Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, KKTC’nin, Kıbrıs Türkünün kendi geleceğini belirleme hakkının en önemli sembolü olduğunu söyledi.
Devletin kurulabilmiş ve yaşatılabilmiş olmasının bile başlı başına büyük bir başarı olduğunu vurgulayan Özersay, hangi şartlar içerisinde bugün buralara vardığımızı unutmamamız gerektiğini kaydetti.
Özersay, ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde duran bir yapı oluşturulamamasını ve toplumsal yararı bireysel menfaatlerin önüne koyan bir anlayışın yerleştrilememesini önemli eksiklikler olarak sıraladı.
Özersay, Denktaş’ın Cumhuriyet’in ilanının ardından Meclis önünde yaptığı konuşmayı orada canlı olarak dinlediğini, ve büyük bir heyecanla alkışladığını aktardı.
Özersay, KKTC’nin kuruluşunun 36’ıncı yıldönümünde Türk Ajansı Kıbrıs’ın (TAK) sorularını yanıtladı.
“O GÜN ARKADAŞLARIMLA CUMHURİYET MECLİSİ’NİN ÖNÜNDEYDİK”
15 Kasım 1983’te Cumhuriyet ilan edildiği gün öğretmenleri ve okul arkadaşlarıyla birlikte Cumhuriyet Meclisi’nin önünde olduğunu söyleyen Özersay o güne ilişkin hatıralarını şu sözlerle aktardı:
“Rahmetlik Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’ın KKTC’yi ilan ederken yaptığı konuşmayı bizzat orada canlı olarak Meclis önünde dinledim, 10 yaşındaydım ve yüreğim yerinden fırlayacakmış gibiydi, heyecanla alkışlıyor, sonradan ne kadar tarihi bir olaya tanıklık ettiğimizi o gün orada bilmeksizin sadece memleketimiz için çok önemli bir şey olduğunu yürekten hissediyorduk.”
“KKTC, KIBRIS TÜRK HALKININ GELECEĞİNİN GÜVENCESİDİR”
KKTC’nin Kıbrıs Türkünün kendi geleceğini belirleme hakkının en önemli sembolü ve bir ferdi olmaktan gurur duyduğu Kıbrıs Türk Halkının geleceğinin güvencesi olduğunu vurgulayan Özersay, “Devlet”in varlığının önemine dikkat çekti.
“KAMU MENFAATİNİ HER ŞEYİN ÖNÜNE KOYMAK BENİM İÇİN ESASTIR”
Özersay, KKTC’nin kendi için ne ifade ettiğini şu sözlerle özetledi:
“Ben devlet bursu ile okudum, bu anlamda devlet benim için büyük önem taşır. Devleti korumak, devletin bana ve savaştan nasibini almış olan aileme sahip çıkmasına karşı vefa borcumu hep akılda tutarak kamu menfaatini her şeyin önüne koymak benim için esastır. KKTC, kendi kendimizi yönetme hakkımızın en doğal sonucudur. Kimliğimizin en önemli karakteristik özelliği başkaları tarafından yönetilmeyi istemiyor oluşumuzdur, bu bağlamda kendi kendimizi yöneteceğimiz yer de KKTC devletinin kurumlarıdır. Kıbrıs’ta iki taraf arasında bir anlaşma olacaksa da olamayacaksa da devlet olgusu, toplumsal varoluşumuzun olmazsa olmazıdır. KKTC bir gecede ortaya çıkmış bir şey değil, genel anlamda bir devletleşme sürecinin son halkasıdır. Genel Komite ile başlayan Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi; Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi ve Kıbrıs Türk Federe Devleti ile devam eden kurumsal tecrübeler üzerine inşa edilmiş olan bir binadır.”
“KKTC’NİN İLANI DAHA SAĞLAM VE DAHA KURUMSAL BİR ZEMİNE SAHİP OLMAMIZA YARDIMCI OLDU.”
“Hayatımda ilk kez Anayasa denilen şeyin ne olduğunu, Meclis denilen yapının ne olduğunu, Türk bayrağı yanında bize has bir bayrak sahibi olmanın nasıl bir his olduğunu ve dahasını hep KKTC’nin ilanı ile birlikte gördüm” diyen Özersay, “Kuşkusuz bunların bir bölümü KTFD döneminde de vardı ama bizler çocuk yaşta farkında dahi değildik. KKTC’nin ilanı daha sağlam ve daha kurumsal bir zemine sahip olmamıza yardımcı oldu.” ifadesini kullandı.
“KENDİ AYAKLARI ÜZERİNDE DURAN BİR YAPI OLUŞTURULAMAMASI EN BÜYÜK EKSİKLİK”
Adanın yüzde üçlük bir bölümüne sıkışmış, can ve mal güvenliği olmayan bir ortamdan gelindiği hatırlandığında, devletin kurulabilmiş ve yaşatılabilmiş olmasının bile başlı başına büyük bir başarı olduğunu vurgulayan Özersay, nereden gelindiğimizi, hangi şartlar içerisinde bugün buralara vardığımızı unutmamamız gerektiğini kaydetti.
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Özersay, eksiklikleri de dile getirdi. Bununla birlikte siyasetçilerin yanlış yönetimlerinin faturasının devlete kesilmemesi gerektiğine vurgu yaptı.
“Ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde duran bir yapı oluşturamamış olmamız, toplumsal yararı bireysel menfaatlerin önüne koyan bir anlayışı henüz yerleştirememiş olmamız önemli eksikliklerdir. Kurumsallaşmasını tamamlamış, Halka adil yaklaşımlarla kaliteli temel hizmetleri sunabilen bir kamusal otorite noktasına çok yakın bir yerde değiliz, daha gidecek çok uzun bir yolumuz olduğu kesin. Ancak bunlara bakarak sorumluluğu devlete yüklemeye çalışmak da çok yanlış olur. Ülkemizde kötü yönetimlerin yanlışlarının faturası, iyi yönetemeyen hükümetler ve siyasiler söz konusu olduğunda bunun faturası devlete kesilmeye çalışılır maalesef. Oysa bu çok yanlıştır, bu ülkede gelmiş geçmiş tüm siyasilerin yapamadıklarını ve yanlış yaptıklarını KKTC devletine mal etmeye kalkışmamak gerekir. Çünkü devletin ve devlete olan inancın yıpranması, kimlik mücadelemize zarar verir. Bu konuda herkese sorumluluk düştüğüne inanırım.”
“PLANSIZLIK, LİYAKATI GÖZ ARDI EDEN YAKLAŞIMLAR, KAMU KAYNAKLARININ İSRAFI İSTENİLEN NOKTAYA GELEMEMİŞ OLMAMIZIN BAŞLICA NEDENLERİ”
Arzu edilen yere gelinemediğini söyleyen Özersay, bununla birlikte “hiç yol almadık” demenin de büyük haksızlık olacağını belirtti. “Bir devlet sahibi olmamız bile başlı başına önemli bir kazanımdır” ifadesini kullanan Özersay, “Arzu edilen yere gelinememiş olunmasında sorumluluğu öncelikle kendimizde, seçtiğimiz yöneticilerde aramalıyız. Toplumsal yararı esas alan değil zaman zaman kişisel menfaati, particiliği esas alan yaklaşımlar gördü bu devlet. Plansızlık, liyakatı göz ardı eden yaklaşımlar, kamu kaynaklarının israf edilmesi ve dahası bugün istenilen noktaya gelememiş olmamızın başlıca nedenleridir” dedi.
“ULUSLARARASI TOPLUMUN YAKLAŞIMI HAKKANİYETTEN YOKSUN”
Uluslararası toplumun Kıbrıslı Türklere yönelik , hakkaniyetten yoksun yaklaşımlarının da bugün yaşanan sıkıntıların önemli nedenlerinden olduğunu vurgulyan Kudret Özersay, “Kıbrıs Türkünün en az Kıbrıslı Rumlar kadar bir devlete sahip olma hakkı vardı ve vardır. Hal böyle iken uluslararası toplumun KKTC ilanı karşısında bize dönük olumsuz tutumu ve yaptırım seviyesine varmasa da Rum tarafını tatmin etmeye dönük olarak uygulamış oldukları izolasyon bugün arzu ettiğimiz noktaya gelememiş olmamızda bir diğer etmendir” şeklinde konuştu.
“KKTC’YE HEM İÇERİDE, HEM DE ULUSLARARASI ALANDA SAYGINLIK KAZANDIRACAK ADIMLAR ATMALIYIZ.”
Özersay, bundan sonra yapılması gerekenleri de şu ifadelerle özetledi:
“Bundan sonra KKTC devletine hem içeride, hem de uluslararası alanda saygınlık kazandıracak adımlar atmalıyız. Bu adımları attığımız oranda dünya da bizi daha fazla muhatap alacaktır, bizimle işbirliği yapacaktır. İçeride Halk nezdinde devletin itibarını artırıp herkesin bu devlete sahip çıkmasını sağlamalıyız ki bunun yolu Halka hizmet sunmaktır. Uluslararası alanda ise devletimize itibar kazandırmanın yolu bir yandan mümkün olan her platformda varlık gösterip sesimizi duyurmaktan, diğer yandansa çağdaş değerler temelinde örneğin kara paraya karşı mücadele, insan kaçakçılığına karşı mücadele, terörizme karşı mücadele ve sığınmacılar gibi konularda dünya ile işbirliği yapmaktan geçer. Devletimizin uluslararası alandaki itibarı uluslararası hukuk kurallarına olabildiğince uyum sağlamamızla da doğrudan ilişkilidir. Özellikle insan hakları konularında gerekli hassasiyeti göstermemiz, kurumlarımızın dünyada değer verilen ilkeler temelinde çalışmasını sağlamamız dünya tarafından da muhatap alınmamızı sağlayacaktır.”