KKTC'de kayıt dışı ekonomi var mı? çok mu? diye sokağa çıkıp rasgele önünüze kim çıkarsa çıksın sorarsanız önce size gülerler sonra da dalga mı geçen, hem de nasıl, alası var gibi söylemler ile karşılaşırsınız. Oranı nedir? diye rakam sorarsanız da muhtemelen kapıyı %50'den açıp %80'lere kadar cevaplar alırsınız.
Kamu görevinde Ekonomi ve Maliye bakanlıklarında en alt kademelerde dahil olmak üzere uzun yıllar görev yapan biri olarak benim cevabım da KKTC'de kayıt dışı ekonominin alası var hatta son yıllarda hayatımıza tekrardan giren yüksek enflasyonla,
TARİHİ ZİRVELERE ÇIKTI DERİM...
İLAVETEN DE KKTC VERGİ CENNETİDİR TANIMLAMASINI YAPARIM...
Bizimle aynı görüşte olan ve KAYIT DIŞI EKONOMİYLE ilgili 1,5 yıl önce Çalışma Bakanımız ve KTTO başkanımızın yaptıkları açıklamalara göz atalım,
KTTO Başkanı Turgay Deniz ''KKTC'de %80 oranında KAYIT DIŞI EKONOMİ vardır.'' (Kaynak: 15 Mayıs 2023 Kıbrıs Postası)
KTTO Başkanı Turgay Deniz: ''2022 yılında gümrüklerde peşin 4 Milyar TL peşin KDV ödendi. Dahilde toplanan KDV 1 Milyar TL.'' (Kaynak 15 Mayıs 2023 Kıbrıs Postası)
Çalışma Bakanı Sadık Gardiyanoğlu: ''Saklayacak değilim ülkede çok ciddi şekilde KAYIT DIŞILIK VARDIR.'' (Kaynak Kıbrıs Genç TV Er meydanı programındaki açıklama)
Mayıs 2019 tarihi itibariyle KKTC'de 4'lü hükümetin sonrasında kurulan UBP-HP ve sonrasında ise halen devam eden UBP-DP-YDP koalisyon hükümetleri İSTİKRARLI! bir şekilde göreve devam etmektedir.
Bu sürede kurulan tüm hükümetlerde Başbakanlık, Maliye Bakanlığı ve Çalışma Bakanlıklarında UBP'li vekiller görev yapmıştır. Ekonomi ve Enerji Bakanlığında ise Aralık 2020 - Kasım 2021 dönemi dışında yine İSTİKRARLI! bir şekilde UBP'li vekiller görev yapmıştır.
Sn. Turgay Deniz ve Sn. Sadık Gardiyanoğlu'nun 2023 yılında yaptıkları açıklamalarına göre sormak lazım hükümet bir bütün olmakla birlikte ekonomiye dolayısıyla KAYIT DIŞI ekonomiye direkt müdahale etme noktasında etkin olması gereken bakanlıklar UBP'li vekillerin uhdesinde olmasına rağmen niçin KAYIT DIŞI ekonomiyi en azından azaltmak için adım atılmadı/atılamadı?
NİYET Mİ YOKTU? YOKSA İSTİKRARLI AMA BAŞARISIZ BİR DÖNEM Mİ OLMUŞTU?
Mesela yüksek enflasyonist ortamlarda KAYIT DIŞILIK artıyor mu? Aynen nemli ortamlarda bazı haşerelerin arttığı gibi!
KKTC öznelindeki yüksek enflasyonun nedeni nedir acaba? Bununla ilgili bir adım niye atılmadı? TL kullanımından kaynaklı nedenler olabilir mi?
Mayıs 2019 - Mayıs 2023 döneminde Kayıt dışı ekonominin üzerine niye gidilemedi? Gidildiyse hangi yasal düzenlemeler yapıldı? Ve bu yasalar uygulanarak sonuç alındı mı? Cevabı ben vereyim kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınmasında başarılı olunsaydı bizzat yukarıdaki açıklamaları ne SN. Turgay Deniz ne de SN. Gardiyanoğlu yapmazdı.
Açıklamaların yapıldığı 2023 yılından günümüze de İSTİKRARLI! YÖNETİM devam etti. Ancak kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınmasında başarılı bir sonuç alınmadı. Alınmış olsaydı kamu maliyesinin gelir tahsilatında ciddi bir artış olur (REEL OLARAK) bundan dolayı da ne borçlanmaya ne de iflas etmiş tüccar misali veresiye defterlerini karıştırarak vergi dairesine kendi beyanına göre kesinleşmiş vergi borcuna karşılık verdiği çekler karşılıksız çıkan gerçek/tüzel kişilerde dahil vergi ceza ve faizleri %80'e varan oranlarda bağışlanıp tekrardan taksitlendirilerek günü kurtarma adına aflar çıkarılıp devlet eliyle ülkedeki VERGİ ADALETİ BOZULMAZDI.
Yapılması gerekenler yapılmayınca, enflasyonda kontrol altına alınamayınca (Baz etkisiyle enflasyonun düşmesinin dışında)
NETİCEDE ENFLASYONUN SUÇLUSU BULUNDU! MAAŞ ARTIŞLARI...
İvedi önlem alınmalıydı! Asgari Ücret ve kamu maaşları artırılmamalıydı. Çünkü kamu maliyesi zora girer üretim maliyetleri artar enflasyon körüklenirdi! Maaşlara artış yapılmayınca buradan sağlanan kaynak ve FİF'te toplanan kaynakla akaryakıt, elektrik ve temel tüketim maddelerinin fiyat artışları indirilmeliydi.
Bu noktada kısaca söylemek gerekirse evet ücretlerin mal/hizmetler üzerinde bir maliyet etkisi tabii ki vardır. Kamu maliyesine ilave külfet tabii ki getirmektedir.
Amma velakin yasa gereği bugün konuşulan %19,19 maaşlara konsolide edilecek olan rakam MAAŞ ARTIŞI DEĞİLDİR. geçmiş 4 ayın piyasadaki mal/hizmetlere gelen fiyat artışlarının 5. ayın sonunda çalışan ve emeklilere satın alma gücünün korunarak 5 ay önceki seviyesine gelmesi için verilecek orandır. Bu arada kamu/sigorta emeklileri bu oranı net olarak alsa bile kamu ve özelde bu artışın verileceği çalışanlar bu oranda,
NET ARTIŞTA ALMAMAKTADIR. Çünkü bu brüt artış üzerinden gelir vergisi ve sosyal güvenlik kesintileri yapılmaktadır.
Bir önceki yazımızda bütçenin sadece gider kalemleri açısından değerlendirilmemesini gelirler açısından da değerlendirilmesi gerektiğini yazmıştık. Gelirler derken her türlü gelir,
MÜBAHTIR NERDEN GELİRSE GELSİN NOKTASINDA DEĞİLİZ...
Kamunun yerel gelirleri DOLAYLI ve DOLAYSIZ olmak üzere 2 ana başlık altında olup bu gelirlerin alt kırılımları olmak üzere,
DOLAYSIZ VERGİLER: 1-Gelir vergisi 2-Kurumlar Vergisi,
DOLAYLI VERGİLER: Farklı kalemler içermektedir.
Bugünkü yazıyla başlayıp bir süre yazılarımıza kamu maliyesinin gelirlerini Maliye Bakanlığının açıkladığı resmi verilerle analiz edip bazı tesbitler yapacağız. Çünkü yukarıda bizzat ülkede %80 kayıt dışı ekonomi var ve bu tesbitini pekiştirmek için Dahili KDV - Limanlardan alınan KDV tahsilatına rakamlarla atıfta bulunan odamızın çözüm önerisi olarak Asgari Ücrette dahil kamu maaşlarına artış yapılmamasını buradan sağlanacak kaynakla ve tablomuzda incelediğimiz FİF gelirleriyle bir kısım temel tüketim maddelerinin fiyatının iktisadi tanımlamayla sübvanse edilmesini öneri olarak sunduklarını dikkate alarak bunun kanaatimce yanlış olduğunu en azından tek başına bir anlam ifade etmeyeceğini tam tersi piyasada/ekonomide daraltıcı bir etki yapacağını esasen yapılması gerekenin KAYIT DIŞI EKONOMİNİN üzerine gidilerek kamunun gelirlerinin artırılması bunun da adaletli vergiler olan DOLAYSIZ VERGİLER üzerinden olmasını tüm gelir kalemlerini inceleyerek kamuoyunun bilgisine getirip tartışılması gerektiğini vurgulamak zorundayım.
Ne demek istediğimi açmak içinde küçük bir örnek vererek 5 Yılı aşkındır İSTİKRARLI bir şekilde görev yapan hükümetimiz Sn. Başkanın ''%80 kayıt dışı ekonomi var'' tespitinin yarısını kayıt altına alsaydı 2023 yılı fiili gerçekleşmesi olan 27.104 Milyar TL vergi gelirine ilaveten kamu maliyesinin sadece 2023 yılında 10.84 Milyar TL ilave ek geliri olurdu.
Bu rakamında 2024 yılı için öngörülen bütçe açığından FAZLA OLDUĞUNU belirtirim.
Bu rakamla neler yapılabilirdi? Ekonomi ne kadar büyürdü? Toplumun ihtiyacı olan hangi yatırımlara kaynak aktarılma imkanı doğardı kamuoyunun değerlendirme ve takdirine bırakıyorum.
Tablomuzda analiz ettiğimiz KURUMLAR VERGİSİ işletmelerin cari yılda (Mayıs ve Eylül aylarında) geçmiş yılın cirolarına göre ödedikleri DOLAYSIZ VERGİDİR tanımlamasını yapabiliriz.
Fiyat İstikrar Fonu (FİF) akaryakıt pompa fiyatları ve bir kısım ithal emtialar üzerinde alınan DOLAYLI VERGİDİR. Kimilerine göre bu vergi değil fondur dense bile uluslararası literatürde vergi olarak tanımlanmaktadır. Çünkü kaynakta kesilen gelir vergisinden sonra ücretlinin harcanabilir gelirinden alınan bir rakamdır.
Bu vergi ADALETSİZ BİR VERGİDİR. Çünkü örneğin son model özel aracıyla gezmek için arabasına yakıt koyan zenginlerle ülkede toplum taşımacılığın olmaması nedeniyle 20-30 bin TL değerindeki özel aracıyla işe gitmek için aracına yakıt koymak zorunda olan ASGARİ ÜCRETLİ de aynı vergiyi yani FİF'İ ÖDER.
Peki bu FİF gelirleri nerede kullanılır? FİF gelirleri kamu maliyesi tarafından ağırlıklı olarak tarım ve hayvancılıkta üretimi teşvik etmek, maliyetlerin düşük tutulabilmesi için sübvanse etmek için kullanılmaktadır.
Yani ASGARİ ÜCRET alanlarda dahil ülkedeki tüm ücretli kesim kaynağında yasal mevzuat çerçevesinde kesilen GELİR VERGİSİ (Dolaysız Vergi) sonrasında eline geçen parayla akaryakıt başta olmak üzere ilaveten tükettiği birçok mal ve hizmete FİF+KDV ödeyerek 2. bir vergilendirmeye tabii olmaktadır. Bu vergileri de Kurumlar vergisinde olduğu gibi 1 yıl sonra değil gelir vergisi direk kaynakta, FİF ve KDV'yi de tasarruf yapabileceği düzeyde bir geliri yoksa an geç o ay içerisinde almış olduğu mal/hizmetin içindeki FİF+KDV olarak ödemektedir.
Kurumlar Vergisi ise yukarıda da belirttiğimiz gibi 1 yıl sonra ödenmektedir. Her ne kadar ithalatta peşin ödenen STOPAJ olmakla birlikte ithalatçı ve sonrasındaki satışlarda bu maliyet ürünün fiyatına eklenmektedir. Yani nihayetinde bunu ödeyen tüketiciler ücretlilerdir. Ancak buradan kazanç sağlayan ithalatçılar ki kar marjlarını stopaj miktarını ilave ettikten sonra buldukları maliyet üzerinden belirlerken, KURUMLAR VERGİSİNİ 1 yıl sonra ödemektedirler. %70-80'ler seviyesinde olan yıllık enflasyonu dikkate aldığımız yorumu kamuoyuna bırakıyorum.
Not: KKTC'de kamu maliyesinin tahsil ettiği Kurumlar Vergisinin %50-55 gibi büyük bir kısmını banka ve finans kurumları öderken geriye kalan kısmında çok büyük bir oranını CASINOSU olan oteller üzerinden makine/masa başı üzerinden ödenen vergiler olduğunu belirtirim. Geriye ne kaldı? Onu da kimler öder diye soranlara adres olarak her yıl yayınlanan vergi listelerini incelemelerini tavsiye ederim!
Sonsöz: Bir sonraki yazımız da Kurumlar Vergisi ve Fiyat İstikrar Fonu'na (FİF) daha kapsamlı değinip bugün 1.'si olan Kayıt Dışı Ekonomi ve kamu maliyesi gelirlerinin analizi yazı dizimize devam edeceğiz...