Seçimler bitti, dert bitmedi..Sanki bu sonuçlarla hükümetin bir koalisyonla oluşmasından başka seçenek varmış gibi, başta CTP tüm partiler korkutuluyor.
Koalisyon ortağı olabilecek siyasi partilerin anlaşıp anlaşamayacağı temel konular veya öncelikler akılcı analizlerle sunulup, kimlerin uzlaşabileceği yapılacağına, “şu parti şunun, diğeri de bunun emrindedir, sakın yapmayınız” deniyor.
Bu gayretkeşlik ve kışkırtıcılık, en fazla CTP’ye CTP’li olmayan “gazeteciler” tarafından yapılıyor. Bu akadar akıl vermeye pes doğrusu!
Bu kişilerin gizli ajandası olduğu sırıtıyor. Birilerini dövmek için CTP’yi alet ediyorlar.
CTP’nin yönetici kadroları, geçmiş deneyimlerden ders çıkararak bu gibi insanlara prim vermeyecektir diye düşünüyorum.
Bir başka üzücü durum da, dışardaki benzer kişilerin kışkırtmasıyla, tüm partilerin içinde çekişme ve güvensizlik geliştirilmeye çalışılmasıdır.
Neredeyse, seçim kazanmak da kazanmamak da bir “kombina” ürünü gibi görülüyor.
Halbuki bu halk, 7 kusur bin geçersiz oya rağmen siyasi partilere genelde mühür vurmuş, %20 oranında da karma oy kullanmıştır.
Gerek mühür sonrası yapılan tercihler ve %20 karma oyla, hem parti içlerinde hem de
kişiler bazında bazı adayların seçilmesini sağlamıştır. Bu durum her parti ve her aday için yapılmıştır.
Elbette bazı eski milletvekilleri yanında Başbakan ve Meclis başkanının seçilmemesi ilk kez yaşanıyor ama bunun da gayet makul nedenleri olabilir.
Diğer partilerde de başarısız görülenler ayıklanmış ve Meclis’in %46’sı yenilenmiş ve gençleşmiştir.Hiçbir seçimde, tüm adayların kazanma olanağı yoktur..Bu nedenle, kazanmayanların ille de komplo ile düşürüldüğü gerçeği tam olarak yansıtmamaktadır. Ya bilinçli seçmen ve partililer memnun olmadıklarını ayıklamıştır ya da kazanan adaylara şans gülmüştür.
Seçimler sonuçlanınca, doğal olarak sıra yeni hükümet modellerinin tartışılmasına geldi. Zaten toplumu tanıyanlar ve seçim sürecini iyi izleyenler, yeni hükümetin bir koalisyon ile kurulabileceğini tahmin edebiliyordu.
Hükümeti kurma görevi CTP başkanına verildiğinde kurulabilecek koalisyon şunlardır:
En yüksek olasılık CTP-DP koalisyonudur. TDP de eklenirse geçici hükümetin pozitif etkisi devam edecektir.
UBP’nin bu aşamada gerek DP gerekse CTP ile koalisyon yapması zor görünüyor. Çünkü seçim sonuçları bu parti için şok niteliğindedir ve iyileşmeye ihtiyacı vardır. Geçen yıl halkı bezdiren kurultay sürecine benzer bir yeni olağanüstü kurultay kavgaları başlayacaktır. İrsen bey bu süreci uzatacağa, kazanmadığı için UBP’yi hükümet modelleri üzerinde düşünmeye fırsat vermeyecek gibi görünüyor.
İleride UBP nin belki DP, çok zor olsa da CTP ile hükümet kurması ihtimali vardır. Ancak bu aşamada oldukça zor.
Bu gerçekler ortadayken, CTP’yi ve DP’yi kışkırtarak koalisyon yapmalarını engellemek hangi akıl ve amaca hizmet etmektedir?Bu iki partinin birbirinden uzaklaşması için elden gelen yapılırken, diğer yandan, partilerin içleri de karıştırılmaktadır. Kaybedenler kışkırtılmakta ve kaybetmelerinin faturası kendi parti veya partililerine çıkarılmaktadır.Böylece iç kavga yaratıp, DP ve CTP zayıf düşürülerek, koalisyon görüşmelerinin stres altında yapılması hedeflenmektedir.
Sanırım hem CTP hem de DP, koalisyon kurması en muhtemel partiler olarak bu oyunların farkındadır.
Bu iki parti, birbirlerine karşı geçmişten gelen birtakım güvensizliği barındırmaktadır.
Programları, Kıbrıs sorununa bakışları elbette farklılıklar içermektedir. Ancak, geçici hükümette nasıl ki ortak bir programda anlaşabilmişlerse, adil şeffaf adaletli ve temiz bir toplum yaratmaya söz vermişlerse ve kısa dönemdeki hükümet deneyiminde bunu başarabilmişlerse neden yeniden anlaşamasınlar?
Başka ülkeler ve kurumlar-özellikle AB- bu işi nasıl başarıyorsa onlar da öyle yapmalıdır.
Umarız, dıştan ve içten gelen kışkırtmalara kulak vermeyip birbirlerine aşırı taleplerle gitmezler..Halk koalisyon kararı vermiştir. Başka bir yol gözükmüyor!