Haber: Rum Başkanlık Sözcüsü Pelekanos, Anastasiadis’in mektubundaki Güven Yaratıcı Önlemlerin Tatar tarafından reddini üzüntüyle karşıladıklarını söyledi. Sözcü, Tatar’ın Kıbrıs Türk toplumunun çıkarları yerine Türkiye’nin çıkarlarını gözettiğini ifade etti…
Yorum: Pelekanos yüzde yüz haklı…
-*-*-
Haber: Ayşegül Baybars ve Jale Refik Rogers istifa etmedi. Kudret Özersay’ın istifası Pazartesi Meclis Genel Kurulu’nda görüşülecek. İstifa etmeyenlerle istifada ısrar eden uzlaşamazsa ve mesele parti içindeki tartışmanın kavgaya, akabinde ihraca kadar uzaması anlamına gelecek.
Yorum: HP kapanır.
-*-*-
Haber: Ersin Tatar tam 65 gündür Türkiye’ye gitmiyor.
Yorum: O da yasaklı. Ya da usandırdı!
-*-*-
Haber: Fikri Ataoğlu, “Fuat Oktay talimat verdi, Ercan Havaalanı Türkiye’nin iç hat havaalanı olacak” dedi. Sosyal medya kaynadı. Bir çok kişi, eşit egemen devlet iddiası ile alay etti. Ataoğlu, söylediklerini düzeltmek veya yalanlamak amacıyla bir açıklama yaptı. O açıklama fazla anlaşılmadı.
Yorum: Hiç konuşmazsak bu tür hatalar yapmayız. Bence hükümet üyeleri susarsa daha iyi olur. Ya da iyi derecede Türkçe bilen biri bulunsun ve o kişi sözcü olsun. Tek o konuşsun.
-*-*-
Haber: Ercan Havaalanı’nın Türkiye’nin bir iç hat havaalanı olarak kabul edilmesi durumunda; Türkiye tarafından terörist olabilecekleri gerekçesiyle ülkeye sokulmayan ve sınır dışı edilen KKTC vatandaşları sorunu çözülmüş olacak.
Yorum: Keşke tek sorunumuz bu olsa… Başbakanı tokat masgarası edip görevden alanlar, havaalanının tuvalet olduğu hakkında yasa bile çıkarır… Neyse; tatile gidecektim de; çekinmeden – hatta korkmadan gitmek maksadıyla iç hat uygulaması çıkarımadır.
-*-*-
Haber: Ülkede son beş ayda 5 kişi iş kazalarında öldü. Son olarak 69 yaşındaki bir kadın, üstelik Pazar günü çalıştığı narenciye fabrikasındaki kazada yaşamını yitirmişti. Akabinde geçtiğimiz gün 2 çocuk babası 37 yaşındaki bir kişi iş kazasında öldü. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ise Kıbrıs sorunuyla alakalı açıklama yaptı.
Yorum: Siz adamı önce dış işleri bakanı yapar sonra 5 günde görev yerini değiştirirseniz, olacağı budur. Alışmamış dötte don durmaz. N’apsıııın?
-*-*-
Haber: İtibar maksadıyla 3 adet polis koruma talep eden Zorlu Töre, makam aracına polis araçlarındaki ya da mabulanslardaki gibi noni noni lambası taktırdı.
Yorum: Bunlar olmazsa olmaz tabii ki. Bu arada yorum değil ama bir de dedikodu yapalım. İlgili kişi, soyadını da “Tören” olarak değiştirmiş.
-*-*-
Haber: Memleket iflasta. Elektriğe, akaryakıta, tüp gaza, temel gıdaya zamlar durmuyor. Göç hızlandı. Yollar berbat, denetim yok. İki genç öğrenci kardeşimiz kazada öldü. Bu arada Cumhurbaşkanı Tatar, Rum Yönetimi’ni terör örgütlerine yardım ve yataklık yapmakla suçladı.
Yorum: Sadece bun yapmadı. Bir sera gezdi, domates topladı. Bir market açtı. Daha ne yapsın? Balıklara para mı atsın?
-*-*-
Haber: Akaryakıtta ihaleye çıkmak yerine Türkiye’deki TPİK adlı bayağı tipik bir Türk devlet şirketinden akaryakıt alımına gidiliyor. Daha önce TPİK denen bu kurum, Lübnan’ın atık yakıtını bize sokmuştu pardon satmıştı. Kıb – Tek’in Teknecik’teki yakıt depoları “lera” olmuş kirlenmişti. İnsanlara daha çok kirli duman pompalanmıştı.
Yorum: Yiyin efendiler yiyin. Tıksırıncaya patlayıncaya kadar yiyin. Rahmetlik Cem Karaca da derdi, “Çok açsınız efendiler galiba!”
Eşit egemen devlette
alelade bir gündü
Gazimağusa’da 17, 20 ve 21 yaşında üç kadın…
İkisi gözcülük etmiş, biri ise marketin kilidini kırıp, içeri girmiş ve kasadaki 3 bin 200 TL’yi almış…
-*-*-
Marketi açmaya giden işletme sahibi, önce hırsızlığı fark etmemiş sonra bakmış kasada para yok…
Güvenlik kamerasını izlemiş…
Zanlıları görüp, polise bildirmiş…
-*-*-
Ve üç genç kadın yakalanmış…
Mahkemeye çıkarılmış…
-*-*-
Polise bildirmemek mi lazımdı?
Elbette olmaz!
Polis, mahkemeye çıkarmamalı mıydı?
O da olmaz!
Ama kesinlikle bu ve benzeri suçlar artacak…
-*-*-
Gazete yöneticisi büyüklerimden veya küçüklerimden ricamdır, ne olur fotoğraf çekmeyin!
İsimlerini yazmayın…
Ne olur!
-*-*-
En azından “gazetecilik” olarak; bu zor ve sıkıntılı süreçte, bu ve benzeri olaylara daha çok zorlanacak gençlerimizi, insanlarımızı bir de biz rezil etmeyelim!
-*-*-
İnanın, “ıslahlarına katkımız oluyor” diye düşünsem; böyle bir ricada bulunmazdım…
-*-*-
Bu gibi durumlarda, “devlet” kendini hissettirmek zorundadır…
Ve devlet, 17 yaşındaki bir genci ya da aslında “çocuğu” cezalandıran değil; koruyan ve bu suça itmeyen olmayı başarmalıdır.
-*-*-
Eşitmiş, egemenmiş değil…
Efendim başka ülkelerde de oluyor gibi mazeretlere sığınmak hiç değil…
-*-*-
“Gazeteci cumhurbaşkanına şöyle dediydi, bunu söylediydi, hapse atalım” diye faşizmle uğraşacağınıza; bu gibi konularda yasaları yumuşatın, gençleri “hırsız” olmaya zorlamayın; bu hataya düşenlere de “toplumsal hizmet” gibi cezalar verilebilmesini sağlayın…
Haaa bir de eklemek lazım; sahi siz hala çocuk suçlularla ötekileri aynı hapishaneye mi sokuyorsunuz?
Neymiş?
Eşit ve egemen devletmiş!
Hade be o yanı!
Maskesi var mı? Var! Paletleri de var… Mayo da giyiyor… Ve deniz de önünde… Ayrıca, tüpü de var değil mi? Var tabii ki… Demek ki bu kişi bir dalgıç… Aynen öyle! KKTC’nin devlet olduğu kadar… Ya da şöyle söyleyelim; bizim biatist ve itaatist yalakaların “eşit egemen” dedikleri KKTC ne kadar “eşit ve egemen bir devletse”, fotoğraftaki bu kardeş de o kadar “dalgıç”tır… bilmem anlatabildim mi?