Kesinlikle “İngiliz piçi” değiliz!
Şükürler olsun!
-*-*-
Linobambagi, Dilliro, Bafidi, Arnavut şu, bu…
Geçiniz!
Şu anda “gayet bilimsel” bir yazı yazıyorum…
Okuyun!
Ve inanın!
-*-*-
İçimde zaten çok ciddi şüpheler vardı!
Konya Karaman’dan mı gelmiştik yoksa Arnavut muyduk?
Lüzinyanlardan kalma olabileceğimiz gibi, Venedikli Latinlerden gelme olma ihtimalimiz de çoktu!
Evet sonuçta bir çok Türk faşistine göre “eşek”tik ama sonuçta Kıbrıslıydık ki kabul görmüyordu bu da!
-*-*-
Ulusal Birlik Partisi’nde (UBP) yıllardır yaşananları ve son iki güne damga vuran Meclis Başkanlığı seçimini inceledikten sonra şu kesin sonuca vardım; en azından bu partiye hala, inat ve ısrarla “bağlı” olanlar Bizans kökenlidir!
Elbette partiye inat ve ısrarla bağlı olmanın “çok duygusal” sebepleri de vardır ama asıl sebep, “köken”dir!
-*-*-
Nasıl ki, Yeniden Doğuş Partisi (YDP), çok büyük oranda 1974 sonrası Ada’ya yerleşen “Türkiye kökenli” vatandaşların partisidir; UBP’nin de “Bizans” kökenli kardeşlerimizin partisi olduğundan artık eminim!
-*-*-
Neden mi?
Tam Bizans da ondan!
“Bizans entrikası” denen entrika cinsi, adeta UBP’de yazıldı!
-*-*-
Anlatıyorum…
Çeşitli kaynaklara göre Bizansçılık, Bizantizm veya Bizantinizm, Bizans İmparatorluğu'nun siyasi sistemi ve kültürünü ifade eden bir terimdir.
-*-*-
Bizansçılık terimi 19’uncu Yüzyılda ortaya atılmış…
Yine bazı kaynaklara göre, “… Bu terim birinci anlam olarak karmaşıklığı ve otokrasiyi ima eden olumsuz ilişkilere sahiptir.”
-*-*-
Bizans’ta siyaset karmaşıktır…
Dediğimiz gibi “Otokrasi” temeldir…
"Bizans sistemi"; entrika ve komplolara tutku içerir ve hepsinden önemlisi, “… genel olarak istikrarsız bir siyasi duruma atıftır…”
-*-*-
Şey diyecektim; Bizans’ta istifa kurumu sık sık çalıştırılan bir kurumdu, kökeninize ihanet etmeyin, istifa edin!
Erken seçim kararı alın, korkmayın, ortalık Bizanslı dolu!
Hepsi sizden!
Üç aşağı beş yukarı yine seçilirsiniz!
New York buluşmasının önemi
Ersin Tatar, New York’a gidip masaya oturacağına ölmeyi tercih etmeli!
İyi ki Japon değil da Türk’tür!
Kıbrıslı değil, Türk!
Üzgünüm ama öyle!
-*-*-
Japon olsaydı, bunca verdiği “asla gitmem” sözüne rağmen gitmeye zorlandığı için kesinlikle “harakiri” yapardı!
Kıbrıslı olsaydı da zaten kesinlikle o masanın kurulmasını ilk kendisi isterdi!
-*-*-
Efendim, o masaya gidip de illa ki federasyonu konuşmasına da gerek yok!
Gider, kendi toplumundan çok, ruhunu satmış olduğu Türkiye’nin çıkarlarını savunur!
Gider, daha çok geçiş kapısı açılmasını savunur…
Gider, doğrudan uçuş için, “Maraş’ı ver, Ercan’ı aç”ı konuşur!
Hatta Mağusa’yı ekler!
Gider, emlak işiyle alakalı haksız tutuklamaları anlatır, çözüer!
-*-*-
Kıbrıs Türk İnşaat Taşeronları Birliği Başkanı Osman Amca, Güney Kıbrıs’ta inşaatla ilgili yapılan tutuklamaların sektörde durgunluğa ve gerilemeye neden olduğunu, yabancılara mal satışının azaldığını söyleyerek, “Konunun muhatapları bir masa etrafında toplanıp çare üretmeli” dedi.
-*-*-
Sevgili dünürüm; değerli kardeşim Osman Amca; gidin Ersin beyi siz de ziyaret edin ve deyin ki bu laf anlamaz, dinlemez, bilmez beyefendiye; “… Sadece bu konuyu halletmek bile sizi kahraman yapabilir…”
Evet, dinlemez, anlamaz ve umursamazdır – talimat beklemektedir zavallı…
Ama yine de anlatın!
Belki anlar!
-*-*-
Geçenlerde Londra’daki hala haftada iki kez basılan ve dağıtılın en eski Türkçe gazetelerden birinin patronu Larnaka Havaalanı’nda iki polis tarafından durduruldu, bir çeşit sorgulandı…
Kendisine, “Kuzey Kıbrıs’taki mülk satışlarının reklam edilmesi suçtur” uyarısı yapıldı…
Gazetesinde “bu konutları, apartmanları reklam etmemesi” istendi.
Ve korku verildi tabii ki!
-*-*-
Kıbrıs’ta mevcut durum, tüm taraflar için kesinlikle kabul edilemezdir…
Ancak sadece Kıbrıs Türk toplumu için “yok olma tehlikesi” içermektedir!
-*-*-
Bunu bildiği halde hala masadan kaçmak için çırpınan; ülkede siyaset yangın yeriyken, miktiri moktan bir belediye parkının açılışı için Türkiye’ye giden biri de, bu toplumun temsilcisi olmamalıdır!
Bırak ve git Ersin Tatar!
Ya da gittiğin yerde kal, geri gelme!
CTP Meclis’ten çekilirse…
Kudret Özersay’ın fikirlerine çok değer veririm…
Bu ülke için bir değer olduğu inancım tamdır…
-*-*-
Elbette Kudret Hoca’nın siyasetimizle ilgili fikirleri arasında katıldıklarım vardır, katılmadıklarım da…
Katıldıklarım çoktur…
-*-*-
Halkın Partisi (HP) dün yazılı bir açıklama yaptı…
Bu açıklama partiden yapıldı ama Kudret Hoca’nın da görüşleri aynen böyledir…
Ve bu görüş şudur:
“… Bu Meclis ilk kurulduğu gün olduğu gibi bugün de halkın iradesini yansıtmamaktadır. Hükümet bir an önce istifa ederek ülkeyi seçime götürmelidir. Eğer bu hükümet bunu yapamıyorsa, ana muhalefet en azından Meclis’ten çekilerek erken seçimi zorlamalıdır. Yaşanan bu yıkıntıyı ancak seçim temizler.”
-*-*-
Evet, doğrudur, herkes, hatta bence Ünal Üstel’in kendisi de erken seçimin kaçınılmaz olduğundan emindir…
Ancak, CTP Meclis’ten çekilirse, UBP – DP ve YDP’nin erken seçime zorlanacağı iddiası, kesinlikle katılmadığım bir iddiadır!
-*-*-
CTP Meclis’ten çekilirse, koalisyon ortağı üç parti, oturup AKSA’larla, MAKSA’larla toplantı yapar, MK’lardan, dilbandi gılıklılardan talimatları alır, gerekirse ara seçime bile gider ve zerre umurları olmaz!
-*-*-
Şu anda CTP lideri Tufan Erhürman’ın saptaması, gerçeğin, doğrunun ta kendisidir:
“… Yönetemiyorlar, yönetemedikleri gayet açıktır, bırakmaları lazım, erken seçim şarttır…”
Bu sayfayı hazırladığım dün öğleden sonra, Ersin abimi apar topar, özel uçakla Türkiye’den döndürdüler… Zorlu abiyi ikna ettiler, Meclis oturumunu açacak ve UBP – DP – YDP’nin 29’u; 26’yı bulup Kutlu abiyi (Fotoğraf) başkan seçmeye çalışacaklardı… Yemeyin canınızı… Erken seçim en doğru olandır… Ünal abi Başbakan, Kutlu abi Meclis Başkanı olursa, ikisi de bir birine sırtını asla dönemeyecek ki bu da ayrı bir mesele!