ın ekonomik açıdan kendine yeter olmasını startejik olarak hep engellemiş ve Türkiye’ye göbekten bağlı bir Kuzey Kıbrıs yaratmayı hedeflemiştir. Kuzey Kıbrıs sağ siyaseti kişsel ve zümresel çıkarlar üzerinden varlığını sürdürdüğü için Türkiye’nin bu stratejisine ayak uydurmuştur; sol siyaset ise “Kendi ayaklarımız üstünde durmak mümkün” dedikçe Türkiye hükümeti tarafından hep ötekileştirilmiştir.
Genel durum bu… Güncel durum nasıl?! KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve UBP kurultayında AKP hükümeti müdahale ederek istediği isimleri seçtirdi… Ayrıca ve bu arada da istediği gibi de bir hükümet kuruldu… Bunlar olurken sağ siyaset ne yaptı?! AKP’nin düdüğü çalmasına, oyun kurup oyun bozmasına yardımcı oldu… AKP hükümeti memnun mesut, güvenemedikleri Kıbrıslı Türklere, Türkiye’nin çıkarlarını korumayı garanti altına alacakları isimleri işbaşına getirdiler… Düdüğü çaldılar, oyun başarı ile oynandı… Ardından oyunun devamı geldi, “Şimdi ödeme zamanı; düdüğü çalan parayı öder”… Kim söyledi?! Yanlış ve umarsız şekilde yönetilen KKTC bütçesinin kamu görevlileri maaşlarını ödeyemez hale getiren sağ siyasetin hükümeti… Kime söyledi?! AKP hükümetine… Daha açık bir ifade ile, UBP önderliğindeki hükümet AKP’nin hükümetine dedi ki, “Bizden birini Cumhurbaşkanı seçmek için müdahalenize katılımcı olduk, partimize seçeceğimiz başkan için yaptığınız müdahaleye ses çıkarmadık, sizin hassasiyetlerinize Kıbrıslı Türklerin hassasiyetinden daha fazla önem veren bir azınlık hükümetini HP’den müstafi üç milletvekili desteği ile kurduk; şimdi pamuk eller cebe çünkü bütçemizde kamu çalışanlarını ödeyecek para kalmadı. Düdüğü çalmanıza yardımcı olduk, bedeli vardır, ödeyeceksiniz…”
AKP hükümeti için açmaz “Gel de ödeme?!” olarak ifade edilebilir. Onlar da kendini çok akıllı ve açıkgöz sanıyordu… UBP daha cingöz; Kuzey Kıbrıs’ta tüm köşe taşlarını kendilerinin tutması ve “ye da gorgma” düzenlerinin devam edebilmesi için herşeye evet dedi… KKTC Hükümetinin ortağı olan üç sağ partinin başkanlarının son Ankara ziyaretinde TC Cumhurbaşkan Yardımcısı Oktay’ın KKTC kamu çalışanlarının maaşlarının ödenebilmesi için gerekli mali kaynağı hemen vereceklerini “müjde” olarak basın toplantısında alenen söylemesinden birçok yurtsever gocundu, toplumsal onur açısından dertlendi ama oradakilerin ve özellikle UBP’nin bu yönde kılı kıpırdamadı… Belli ki düdüğü çalmalarına verdikleri iznin startejisinde parasını ödetmek vardı; yok öyle beleşine ve hatta ‘Anavatan sektörü hayrına’ düdük çalınsın…
Ve düdüğü çalan da bedel ödeyeceğini mutlaka biliyordur… Başlarına ilk defa gelmiyor aslında… Geçmişde de çok oldu ve çareyi bedel ödetmeye çalışanı kamuyoyu önünde küçük düşürmekte buldular… Örneğin bir KKTC Başbakanına basın önünde “Maaşın kaç para?” diye sordular… Bu sefer de kamu çalışanlarının maaşlarının ödeneceğine dair “müjde”yi kendileri verip, KKTC hükümetine övünç payı bırakmadı… Belki utanırlar da bundan sonra çalmalarına izin verdikleri düdüğe karşın para istemezler diye düşünmüş olabilirler… Bilmeliler ki, Kıbrıs Türk sağ siyaseti Türkiye hükümetlerini mali olarak ineği sağar gibi sağdı; Kuzey Kıbrıs için değil, kendileri ve çevreleri için sağdı… Görmeliler ki, bunca yıldır “Düdüğü çaldın, parasını öde” deyip fatura ettikleri bedellerin karşılığını Kuzey Kıbtıs sağ partilerinin hükümetleri Kuzey Kıbrıs’ın faydasına değil kendilerinin faydalarına kullandı… Anlamalılar ki, Kuzey Kıbrıs sağ partileri Türkiye’nin hassasiyetlerini suistimal edip Türkiye hükümetlerini enayi durumuna düşürüyor.
Kuzey Kıbrıs sol partilerinin Türkiye’den beklentisi, “Onları bırak da bize bak” değildir; “Bize güven ve ayaklarımız üzerinde durma çabamızdan korkma; Kuzey Kıbrıs halkının çıkarlarını sürdürülebilir olarak temin ve tesis etmek için Türkiye’nin çıkarlarına da özen ve hassasiyet göstermemizin gerekliliğini bilecek zekada ve sorumluluk bilincindeyiz” mesajını algılamasıdır. Türkiye hükümetleri bunu algılamadıkça, Kuzey Kıbrıs sağ siyaseti tarafından esir alınıp, enayi yerine konup mali olarak sömürülmeye daha çok devam eder. TC Hükümetleri de kendilerini çok zeki sanıp düdüğü çalıyor diye sevinsin…
AKP Hükümeti bir denesin ve görsün, düdüğü çalmasına yataklık eden Kuzey Kıbrıs sağ siyaset partilerinin hükümetlerine mali yardım vermeyince başına neler gelecek?!