KKTC’deki çöküşün  sebebi Rum – Yunan ikilisi!

Serhat İncirli

Kıb – Tek’e doğrudan akaryakıt alımı, Kıbrıs Türk toplumu tarihinin en büyük hırsızlık ve kötülük olayıdır...

-*-*-

Kıbrıs Türk Toplumu, 1571’den beri bu kadar büyük bir kazık yememiştir!
Bu kadar zehirlenme riskiyle karşı karşıya kalmamıştır!

-*-*-

Birincisi, Kıb – Tek’e getirilen yakıtın nereden alındığı, ne olduğu, ne içerdiği, insan sağlığını nasıl etkileyeceği kesinlikle belli değildir...
İkincisi, bu işten, ikisi kadın, bazı kişiler ciddi para kazanmaktadır...
Açık rüşvet!

-*-*-

Kadınların kim ya da kimler olduğu, özel yaşantıları, işleri ya da ilişkileri kimseyi ilgilendirmez!

-*-*-

Bu konu, tam bir rezalettir ve bu olay ya da bu alım; tam bir devlet skandalıdır...
“İdama şiddetle karşı olabilirim” ama konunun ciddiyetini ve vahametini anlatabilmek adına, şunu rahatlıkla söyleyebilirim; “Kıb –Tek’e doğrudan akaryakıt alımıyla alakalı sorumluların, yargılanmaksızın idamları dahi konuşulabilmelidir!”

-*-*-

O derece büyük bir vurgun ve o derece büyük bir toplum sağlığı riski!

-*-*-

Kimsenin umurunda bile değil!
Hiç bir şey yokmuş gibi hayat devam ediyor!
Bunu yazan, sonuçta pis bir hain!
Rumcu!

-*-*-

Haaaa; bu tür vurgunlar ilk değil ki!
Mesela Lefkoşa Çevre Yolu...
Müteahhit şirket Türkiye’den gelmişti... 
Parasını son kuruşuna kadar aldı...
İhalede belirtilen miktarda para harcadı, kendi payına düşeni cebe attı; TL’nin döviz karşısındaki değer kaybı nedeniyle iş bitirilemedi, yol yarım kaldı, şirket, “battım” dedi tüydü!

-*-*-

Hiç çekinmeden, Tayyip Erdoğan’a bu bitmemiş yolun açılışını yaptırdılar!

-*-*-

Güzelyurt’ta atıl kalan hastane de aynı...
İlgili şirket ya da şirketler; paralarını aldılar, ceplerine atacakları miktarı attılar, binayı tamamlamadılar...
Neden?
Çünkü TL’nin özellikle Amerikan Doları karşısındaki değer kaybı nedeniyle inşaat bitirilemedi...
Firma “battım” dedi!
Bina bize kazık olarak dikili bir şekilde kaldı!
Şu anda atıl ve tamiri de imkansız!

-*-*-

Lefkoşa’daki alkol ve uyuşturucu ile mücadele merkezi de aynı...
2020’de bitecekti...
TL’nin kurbanı oldu...
Firma parasını aldı...
İnşaatı, o para yettiği oranda bitirdi ve karkası, kazık gibi önümüze koydu, gitti!
“İflas ettim” de dedi!

-*-*-

Değirmenlik Dağyolu da öyle...
Lefke – Güzelyurt Yolu öyleydi...
Lapta – Girne Yolu da aynen...
En acısı, Rauf Raif Denktaş’ın anıt mezarıdır...
Orası bile bitirilemiyor...

-*-*-

Örnekler bu yazdıklarımla sınırlı değildir...
Bütün bunlar, kötü yönetimdir...
İflastır...
Halkın parasının çar çur edilmesi, kaptrılması ve karşılığında da bazı kişilerin komisyon ya da rüşvet alıyor olmasıdır.
Çökmüşlüktür...
Kokuşmuşluktur...
KKTC’nin ta kendisidir...

-*-*-

Ama lütfen dikkat edin; tekrar ediyorum; kimsenin umurunda bile değildir!

-*-*-

Yarım akıllı bir sürü insan, hepimizin aklıyla dalga geçmekte ve çekinmeseler, tüm bu ahlaksızlıkların ve başarısızlıkların sorumluluğunu, “Rum – Yunan İkilisi’ne” yükleyecekler!
Haaa bir de federal çözüm yanlıları!
Yoksa, iki devletli çözüm isteseydik, kimse çalmayacaktı, kimse rüşvetten delirmeyecekti, kimse bu kadar ölümcül kazanın yaşandığı yolları kapkaranlık bırakmayacaktı!

-*-*-

Ah bu Rumlar!
Ah bu federasyoncular!
Tüm suç onlarda!
Oysa onlar olmasaydı, bizimkiler ne makam şaklabanı, ne yalaka, ne rüşvetçi, ne de hırsız olacaktı!


Batı Nil Virüsü ve konser!

Amacım, ya da hedefim, her hangi bir daireyi, bakanlığı, kurumu ya da kişiyi eleştirmek değil...
Ancak, bu iki haberi görünce güldüğümü, gülümsediğimi, eşit ve egemen golyandro sapının nasıl bir şey olduğunu yeniden anladığımı belirtmek isterim...

-*-*-

Efendim, biliyorsunuz Güney Kıbrıs’ta geçtiğimiz günlerde Batı Nil Virüsü taşıyan bir vaka tespit edildi… 
“Kathimerini.com.cy” haber sitesinde yer alan haberde, vakanın, kan bağışı amacıyla verilen kan örneklerinin kontrol edilmesi sürecinde yapılan teşhis sonucunda tespit edildiği haber verildi. 

-*-*-

Habere göre Rum Sağlık Hizmetleri Müdürü Dr. Elizabeth Konstantinidu, ANT1’deki “Mera Mesimeri” programında yaptığı açıklamada, bundan sonra yapılacak eylemlerin hasta kişinin son iki haftadır ziyaret ettiği ve kaldığı bölgelerde ilaçlama yapılması ve sivrisineklerle mücadele kampanyası başlatılması olduğunu ifade etti. 

-*-*-

Önlemlerini nerede alacaklarını bilmek için hastanın seyrinin takibini yaptıklarını da dile getiren Konstantinidu, Sağlık Bakanlığı'nın her yıl Güney Kıbrıs genelinde sivrisineklerle mücadeleyi kapsayan sıtma karşıtı bir program izlediğini belirtti. 

-*-*-

KKTC’de mi?
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi, 3- 9 Eylül Halk Sağlığı Haftası nedeniyle 7 Eylül Perşembe 19.30 da Lefkeliler Hanı’nda konser düzenledi...
Konser, bu yazıyı yazdığım andan bir kaç saat sonraydı... 
Eminim, Ersin Tatar ve Sağlık Bakanı’mız da katılacaktı...
Zorlu Töre’siz düğün pardon, konser de olmaz diye düşünüyorum!

-*-*-

Neyse, fazla şey etmeyin!
Tedbire gerek yok, konsere devam!

-*-*-

Elbette konser de düzenlenecek ve düzenlenmelidir!
Zaten, farz edin ki sivrisinekler o hastalığı bize de taşıdı!
Sorun mu ki!
Anavatanın yardımlarıyla; okuruz, üfleriz, dua ederiz, bayrakları daha yükseğe çekeriz, sıkıntı olmaz!
Türk, sinekten mi korkacak?

Eğer imzalıyorum diyorsan, imzaliyorumkibris@gmail.com adresine ismini, soy ismini ve (eğer tercih ediyorsan) unvanını e-mail olarak göndermeni rica ederiz...