KKTC’yi tanıyın!..

1980 askeri cunta darbesi Türkiye’yi en az 50 sene geriye götürürken, Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayanlar da ‘bronşit’ olmaktan kurtulamadı, her zamanki gibi… Kenan Evren ve türevi faşistler Anadolu toprağındaki her türlü ‘

 

 

 

1980 askeri cunta darbesi Türkiye’yi en az 50 sene geriye götürürken, Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayanlar da ‘bronşit’ olmaktan kurtulamadı, her zamanki gibi…

Kenan Evren ve türevi faşistler Anadolu toprağındaki her türlü ‘farklı’yı ‘dümdüz’ ederken, burada da fırsat bu fırsat kısıtlı demokraside daha da iskontoya gidildi.

1983 yılının 14 Kasım’ını 15 Kasım’a bağlayan gece yapılanların literatürdeki tanımı ‘darbe’ değil de nedir?

Bütün siyasiler toplanıp tehdit edilecek, telefonlar kesilecek, mecliste ‘oybirliği’ için her tür yöntem denenecek.

Sonra da ilan edilen bu rejimin Anayasası’na “demokratik cumhuriyet” diye yazılacak!..

Bugünden geriye bakınca absürd ötesi bir ‘kansız darbe’ örneği KKTC’nin ilanı…

**

28 sene evvel, okulun tatil edilmesinden gayet mutlu bir şekilde otobüslere doldurulmuş, Lefkoşa’daki ‘ilanı- cumhuriyet mitingi’ne getirilmiştik.

O yaşlarda Girne’den ‘Şeher’e çok gelmişliğimiz olmazdı.

‘Özel’di bu yüzden 15 Kasım 1983 günü biz Girneli ve diğer ‘taşralı’ orta derece okul öğrencileri için…

O gün ve sonrasında söylenenler, o meydana ve başka meydanlara toplanan insanlara vaat edilenler gerçekleşmiş olsaydı eğer geçen 28 yılda, herhalde o gün çocukça yaşadığımız ‘dersleri asma ve Lefkoşa’yı görme’ keyfimiz tamamlanmış olacaktı.

KKTC tanınacaktı ya… Sıraya girecekti ülkeler…

İlk günden Türkiye “ben tanıdım” demişti.

Lakin başka da tanıyanımız çıkmadı bugüne kadar…

Hariciye Bakanımız Hüseyin Bey de “Bizi tanımayacaklar” dedi, daha geçen hafta mecliste…

28 sene sonra!..

‘Şaka’ mıydı peki o günkü nümayişler, şatafatlı sözler?

**

‘Şaka’ bir yana, KKTC tanınmadı 28 senede…

Özgürgün’ün dediği gibi, tanınacağı falan da yok.

Peki ‘tanıdım’ diyen Türkiye tanıyor mu KKTC’yi?

2011 yılının 15 Kasım günü bu soruya “evet” yanıtı verebilir mi acaba herhangi birisi?

Soruyu başka şekil(ler)de soralım:

Türkiye KKTC’yi ‘ne olarak’ tanıyor?

Bağımsız, egemen, farklı bir ‘devlet’ olarak mı?

Yoksa ‘ilişik’, ‘yavru’, ‘eklenti’ mi?

‘Tanıyorum demek’, ‘elçilik açmak’ yetmez ki...

‘Yardım Heyeti’nin varlığı bile izah ediyor vaziyeti…

“KKTC’yi tanıtma” hayali kuranlara önerimdir:

Boşverin şimdilik ABD’yi, Fransa’yı, Kuala Lumpur’u…

Gidip Ankara’da pankart açın “KKTC’yi tanıyın” diye!..

Meclisini, hükümetini, mahkemesini, sivil toplumunu, medyasını, halkını da tanısın Ankara KKTC’nin…

Açın o pankartı…

Söz, arkasında duracağım!..

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri