Bir Kıbrıslırum okurumuz bizi arayarak şunları paylaşmak istediğini söyledi:
“Yazdıklarınızın sürekli takipçisiyim ve ben de kendi köyümden bir şeyler paylaşmak istedim. Ben Nissu (Dizdarköy) köyündenim. 1963 yılında bazı Kıbrıslırumlar Koççatlı iki Kıbrıslıtürk genci öldürmüştü – bu durum bizim köyde hiç onaylanmamış ve bizi çok üzmüştü. Bu iki genci öldürenlerden birisi S. adlı bir şahıs idi – aslında bizim köylü değildi –daha sonra da EOKA-B’ye katılacaktı. Nasıl öldü bilir misiniz? Damdan düştü bir sene önce ve öldü.. Bir da polis vardı bu öldürme olaylarına karışan. O da öldü, kanser olup öldü… Bunlar bölgede terör estiren tiplerdi.
Bu iki Koççatlı genci öldürdükleri zaman – onlar bisikletleriyle sigara almaya gittiydiler ve bu sözünü ettiğim iki kişi ve birkaç kişi daha onları yakalamış ve öldürmüştü – bizim köye gelip traktörü olan bir köylümüzden gidip onları gömmesini istemişlerdi. Fakat traktörü olan bu adam – adı ….’dur – onların bu emirlerini yerine getirmeyi reddetti ve “Yazıklar olsun size, iki genç insanı öldürdünüz, beni bu işe karıştırmayın” dedi.
Bu iki gencin nereye gömülmüş olduğunu bilmiyorum fakat köyde araştırma yapacağım ve birşeyler öğrenmeye çalışacağım. Size bu konuda yardım etmek isterim. Biz böylesi olayları asla onaylamadık… Yaptığınız iş nedeniyle sizi de yürekten kutlarım ve teşekkür ederim.”
Bu okurumuza verdiği bu bilgiler için sonsuz teşekkürler. 25 Aralık 1963’te Koççat’tan Dizdarköy’e (Nissu) sigara almaya giden Hüseyin İbrahim ile Cemal Mustafa kaçırılarak “kayıp” edilmişti…
***
“Adamıza umut yaydığınız için teşekkür ederim…”
Bir Kıbrıslırum okurumuz bize şu mail’i gönderdi:
“Sevgili Sevgül,
Pazar günleri POLITIS gazetesinde yayımlanan yazılarınızın uzun süreden beridir düzenli bir okuyucusuyum ve en azından bir kerecik dahi olsa seni çalışmaların ve cesaretin nedeniyle kutlamak istedim. Biz Kıbrıslılar’ın birlikte bir geleceğimiz olduğu, anlayış, merhamet ve sevgiyle bir gelecek kurabileceğimiz yönünde adamızda yaydığın umut duygusu nedeniyle sana teşekkür etmek istedim.
Selamlar,
Hristakis Nikitas.”
***
“Maraş’ın iadesi, adanın birleştirilmesinde ilk gerçek adım olabilir…”
Bir Kıbrıslırum okurumuz bize bir mail göndererek şunları paylaştı:
“Sevgili Sevgül,
Dün akşam seninle telefonda kısaca konuşmak güzeldi. Ancak dün akşam gazetedeki yazının üstünde elektronik posta adresinin de bulunduğunu fark ettim, ta başından sana bir mail gönderebilirdim ve telefonla işini bölmem gerekmezdi.
Sana ulaşmak istememin nedeni kayıplar konusunda yürüttüğün çabalar nedeniyle seni kutlamak istememdir. Ayrıca geçen Pazar günü Maraş’la ilgili makalen nedeniyle de seni tebrik etmek isterim.
Dr. Okan Dağlı’nın makalenizin içerisinde aktardığınız görüşlere tümüyle katılıyorum – Okan Dağlı Maraş’ın geleceğine ilişkin görüşlerini açıklıyor…
Ben Mağusalı’yım ve Maraş’tan henüz 18 yaşındayken ayrıldım, o günden bu yana Leymosun’da yaşıyorum… İnan bana aslında yaşamıyorum, yalnızca varlığımı sürdürüyorum. İçimde sanki çok büyük bir boşluk vardır, sanki de birileri hayatımdan toplam 40 yıl çalmış ve geride bu büyük boşluğu bırakmış gibidir.
Sohbetimiz esnasında her ikimiz de artık bu konuların kimseciklerin o kadar da umurunda olmadığı konusunda görüş birliğine varmıştık seninle – Kıbrıslılar kendi kişisel çıkarlarına bakıyorlar – işte tam da bu nedenle bunca yıldır bir çözüme ulaşamadık.
Her birimizin tüm Kıbrıs çapında en önemli görevimiz, Kıbrıs’ın birleştirilmesinin gerçek ve özgün biçimde her birimizin çıkarına hizmet edeceği mesajıdır. Bir insanın yaşamı boyunca elde edeceği başka herhangi bir şey, gerçek bir ilerleme değildir, geçici bir başarıdır ve eninde sonunda bunlar da yıkıma uğrayacaktır.
Bir kez daha şahane çalışmaların için seni kutluyorum. Lütfen devam et… Kıbrıs’ın senin gibi insanlara ihtiyacı vardır.
Eğer Leymosun’a gelecek olursan lütfen beni de ara…
Selamlar,
Andreas Vrahimis.”