Notlar birikmiş…
Salatadaki farklı ürünler gibi, bir yığın farklı konuda, bir yığın not…
En önemlisi dün başıma gelen olay…
Ne oldu biliyor musunuz?
Telefonu evde unutup işe gittim!
-*-*-
Aman tanrım, bu ne büyük eksiklik, bu ne büyük bir dert!
Kimseyi arayamıyorum…
Ve belki de yıllar sonra Kanal Sim’de, ilk kez “normal telefon” veya “düz masa telefonu” diye adlandırabileceğim o garip alete dokunuyorum, eşime bir şey sormam gerekiyor ve soruyorum…
Sesim titriyor!
Bu alet de neyin nesi diye bakıyorum!
-*-*-
Kısacası, öyle felaket bir şekilde girmiş ki hayatımıza kahrolası cep telefonları; kopamıyoruz…
-*-*-
Neyse, “boykot mu, yoksa seçime gidek mi?”
Not 2!
Kendi kendime diyorum ki; “işgal altında seçim olmaz, en iyisi boykot!”…
Bu, doğru bir tavır!
Ama, “işgalin” ya da “sömürge sisteminin” şekli de önemli…
Tamam, diyelim ki yüzde 60, 70 hatta 80 sandığa gitmedi!
-*-*-
Siz sanıyor musunuz ki, bu ülkeyi yöneten Fuat Oktay’ların, Ali Murat Başçeri’lerin çok umurunda olacak?
Veya siz sanıyor musunuz ki, boykot oranı yüzde 80’dir diye Anastasiadis’ler, AB yönetenleri bir yerlerini kımıldatacaklar?
Ama hepsinden önemlisi, siz sanıyor musunuz ki, halkımız sokağa dökülecek?
-*-*-
Neyse, notlarımıza devam edelim…
Faiz Sucuoğlu dedi ki, “hepimiz aynı gemideyiz”.
Aklıma ne geldi biliyor musunuz?
Evet aynı gemide olabiliriz ama geminin batıyor olması bir çok kişinin hiç umurunda değil.
Geminin batıyor olması, bu geminin yasadışı limanda kayıtlı olmasını da değiştirmiyor…
Geminin batıyor olması, yasadışı limanda kaydını değiştirmek istemeyenlerin zerre kadar umurunda değil!
-*-*-
Ve gemi, dakikada 8 lenger su alıyor…
Biz ise gemide bulunan tek lengerle o suyu boşaltmaya çalışıyoruz.
Ve işin en ilginç yanı, o tek lengerin da affedersiniz götü delik!
-*-*-
Gemi batıyor Sayın Sucuoğlu…
Ve gemi batarken, hamasi nutuklar, sürekli yalanlar bitmek bilmiyor!
Gemi batıyor, dibe gidiyoruz ama bazıları diyor ki, “uçuyoruz”…
Kimse kusura bakmasın ama batan bir gemiyle ilgili “uçuyor” yorumu yapmak için kişinin ya akıl sağlığının sorunlu olması ya da yalancı olması gerekiyor!
“Doktorsun” eminim anlarsın Sayın Sucuoğlu!
Ve bu yalanlar, delice açıklamalar, hamasi nutuklar, boşa harcanan milliyetçi çılgınlık sadece batışı hızlandırıyor!
-*-*-
Sürekli yalan – yanlış hamasi nutuklar bir de neyi alıp götürüyor biliyor musunuz?
Bunun notunu da almıştım…
Anlatayım…
-*-*-
Geçmişte mesela Rauf Denktaş, Mehmet Ali Talat, Derviş Eroğlu ya da Mustafa Akıncı eleştirildiği zaman, bazı köşe yazarları bu eleştirilere gayet mantıklı ve karşı yönden yanıt verirdi.
Eleştiriler mantıklı olmasa bile bir şekilde yanıtlanırdı.
Şu anda Ersin Tatar ile ilgili eleştirileri yanıtlayan tek bir kişi yok.
-*-*-
Nasıl yanıtlasınlar ki?
Adam, “savunulamaz” potlar kırıyor…
Mesela geçen gün kendisini ziyaret eden KKTC güzelleri ile ilgili açıklaması…
“Bahçelerde maydanoz, bu ne acayip lacivert, gel bize bazı bazı” gibi bir açıklama!
E bunun savunmasını nasıl yapacaksınız?
Mümkün değil!
-*-*-
Haaa Ersin Tatar’ın sabah paylaşımları, köpeklerle ilgili açıklaması ciddi “takipçi” sayısına ulaşıyor ama o takipçilerin büyük çoğunluğu da TC’den troller…
-*-*-
Kısacası Ersin Tatar toplumunu çözümden uzaklaştırdıkça, saçma sapan konuşmalar, hamasi nutuklar salladıkça, Türkiye’deki Fuat Oktay’lardan belki “aferin” alıyor ama toplumunun kendisine olan sevgi ve saygısı hızlı bir şekilde azalıyor.
-*-*-
Düşünün, köpeklere vahşetle alakalı açıklaması, belki de bir yıllık görev süresi içerisindeki tek mantıklı açıklamadır ama bir yığın insan, neredeyse o açıklamayı Ersin Tatar yaptı diye köpeklere düşman olacak noktaya gelmiştir…
Bilmem anlatabildim mi?
Kendi toplumunu değil, Türkiye’nin emperyalist çıkarlarını savunan ve toplumunun ekonomik çöküşüne sadece seyirci kalan bir lider…
“Süt beyazdır” dese, ölümüne “mavidir” diye savunacak bir toplum yaratmış durumdadır.
Evet bunu kendisi yaratmıştır.
-*-*-
Gelelim Girne Hastanesi meselesine…
Ne demiştik?
Demiştik ki, bu hastanenin ihalesine katılamayacakları için mağdur olması muhtemel 15 müteahhit değil, toplumumuz önemlidir…
Başbakan Ersan Saner ne demişti?
Müteahhitlerimiz mağdur olacak, ihale iptal.
Biz ne demiştik?
Be arkadaşlar, hastaneyi kimin yapacağı, kimin bu hastane inşaatından para kazanacağı önemli olmamalı, toplumun hastaneye ihtiyacı var.
Üstelik ihaleyi iptal ederseniz, aynı fiyata bir daha yapamazsınız.
-*-*-
Yüzde yüz haklı çıktım.
Evet, övünüyorum.
Ne yazdımsa, ne yazmışsam, ne yazdıysam doğruydu.
Şu anda ihale yapılamaz haldedir.
Müteahhitler Birliği’nin de Ersan Saner’in de bu topluma çok ciddi özür borcu vardır.
Çünkü savunma kabul edilebilecek bir durum söz konusu değildir.
“Benim müteahhidim zarar etmemeli” diyerek, “toplum hastanesiz bırakılmıştır”…
Üstelik de hastaneye en çok ihtiyaç duyulan bir dönemde…
-*-*-
İngiltere Başbakanı Boris Johnson, maske takmadığı için ziyaret ettiği bir hastanede, uyarıldı, dışarı çıkması istendi ve maske taktı.
Danimarka Başbakanı Mertt Eriksen maskesiz görüntülendi, özür dilemek zorunda kaldı.
Bizim Başbakan bir doktor…
Ve her gittiği yerde maskesiz…
Ne dememi bekliyorsunuz?
Mesela “geri kalmışlığımızın ispatı” dersem?
Ya da “geri bıraktırılmışlığımızın kesin kanıtı” diye yorumlarsam?
Kıbrıs Cumhuriyeti Polisi dün sabah yukarıdaki fotoğrafı paylaştı ve Troodos’a sadece dört çekişli arabalarla tekerleklerinde zincir takılmış olan araçların çıkmasına izim verildiğini duyurdu. Biz bu zamanlarda hiç çıkamıyoruz zaten. Sigorta değişmedi, aylık yine 25 Euro… Ama geçen sene ilk kar yağdığında 1 Euro, 8 hadi bilemediniz 9 Euro’ydu. Dün 15.50 TL…