KKTC’ye sormuşlar ‘boynun neden eğri?’;  ‘ya nerem doğru be canım’ demiş!

Serhat İncirli

KKTC’nin ve hatta Orta Doğu ve Balkanların en büyük camilerinden birinin açılış töreni az kalsın fiyaskoya dönecekti!

-*-*-

Anlatayım!

-*-*-

Efendim, KKTC’de Lefkoşa Kabristanlığı ile Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) arasında veya yanında kalan toprakların 55 dönümü bir iş insanımıza ait…

-*-*-

Bu iş insanımızla YDÜ’nün sahipleri arasında cami inşaatı başlayıncaya kadar en küçük bir sorun yaşanmadı…
Hatta birlikte iş bile yaptılar!
Birinin parası, ötekinin bankasında tutuldu falan!

-*-*-

Cami inşaatı başlayınca, iki taraf arasında mesaj – haber göndermeler – almalar başladı…
55 dönümün sahibi iş insanı, YDÜ tarafına dedi ki; “… Arazime girdiniz; yarın ölçüm yaparsak ve girdiğiniz saptanırsa, sizden dönüm başına 1 milyon Sterlin isteyeceğim…”

-*-*-

Konu daha ileri götürülmedi…
Arada bir, YDÜ tarafından, “takas edelim, biz size şuradan şu kadar verelim, siz bize buradan bu kadar verin” falan dendi ama sıkıntı çözülmedi…

-*-*-

Şu anda bir bilenin anlattığına göre, caminin oto park alanlarından birinin 9 dönümü, iş insanımıza ait… Yani YDÜ, iş insanımızın 9 dönümünü işgal etmiş durumda…

-*-*-

Konu mahkemeye gitti mi peki?
Evet gitti!
Geçtiğimiz yıl Aralık ayında iş insanımız bütün sınır ölçümlerini tamamladı hatta YDÜ’ye ait bir de su arıtım tesisi ya da makinesinin, kendi arazisinde olduğu ortaya çıktı…

-*-*-

Mahkeme, 10 Ocak 2024’e tarih verdi…
11 Ocak’ta cami açılacak!
Avukatlar hazırdı değildi derken, galiba mahkeme 23 Ocak’a ertelendi!

-*-*-

Ama iş insanının elinde Aralık’ta alınmış ara emri olduğu bile söyleniyor!
Bu ara emrine göre, oto park olarak kullanılan bir bölümün 9 dönümü bu iş insanına ait ve su arıtım sistemi de yine iş insanının arazisinde… 

-*-*-

Aman panik!
Aman kaos!
Koskoca TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı gelecek; önünde rezil olabiliriz!

-*-*-

Derken TC Lefkoşa Büyükelçisi araya girdi, iş insanını aradı, rica etti ve şimdilik sıkıntı çıkmadı!
Cami, o gün adeta imamlaşan KKTC’li en üst düzey zevat ve Türkiye’den çok üst düzey efendilerin de katılımıyla, dualarla açıldı!

-*-*-

Ancak en büyük camimiz gördüğünüz gibi “mülkiyeten” sıkıntılı!
Mahkeme süreci başladı!
Devlette de aynı sıkıntı var ya!
Toprakların işgal altındaki kısmı falan!

-*-*-

Neyse!
Cami tabii ki yıkılmaz ama ortada büyük paraların döneceği bir gerçek!

-*-*-

En acı gerçek mi?
Bu ülkede, kanunlara, yasalara, Anayasa’ya uygun tek bir şey yapmayacak mıyız?
Yani naklen yayınlarla Türkiye’ye ve Dünya’ya muhteşem bir cami yaptığımızı duyurmuşuz ama “mülkiyetinde sıkıntı var!”…

-*-*-

KKTC’ye sormuşlar, “Boynun neden eğri?”
“Ya nerem doğru be canım!” demiş!


İki devletli çözüm hiçbir zaman reddedilmedi ki!

Ersin Tatar’ın ağzından hiç düşürmediği, son cami açılışı ziyaretinde Cevdet Yılmaz’ın da “iki devletli çözüm” diye tekrarladığı “çözüm modeli”, bir çoğumuzu ürkütüyor…
Uluslararası alanda cidid kabul görmüş federal çözümün alternatifi gibi görmemize neden oluyor!

-*-*-

Konuyu, bu işlerin çok içinde bir bir kişiye sordum; “… İki devletli çözüm diyebileceğimiz model, 1969’dan beri sürdürülen Kıbrıs sorununa çözüm müzakerelerinde asla reddedilmemiştir” dedi…

-*-*-

Ve aynı kişi bana bir de soru sordu: “55 yıldır devam eden müzakerelerin geldiği nokta zaten ‘iki oluşturucu devlet’ modeline dayanmıyor mu?”

-*-*-

Kısacası; Tatar söylemeye devam etsin; gidişat, Türkiye’deki Mart yerel seçimleri sonrası, “Federal çözümün oluşturucu iki devletçiği” çerçevesinde yeniden masadadır…

-*-*-

Ancak bu masada Tatar’ın kesinlikle olmayacağı ayrı bir gerçektir…

-*-*-

Tayyip Erdoğan ve Kıbrıs meselesi ile ilgilenen Türk ekibi; KKTC’de geniş bir kadro ile müzakere masasına dönüşü çoktan konuşur haldedir…
Ersin bey sünnete, gezmeye, Marks and Spencer’e ve dilerse McDonald’s restoranlarına gitmeye devam edebilir…

-*-*-

Havada bulut, müzakereleri unut…

-*-*-

Haaa Tahsin bey mi gidecek?
O, kadroda hiç yoktur!
Bu yazdıklarımı not edin; günü geldiğinde konuşuruz!

-*-*-

Bir benzetme yapayım; “Halil Dervişoğlu ile bu iş olmuyor sevgili Okan Buruk!”…
Anlayanlar, anlatmayanlara anlatsın!


Et yiyemiyorsanız hıyar yiyebilirsiniz!

Yeni Bakış gazetesi dün manşetinde “Et artık hayalleri süsleyecek” başlığını kullandı ve bu ürünün çok pahalı olduğunu anlattı…

-*-*-

Hükümet bu konuda bir şeyler yapabilir mi?
Aklıma bu soru geldi…

-*-*-

Hayvan üreticileri ile görüşülse, yeterince kesimlik hayvan yoksa, ithal yoluna gidilse, kim bilir belki etin fiyatı düşürülür falan diye aklımdan geçirdim!

-*-*-

Sonra dedim ki kendi kendime; kardeşim, bakanlar kurulu ve bilimum üst düzey zevat, cami açılışında fotoğraf karesinde yer almak için “ittirmece kaktırmaca” oynarken, vazgeç bunu düşünmekten!

-*-*-

En iyisi hem vegan hem vejeteryan olmak!
Haaa kabak da pahalıymış; olsun, hıyar yeriz!
Tuzlayıp lütfen!

-*-*-

Bu arada belirtelim, Fransa Kraliçesi Marie Antoinette'in halka, “ekmek bulamazlarsa pasta yesinler” dediği iddia edilir…
Öyle değil o cümle; doğrusu şöyledir:
“Et alamıyorsanız hıyar yiyiniz!”
Ya da çeviri hatası da olabilir, “Et yiyemiyorsanız, hıyar yiyebilirsiniz!”…

-*-*-

TL’nin döviz karşısında yere gömülme rokrou kırdığı günlerden geçiyoruz! 
Yenidüzen’e göre enflasyon rekor üstüne rekor kırıyor!

-*-*-

Asgari ücrete ne oldu?
Sahi, külliye bitince, yeni en büyük camiyle birlikte gökyüzüne salacağı enerji, tüm sorunlarımıza çözüm olacak mı?
Devletimiz mi?
Tabii ki sonsuza dek yaşayacak!
Dünya’ya da örnek olacak; tüm vatandaşları vegan ilk devlet!
Rumlar bizi kesmesin de… Varsın hiç şiş kebap yemeyelim canım!

Evet, bu çocuk, çok başarılı bir şekilde otomobilini yapmış… KKTC de bu otomobil gibi bir “devlet”… Bilmem anlatabildim mi? Ne demiş son ziyaretinde Sayın Cevdat Yılmaz? “… KKTC Dünya ile bütünleşmeye devam edecek” demiş… Yani bize söylenen şudur; “fotoğraftaki bir otomobildir, binin ve sürün”… Ve biz de alkışlayıp inanıyoruz… Hatta üzerine binip gidermiş gibi sananlarımız da bayağı fazla… Daha ne yazayım!