“Bir çok hata veya ihmal”, hükümettekilerin istifa sebepleri olmalı aslında...
Ama onlar için bu hata ve ihmaller, “milliyetçi” olma sebebi olarak yaşama geçiriliyor...
-*-*-
Ne mi demek istiyorum?
Bakın, Jet skandalı, açık bir istifa sebebiydi; “ülkeye turist getirdik” demeye bile kalktılar...
-*-*-
Bir bakanımız var, sahte diploma veren üniversitenin mütevellisindeydi.
“Değilim” dedi oysa “olduğundan eminiz, elimizde belgeler, bilgiler net”...
YÖK ve YÖDAK, bu üniversitenin peşindeydi, adam bakan oldu, bakan olduktan sonra güya mütevelli heyetinden ayrılırmış gibi yaptı ve mesele kapandı.
Bu açık bir istifa sebebiydi; bakan aşırı Türk milliyetçisi...
-*-*-
Adapas skandalı değil sadece istifayı, başbakan ve bakanların utançtan sokağa çıkmamasını dahi gerektiren bir skandaldı.
Toplumun sağlığı tehlikeye atılıyordu.
Meselenin içinde Türkiye’deki en üst makamların danışmanları bile vardı.
Hepsi Türk milliyetçisi...
-*-*-
Asya bebeğe devlet kasasından on bin TL yardım verip, “ben verdim” endamıyla ortaya çıkmak istifa sebebiydi...
-*-*-
Başbakan’ın, UBP’li kadınlarla ilgili “şaka” mı, “espri” mi, “dil sürçmesi” mi bilemem ama yapılan bir benzetme de istifa veya en basitiyle özür sebebi olmalıydı.
-*-*-
TC’deki sel ve yangın mağdurlarına 17 milyon TL’lik yardım yalanı, utanılması gereken bir skandaldı, hepsi yine milliyetçi...
-*-*-
Yeni hapishaneyle ilgili yasaları geçiremediler; hapishane şu anda patlamaya ve patlatmaya hazır bomba oldu; “bre lütfen biri sorumluluk üstlensin, istifa etsin” yok...
Hükümet, Meclis’i toplayıp, gerekli yasaları geçirmek zorundaydı.
Geçirmediler...
Hepsi maşallah Türk milliyetçisi...
-*-*-
Girne Hastanesi ve Güzelyurt Hastanesi yarım kaldı ve daha yıllarca bitmeyecek...
Sorumlu kim?
Utanmasalar, “Rum – Yunan ikilisi hastanelerin bitirilememesinin en büyük engeli” diye basın bildirisi yayınlayacaklar.
-*-*-
Bir müşavir var, herkesle aklı sıra dalga geçiyor...
“Buyur gel çalış” demişler, “ben bu küçük odada çalışamam” demiş önce, gitmemiş.
Maaş almaya devam.
Daha sonra “kendi partisi” iktidar olmuş, “gel çalış” demişler; “müsteşar yapmadınız gelmem” demiş.
Yine maaş almaya devam.
Türk milliyetçisi mi?
Nereden bildiniz?
Hem de sapına kadar!
“Hain”lere de haddini bildirenlerden maşallah!
-*-*-
Ülkedeki yollar, Ercan Havaalanı gibi önemli ve gerekli inşaatlar hep yarım...
Ercan bitti bitiyor sanırım da yollar hala beklemede?
Müteahhitler vira vira iflas ediyor...
Ve sürekli “bitirdik, bitiriyoruz” diye açıkça doğruları söylemeyen siyasiler de Türk milliyetçisi!
-*-*-
BM’de pissi kedicik olup, “toplum lideri” sıfatıyla rezil olanlar, Sarayönü’nde “Cihana bedel” egemen eşit devlet çığlıkları atıyorlar...
Hayatlarında tek bir defa “dürüst siyaset” prensibine yaklaşamamış dahi bu kişiler de ne ilginçtir, aşırısından Türk milliyetçisi...
-*-*-
Mevcut hükümetin, kabinedeki temsiliyet oranına göre istihdam edilen 400 geçici işçinin 135’i hayatında hiç işe gitmemiş...
Tahmin edin?
Hepsi Türk milliyetçisi...
-*-*-
“Maraş dedemindir” diyenlerin yüzde yüzü Türk milliyetçisi...
-*-*-
Cumhurbaşkanı sıfatıyla kaymakam seviyesinin altında Türkiye gezileri yapan da Türk milliyetçisi... Bu geziler de sanırsınız Malazgirt Zaferi!
-*-*-
Hükümetin ortakları arasında arazi kavgası var... Neden bu kavgayı yapıyorlar? Tabii ki ya peşkeş, ya rant ya da benzeri...
Peki bu kavga eden kardeşler?
Türk milliyetçisi!
-*-*-
Avrupa gazetesi Türkiye’ye girmesi yasak olduğu iddia edilenlerin bir listesini yayınladı...
Listede adım da yazıyor...
-*-*-
Listeye bir baktım; aralarında hayatları boyunca haksız kazanç, hırsızlık, rant, ganimet, ahlaksızlık olmamış; bulunmamış şehit çocukları var...
Ve ne ilginçtir, bir tek Türk milliyetçisi yok!
-*-*-
Tahsin Ertuğruloğlu dedi ki, “... Türkiye’ye girememe gibi bir endişesi olanlar Lefkoşa’daki TC Büyükelçiliği’ne sorsun”...
-*-*-
Ekselansları TC Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri’ye soruyorum:
“... Sayın Büyükelçi, Türkiye’de eğitim aldım, bu ülkeyi çok seviyorum, özellikle Kürt halkının mücadelesi beni hep duygulandırıyor ve her yıl en az üç kez tatile gitmeyi planlıyorum. Eğer ülkenize giriş yasağım varsa, bu yasağın kaldırılması için ne yapmam gerekiyor? Belgede sahtecilikle başlayıp, Kalkınma Bankası’ndan da 2 milyon Sterlin geri dönüşsüz kredi alsam ve Lefke’deki kiralık evimin kapısına iki adet TC Bayrağı assam, olur mu?”
Saygılarımla...
-*-*-
Not: Bu arada bu ülkeyi 1958’den beri “resmi ya da gayrı resmi” hep sizin ülkeden gelenler yönetti... Geldiğimiz veya getirildiğimiz ya da getirdiğiniz durum açıkça budur. Arz ederim...
Onlar için üzülüyorum!
KKTC’nin haşin ve de gaddar Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, dünyada hiçbir ülkenin, kendi yasa ve kriterleri çerçevesinde ülkeye “giriş yasağı konulan kişiler” listesini yayımlaması veya duyurması uygulaması bulunmadığını belirtti...
-*-*-
Tahsin Ertuğruloğlu, bazı kişilerin Türkiye’ye girememesi veya girdikten sonra zorla alıkonulup sınırdışı edilmesi olayını “... teknik bilgisizlikten ya da manipülatif, maksatlı suçlayıcı niyetlerle” yorumladığını ileri sürdü...
-*-*-
Neymiş?
Maksatlı ve suçlayıcı...
Ayrıca teknik bilgisizlik...
Ve manipülasyon...
“Saptırma, aldatma” yani...
-*-*-
Üç arkadaşımız ikisi Ali biri Ahmet; “çok önemli kişiler”...
Biri sendika başkanı.
Öteki Cumhurbaşkanı eski iletişim koordinatörü...
Ve bir diğeri doktor, yazar, araştırmacı...
Ve üçü de KKTC vatandaşı...
-*-*-
Hırsız değiller...
Terörist değiller...
Cinayetleri yok...
Sadece mesela çok açık bir şekilde biliniyor ki her üçü de Tahsin Ertuğruloğlu gibi düşünmüyorlar...
-*-*-
Ve bu üç kişi egemen eşit, bağımsız bir devletin vatandaşları değil mi?
-*-*-
Ülkenin çok iyi bilinen üç ismi Türkiye’ye girememişse; bu konuda, o ülkenin “Dışişleri Bakanı” olarak bilgi talep etmemek de “maksatlı, manipülatif ve teknik bilgisizlikten” kaynaklanıyor olmasın sakın!
Yoksa “biat ve itaata bağlı aşırı eziklik” mi?
-*-*-
Bunlar sadece bedenlerini değil, ruhlarını, insanlıklarını da teslim etmişler...
Yazıklar olsun...
Hepimizi vursalar, “Sayın Erdoğan’ı sevmiyorlardı, ölmeleri normaldir” diyecekler...
(Kendileri çok seviyormuş gibi ki bu da ayrı bir mesele...)
-*-*-
Oysa Kıbrıslı hoşgörülüydü...
UBP’li de olsa, YKP’li de olsa, HP’li, CTP’li, DP’li de olsa, arkadaştı, meyhanede buluşur selamlaşır, şakalaşırdı...
-*-*-
Yani en başta Ersin Tatar ve Tahsin Ertuğruloğlu olmak üzere; bazılarının geldiği, getirildiği nokta, onlar için üzülmemizi gerektiren bir noktadır; farkında mısınız?
Fotoğraftaki kişi, Cilo Cybin adlı şirketin CEO’su Gabriel Theron... Şirkete ait cannabis bitkilerini inceliyor... Şirket, Güney Afrika’nın ilk ve tek cannabis üreticisi... Devletin verdiği lisans ve yetki ile üretiyor, hazırlıyor, paketliyor ve piyasaya sürmeye hazırlanıyor... Aralık’ta Güney Afrika’da raflardaki yerini alacak... Ve şirket, borsaya da girmiş durumda... Ve ayrıca şirket, tüm Dünya’ya yasal bir şekilde ürettikleri cannabisi, “esrar” ya da “marijuana” adıyla satmanın da hazırlıklarını yapıyor... Fotoğraf: EPA/KIM LUDBROOK