Bir “mucize” değil aradığımız!
Önce “samimiyet.”
Sonra “kararlılık.”
Ve epeyi zaman unuttuğumuz bir sözcük.
“İrade!”
Çemberin dışına çıkmak mesele!
Yani seçili kalıpların, örülü telaşların, biçilmiş rollerin ağırlığından kurtulmak...
Hep aynı bakış açısıyla yürümediğini anlamak ve ışığı bir başka yerden izlemek, farklı sesleri dinlemek, uzanmak farklı kuytularına hayatın...
* * *
İnsanın kendisinden başlıyor bu öykü, uzanıyor ülkenin yarınına dek!
Çünkü hapsolmuşuz içimize...
Karanlık...
Dar...
Boğucu...
Öğretilmiş çaresizliklerimiz var...
Kölesi olmuşuz “kutsalların”...
“Bencillik” kelepçe olmuş ömrümüze...
* * *
Liderler kurtulmalı “tabular”ın esaretinden.
“Parti içi sorunlar” çemberinin dışına koşabilmeli başkanlar...
“El alem”in gözünden değil kendi ışığından yürüyebilmeli, sevdalılar...
* * *
Suni gündemlerin ve çok konuşan azların kuyusundan çıkmak şart oldu.
Bunu başaramazsak eğer...
Hep aynı yerdeyiz, hep aynı mevsimde...
Hep aynı karbon kağıdı kopyalıyor günü...
* * *
Belleğimize yeni yolculukların zamanıdır!
Çok daha cesur ve kararlı...
İlk adımı bir başka yöne atmak, ezberletilmiş gölgelere başkaldırmak, uzun soluklu bir sıçrayışla eşiği aşmak, zihnimize kazınanların üzerini çizmek için daha ne kadar direneceğiz ki?
Yetmedi mi bunca kepazelik, bu usanç, bu belirsizlik, bu aptal döngü !?
* * *
Evet evet...
Pek çok alanda yapmamız gereken; sorunları çözerken izlediğimiz düşünce düzlemini değiştirmek.
Çemberin dışına çıkmak...
Yaratıcılıkla, kararlılıkla, cesaretle!
Yoksa...
Hep aynı yolda yürürüz..
Hep aynı yolu...
Hep aynı yönde...
Hep aynı yerde...
Hep tökezleyerek...
Ve yerimizde sayarak sadece...