KKTC’nin yeni dış politikası mı demiştiniz? 

Serhat İncirli

Yerlerde serili bir dış politika!
Hep yalan!
Hep uydurma!
Hep propaganda!

-*-*-

İngiltere’de süpermarket gezintisini dahi sosyal medyadan paylaşan bir Cumhurbaşkanı!
Üç İngiliz “Lord” ile görüşmüş!
İsimleri yok.
Dostlarımızmış!

-*-*-

“Dostlarımız” demişken aklıma geldi; “Sahte dostlarımız” yine bir araya geliyor…
Sözcü gazetesinde Emin Çölaşan’ı kızdırdılar!
Diyor ki Çölaşan son yazısında, “KKTC arada kaynadı gitti…”
Neden böyle diyor?
Çünkü Özbekistan’ın Semerkant şehrinde, Türkiye, Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Türkmenistan var…
Peki KKTC?
Fuat Oktay, “gözlemci yapacağız” diyor da bunun zerre faydası olmadığını, tamamen saçmalık, göstermelik ve yalan olduğunu bilmiyor mu?
Biliyor!
Çölaşan, “hele o Azerbaycan…” diyor ya, gülmekten kırılıyorum!
Gerçekten, “hele o Azerbaycan…”

-*-*-

Çölaşan, sadece “Türk” dostlarımıza ya da kardeşlerimize değil, bir de “Müslüman” dostlara dokunduruyor!
Tümünün “Kıbrıs Cumhuriyeti’nde büyükelçilikleri var…
Ve çoğunun KKTC’yi kesin tanıyacağı, hatta ha tanıdı ha tanıyacak noktada oldukları 1983’ten beri her seferinde uyduruluyor!
Fuat Oktay geçen günkü ziyaretinde yine aynı masalı anlattı!
“KKTC’nin tanınmasının zamanı geldi” dedi…
Hikaye!

-*-*-

Aslında, Çölaşan’ın yazdıkları, gerçeğin ta kendisidir…
Ama Çölaşan’ın yazmadığı, yazamadığı veya yanlış yazdığı en önemli konu nedir biliyor musunuz; “Türkiye’nin KKTC’yi tanıyan tek devlet olduğu”… 
KKTC’yi, Türkiye de tanımıyor… 
Tıpkı öteki “Türk”ler ya da “Türkik”ler veya ne bileyim “Türki”ler gibi!

-*-*-

Haaa egemen eşit bağımsız KKTC devleti mi?
Koskocaman bir yalan!
Londra’da gördük “fanellalı” kabulü…
Bunu yazdım diye kızanlar, “her şeyi eleştiriyorsun” diyenler oldu…
Oysa, Tatar Londra’da fanellalı birini kabul edip görüşürken, Kemal Kılıçdaroğlu’nun da Londra’da fanellalı biriyle yaptığı görüşmenin fotoğrafları, Ak Parti yanlısı medyada eleştiriliyordu!
Takvim gazetesinin 11 Kasım 2022 tarihli sayısının ön sayfasında, “İşte masa farkı” deniliyor ve Kılıçdaroğlu ile görüşen kişinin “fanellalı” olması, “sıradan bir kazakla Kılıçdaroğlu’nun karşısına oturan kişi” diye anlatılıyor…
Bilmem ben de anlatabildim mi?

-*-*-

Dış siyasetimiz yoktur…
Sadece çözümsüzlük ve çökmüşlük siyasetimiz vardır… 
Bir örnek daha mı vereyim?
BM Barış Gücü’ne ne oldu?
Kovduk mu?
Yoksa “yuttuk” mu?
Tahsin Ertuğruloğlu “tıssss”…
Ses yok!

-*-*-

Ve Bugün Kıbrıs adlı internet gazetesinde, Tayyip Erdoğan ile Nikos Anastasiadis’in gizli buluşmaları var…
Daha ne diyeyim!
Daha ne yazayım!
Külliyeye karşı olanlar, karşılarında Türkiye’yi bulacaklarmış!
Hade ya hu!
Demek öyle!

-*-*-

Biliyor musunuz?
Çok açıktır, nettir ve belki de “kendileri açısından” doğru olandır ama bilin ki; Türkiye, Doğu Akdeniz’de doğal gazdan, elektrik bağlantısı meselesinden payını aldığı anda, Kıbrıs’ta değil egemen eşit bağımsız KKTC diye bir siyaset gütmek, Rum tarafının her istediği çözüm modeline “yes” diyecektir!
Haaa şu anda şartlar uygun değildir belki ama “o şartlar” uyduğu zaman, Ersin Tatar Londra’da süpermarket alış verişini sürdürebilir!
Bu ülkeden kesin gider!
Kalamaz!
Çünkü selam vereni olmaz!


İlter Kırmızı’nın 
Fuat Oktay’a cevabı

Bizim kimliğe müdahale edenler, şimdi Rum kimliğine de el attı!
Veya bilgisizlik!
Ya da çeviri hatası!
Bilmiyorum!
Ama “Devlet Başkan Yardımcısı” seviyesindeki Fuat Oktay, Grivas katilinin hem rütbesini aşağıya çekti hem de “Yunan” olduğunu söyledi!

-*-*-

Oysa Grivas, ırkçı bir Türk düşmanı ve katili olmanın yanında, ilerici Rumların da katilidir ama Kıbrıslıdır… 
Kısacası, “kafayı hep takarım” bu “Ersin Tatar’vari” bilgisizliklere ama Grivas’ın “Korgeneral” rütbesine kadar yükseldiği her kaynakta yazılıdır ve Kıbrıslının ağır utancı olan bu adam Lefkoşa doğumludur…

-*-*-

Efendim, bu barbar faşistin adına müze yapılmalı mı?
Kesinlikle hayır!
AKEL de ilerici Rumlar da buna karşıdır!
Ancak Fuat Oktay’ın hedefi, Grivas’ı karalamak değil, aslında tüm Rum toplumunu karalamaktır… 
Hedef, Kıbrıslılar arasında husumet yaratmak veya var olanı artırmaktır…

-*-*-

“Bir sır adam – İlter Kırmızı” adlı kitabı aldım. 
Okumaya başladım…
Güven Uludağ, Koral Özkoraltay ve Osman Kırmızı’ya ve “her TMT’cinin yapması gerektiğini” en ileri seviyede yapıp onlara her bildiğini anlatan İlter Kırmızı’ya teşekkürler…
Yazılış, anlatım ve basit cümleler kullanılması açılarından muhteşem bir kitap…

-*-*-

Bu kitabın daha en başlarındayım…
Ama ne diyor hayatını toplumuna – ailesine adamış İlter Kırmızı?
Diyor ki, “… bugün gelinen sonuç, o günlerde çekilen acıların karşılığı olamazdı…”

-*-*-

Her konuşmasında bize ayar çeken sevgili Fuat Oktay beyefendiye sormak istiyorum; İlter beyin söylediğini “Anlamissi anlamissi yoksa anlamamissi?”

 

Apostolos G. Tzitzikostas… Yunanistan’da Orta Makedonya bölgesinin valisi ve 2020'den beri Avrupa Bölgeler Komitesi Birinci Başkan Yardımcısı… Geçen gün İzmir’e feribotla gitti, Türkiye’ye sokulmadı… “Kısıtlı” listesinde görülüyormuş… O da durdu, Başbakan Mitsotakis’i aradı… Mitsotakis, altı saat sürdüğü iddia edilen bir kriz çıkardı… Bu arada Türkiye yetkilileri, “İsim benzerliği” dedi ve Yunan siyasetçinin girişinin “kısıtlı” olmadığı açıklandı… KKTC’den gidip Türkiye’ye sokulmayanlar bizim Cumhurbaşkanı ya da Başbakanı arayıp yardım isteseler ne mi olur? Hiiiiç… Bizimkiler eşit egemen ya, o yüzden…