Koloni Kelimesinin Kıbrıs Bağlamındaki Etimolojik Kökleri

Erhan Öze: Apoikia Antik Yunan’da “evden uzakta ev” ve pratikte“şehir devleti tarafından ülkeleri dışında kurulmuş bir şehir devleti (polis)” ya da metropolis (ana şehir) demektir

Erhan Öze

erhan.oze@gmail.com

 

 

1. Antik Yunanca’da Koloni Kelimesini Tarif Etmek İçin Kullanılımış “Apoikia” Kelimesinin Bağlamı ve Etimolojisi

Apoikia Antik Yunan’da “evden uzakta ev” ve pratikte“şehir devleti tarafından ülkeleri dışında kurulmuş bir şehir devleti (polis)” ya da metropolis (ana şehir) demektir. Tarihsel olarak, metropolislerin oluşumu,  Antik Yunan’daki kolonizasyon hareketleri ile aynı zaman dilimine denk gelir: ykş. MÖ 734 - 580 (Ridgway, 1999). Metropolisler; kolonilerin kurulmasında, yeni apoikia’nın yeni kurucusunun seçilmesinde, kehanet ritüellerinin düzenlenmesinde, kolonize edenlerin gönderilmesinde, yerleşimcilerin organizasyonunda ve bireysel statülerinin formüle edilmesinde büyük bir rol oynarlar (Martin Jones, Hornblower: 1999). Genellikle bir koloninin gelenekleri ya da nomima’sı onu kuran ana şehirle özdeşleştirilebilirdi ve onların inançlarını, yazılarını, lehçelerini, kabilelerinin sayılarını ve isimlerini taşırlardı. Kolonizasyon hareketi içerisinde kolonilerin kentsel kimliklerine bakılacak olursa ana şehrin karakterini taşıdıkları, şehri kuranın ve ne zaman kurulduğunun belirtildiği görülürdü.  Koloniler genellikle kendi çaplarında bağımsız şehir devletçikleri (poleis) idi. Kolonilerde, ana şehirlerden türeyen nesiller hem metaforik hem de gerçek anlamda hissedilmekteydi (Kolonilerde [polis] yaşayan bazı insanlar ana şehirlerde -metropolis- atalarının mezarları olduğundan bahsedecektir.). Din belli bir noktada, koloni ve metropolis arasındaki tek gerçek bağ idi. Fakat metropolis ve koloni arasındaki herhangi bir savaş ayıp sayılırdı (a.g.e.).  

 

‘αποικία’,Apoikia kelimesinin Yunancadan Yunancaya sözlük açıklamasının Türkçe tercümeleri (Pampiniotis: 1998)

αποικία kelimesinin  Yunanca ansiklopedik açıklaması ve Türkçe tercümesi

-“(στην αρχαιότητα) πόλη που ιδρύεται σε ξένη χώρα από ομάδα ανθρώπων που εγκαταλείπουν την πατρίδα τους”
(antik dönemde) vatanlarını terk eden bir grup tarafından  yabancı ülkede kurulan bir şehir.

-“χώρα που αποτελεί κτήση άλλης ισχυρότερης και ελέγχεται από αυτήν στρατιωτικά, οικονομικά και πολιτικά.” 
daha güçlü bir ülke tarafından askeri, finansal ve politik olarak kontrol edilen ve diğer güçlü ülkenin hakimiyeti altında olan bir ülke.

Antik Yunan’da Alexander Dönemi

Alexander'ın fetihlerini takiben, Yunanlıların doğuya doğru göçü sırasında, Yunanlılar yaşamın sadece kendilerinin yaşadığı gibi “Yunan stili evler, sokaklar, kamusal düzen, kamusal binalar, kentsel kurumlar ve kolonicilerin (göçmenlerin) parselledikleri kırsal alanlar ile ancak mümkün olabileceğini hayal ederlerdi” (Briant, 1999) ve bu düşünceler  şehirleri güçlendirmek için  Ege’deki  Yunan ve Makedon vatandaşları buralara yerleştiren Seleucus tarafından da uygulanmaya devam etti. Böylece Egeli muadilleri ile bağlarını koruyup gerek hükümdarlarının kökenleri gerekse dil ve sözdizimlerinin birbirine yakınlığı sayesinde bu bağı ortaya koydular (a.g.e.).  Helenler kolonileri daha özgün, kökünü gösteren ve taşındığı nokta ile karışmayan bir birim olarak kurdular. Polisler ne kadar da metropolislerden bağımsız olarak kendi kuralları ile yaşıyor olsalar da, Helen kimliklerini ve dünyayı kavrayışlarını her zaman kendi yöntemleri ile öne çıkardılar. O yüzdendir ki bu kurgular mimari formlar olarak her bir polis (şehir devlet) örneğinde takip edilebilir. Kıbrıs bağlamında bunun birçok örneği mevcuttur; Paphos, Salamis, Soloi, Kourion, Chytroi, Kition [Graeco-Fenike dili (Pūt, Antik Mısır’da Fenikeliler’in diline verilen isim)], Amathus [Graeco-Eteocypriot: Demir Çağı’nda Kıbrıs’ta var olan ve orjinal Kıbrıs dili olarak bilinen ve Cypro-Mionian (Kıbrıs ve Minos medeniyeti alfabeleri karışımı ve Demir Çağı Yunancasına benzerlik gösterir.) alfabesi ile yazılan ve konuşulan dildi. İki dilli yapısı Antik Yunan’a Trojen savaşından sonra yayılmıştır (Robinson: 2002). Milattan önce 4. yüzyılda Salamis Kralı Evagoras’ın etkisi altında yerini Antik Yunancaya bırakmıştır.], Idalion, Ledrai, Tamassos, Lapethos, Marion. Kıbrıs’taki bu şehir krallıklarını daha yakından inceleyecek olursak, adada var olmuş en ünlü kolonilerden biri Salamis’tir ve mimari anlamda tipik bir Antik Çağ Yunan örneğidir. Salamis kolonisi, Antik Yunan’da Attica yarımadasındaki Salamis adasında yer almış başşehir olan Salamina ya da Salamis’ten ismini almakta ve Yunan mitolojisinde de ismi geçen Ageina’dan gelen Telamon’un oğlu Teucer tarafından kurulduğuna inanılmaktadır. Yaşananları mitolojik hikayelere bağlayarak yapılan bu göndermeler, Kıbrıs’taki Salamis kolonisinin Helen kültürün parçası olmasını sağlamaktadır. Gerçek anlamda ortak bir nokta ise her iki bölgenin de Pers ve Helen güçlerinin sürekli savaşlarına sahne olmasıydı. Bu bir şans değildi ve nedeni, Kıbrıs adasındaki antik Helen devletçiklerinin başşehri Salamis iken, Attica’nın başşehri Athena’nın da Salamis adasına çok yakın bir körfezde yer almasıydı. Persler ya da diğer güçler adayı ele geçirmek istediklerinde bu noktayı kontrol edip tümüne daha kolay yoldan hükmedebiliyorlardı. Salamis inşa edildiğinde Antik Yunan kültürünün ihtiyaçları olan doneleri içermekteydi. Bu doneler Helenlerin hayatlarını sürdürmek için kafalarında kurudukları ideal dünyayı temsil etmekteydi ve bu anlamda adada var olan diğer yerleşkelerde ve tüm diğer Helen kolonilerinde var olan temel donelerdi. Yazıyla ilgili sunulan görselde ise Salamis’in Romalılar tarafından yeniden inşası sonucunda ulaştığı mimari melez formun planı görülmektedir.

Roma’da Koloni Kelimesini Tarif Etmek İçin Kullanılmış “coloni” Kelimesinin Bağlamı ve Etimolojisi

Roma kolonileri ilk olarak milattan önce 4. yüzyılda, küçük gruplar halindeki aileler tarafından bir yandan İtalya’nın sahillerini korumak, diğer yandan da yeni toprakları “Romalılaştırmak” (Romanize) ve “kentleştirmek” (urbanize) için kuruldular (Sherwin-White, Levick and  Bispham: 1999). Kolonizasyonun ilk zamanlarında,  ilk koloniler hâlâ Roma yönetimine yakın iken,  coloni (colonus kelimesinin çoğul hali, erken çağların kiracı çiftçileri ve koloninin -colonia- üyeleri) ya da kolonilerde yaşayanlar, Roma vatandaşlıklarını muhafaza ettiler (a.g.e.). Kolonilerde yaşayanlar, coloni, yerel yönetimlerin mülklerini (Ager publicus), özel Lordların topraklarını ya da  imparatorluğa ait arazileri kiraladılar (Martin Jones and Spawforth: 1999). Kronolojik olarak konuşursak, kolonilere varış zamanlarına göre kiralama politikaları özel mülk sahiplerinkinden farklıdır. Buna paralel olarak, vatandaşlık rejimi, hak düzenlemeleri ve Roma ile olan kurumsal ve dilbilimsel ilişkiler daha çok tarihsel döneme dayanır. Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra İtalyan anakarası sayılan bugünkü coğrafi bölgede yer alan bağımsız şehir devletçikleri; Cenevizliler, Venedikliler, ..., vb. Roma İmparatorluğu’nun vilayetçilik uygulamalarını miras edindiler. O yüzden de her birinin kendi hakimiyetinde olan kolonileri ile ilişkileri farklı formlardaydı. Bu bağlamda Mağusa kalesinin Ceneviz kontrolünde olduğu tarihsel süreç ile adanın Venedik kontrolünde olduğu tarihsel süreçleri farklı değerlendirmek gerekir. Fakat bu ayrımı saptamak yalnız başına başka bir çalışma gerektirdiğinden bu yazıda kelimenin modern İtalyanca kökü temel alınmıştır.

2. Osmanlıca “Müstemleke” Kelimesinin Bağlamları ve Etimolojisi

Öncelikle Osmanlıcada kullanılan müstemleke kelimesinin köklerinin herhangi bir şekilde Arapçada kullanılan koloni kelimesi karşılığı kelimeler ile bağı olup olmadığını anlamak gerekir.

“Müstemleke” (Müstemleke kelimesi Osmanlılar’ın Arapça mustamlak kökünden esinlenerek icat ettikleri bir kelimedir. Bu yüzden de kelime diğer Türk dillerinde vardır: Azerice, Türkmence, Özbekçe gibi. Müstemleke’nin çoğul hali müstemlekat olarak Farsça’da kullanılıyor. Bu daha fazla mülkler anlamında kullanılıyor bazen koloniler anlamına da geliyor. Farsça ve Arapçada sömürgeler için Müstamire kelimesi kullanılıyor.) kelimesinin Osmanlıca Türkçe açıklaması [1]

“-Başka bir devletin idaresi altında bulunan memleket

-Hicret etmişlerle iskân edilmiş yerler
-Sömürge”

 

“Müstemleke” kelimesinin etimolojik kökü [2]
“En erken Türkçe örnek:
-T&S (T&S (1891) Antoine Tıngır & Kirkor Sinapian Fransızcadan Türkçeye Istılahat LugatıKonstantiniy) 1892 müstemlekât muhacir iskân edilmiş ülke, koloni
-TDK (TDK (1945-1998) Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük) 1945 müstemleke sömürge 
Köken:
-< Ar mustamlak مستملك [#mlk X mef.] mülk edinilmiş < Ar istimlāk إستملاك mülk edinme → istimlak
-Arapça kökten Türkçede türetilmiş modern sözcüklerdendir.”

 

Osmanlıca müstemleke kelimesi Arapça kökü olan mostamlak (مستملك) kökünden üretilmiştir. Mostamlak kelimesi Arapçada “sahip olunan” anlamına gelir. Kelime kökü ise malek (ملك) kelimesinden gelir ve Türkçede “sahip olan” anlamındadır.  Bu noktada malek, mal sahibi (the owner) ile mustamlik (owner), kendini kanuni yollarla bir şeyin mal sahibi ilan eden arasındaki farkı anlamak gerekir.  Çünkü mustamlik kelimesi mülkiyetle ilgili istimlak işlemine işaret eder ve devlet eliyle mal sahibine malı için cüzi bir miktar para ödenerek yapılır. Bu ödenen miktar, emlak piyasasının altında bir miktara denk gelir ve o yüzden de mal sahibi için avantajlı bir durum değildir. Her halükarda istimlak işlemi sonucunda mal sahibi olan malek’ten malı edinen güç, genelde devlet ya da yönetenler, mustamlik adını alır. Bu uygulama yeni yollar, tren rayları, dönüşüm projeleri vb. yatırımlar yapılacağında kanuni yollardan uygulanır. Mustamlik(مستملك) Arapçada nesnesi olmayan bir isimdir (verb noun). Kelime, süreci gerçekleştirenin ismini (process noun) tarif eder. Aynı ağırlıktan olan kelime mustamir (the colonizer) ise hiçbir kanuni hakkı olmadan başkalarına ait arazileri aktif ya da pasif güç kullanarak işgal eder. Sonuçta mostamlAk kelimesi; yeni bir kişi ya da etnik grup tarafından kanuni yollarla kontrolünü devralanı temsil ederken Musta’amAr kelimesi; zorla alınmış ve işgal edenin yaptıklarını temsil eder.

 

Osmanlıca müstemleke kelimesinin Arapça’da köken araştırması; sırasıyla Arapça yazılış, Arapça okunuş ve Türkçe karşılığı
- مالك ,
malek, sahip olan
- ملكَ , malaka, sahibiydi
- مستملَك , mostamlak, yeni bir kişi ya da etnik grup tarafından kanuni yollarla kontrolünü devralanı (sahip olunan)
- مستملِك, mustamlik, kendini kanuni yollarla bir şeyin mal sahibi ilan eden (istimlakı gercekleştiren)
- استملاك , Istemlak / istimlak / stimlak, istimlāk

- مستعمَر , musta'amar, zorla alınmış veya işgal edileni (kolonileştirilen)

- مستعمِر , mosta’amir, başka birinin toprağına izinsiz işgal edip, inşa eden anlamında kullanılır. (koloni eden güç) 

Arapça kelimelerin sadece kökleri değil aynı zamanda kelimelerin ağırlıkları (weights) da vardır. Bunlar kelimelerin geçmiş zaman fiil çekiminden türetilirler. Örneğin mus-tam-lik kelimesi ise mus-taf-e'l ile aynı ağırlıkta, mus-ta'-mer kelimesi ise mus-taf-e'l aynı ağırlıktadır. Her iki kelime de mus-taf-e'l ile aynı ağırlıkta olduğu için mus-tam-lik ve mus- ta'-mer kelimeleri de aynı ağırlıkta sayılırlar. Aynı zamanda her ikisi de nesneleri olmayan birer isimdirler. Fakat kelimelerin aynı ağırlıkta olmaları farklı anlamlarına etki etmez, yalnızca nasıl ve nerede kullanıldıklarını etkiler. Böylece her iki kelime de durumu oluşturan öznelerin yaptıkları süreci tarif eder. Fakat aynı kaynaktan geldikleri anlamına gelmez. Mus-tam-lik sahip olan anlamında kullanılır. Mosta'mir başka birinin toprağına izinsiz inşa eden anlamında kullanılır. Arapçadaki mosta'amir kelimesi birinin malını ya da arazisini yasa dışı olarak işgal etmesi anlamında kullanılmaktadır. Bunu yaparken bir gücün kullanıldığını anlatır.

Başka bir örneğe bakacak olursak; mostamlik ve mostamlak aynı kökten gelmezler ve Arapçada kelime kökü tarif edilmez, çünkü kelimenin birkaç geçmiş zamanı alınarak ulaşılan, al-masdar (لمصدر) kelimenin kaynağına işaret eder. Bu durumda geçmiş zamanda aynı kelime basit formlardan kelimenin şekli değiştirilerek ayrışabilir. Bu, ön ek ekleyerek yapılan değişime benzer. Böylece kelime yeni bir ağırlık ve anlam kazanır. Örneğin istamlaka (başka birinin ardından bir mala sahip olan) gibi büyük bir kelime olabileceği gibi malaka (sahibiydi) gibi daha küçük bir anlam da kazanabilir. Arapçadaki kelimelerin ağırlık meselesi ise kelimelerin aldıkları form olarak düşünülebilir. Bu ağırlıklara göre de aynı ağırlıktaki her kelimeye belli kurallar uygulanır. Böylece kelimelerin birbirleri ile benzerlikleri sadece kullanıldıkları halde aldıkları formla oluşur. Çünkü aynı ağırlıktadırlar. Özne, nesne ve yüklemin formlarındaki bu benzerlik, onların kaynaklarındaki benzerlikten dolayıdır. Ortak noktaları ise her iki kelimenin de sesli karakterler içermemesi ve üçer karakterlerinin de sessiz harf olmasından kaynaklanır.

Arapçada aynı kelimenin altına ve üstüne farklı özel karakterler eklenerek kelime farklı telaffuz edilebilir. Arapçada tashkeel adındaki bu ekler Latin dillerinin bazılarında karşımıza çıkar ve (a) (e), (o) ve (u) gibi karakterlerin üzerine eklenen inceltme ve uzatma işaretleri gibi kullanılır.  Benzer olarak Arapçada, bu özel ekler kelimenin anlamını da değiştirirler. Örneğin ستعمر kelimesi moustamAr(a) olarak telaffuz edildiğinde kolonize etmek anlamına gelir. Ama (a) yerine (i) kelimesi ile moustamİr(i) olarak telaffuz edildiğinde kolonize eden ülke anlamına gelir. Aynı şekilde malek (مالك) kelimesi uzun bir [a] sesi ile telaffuz edildiğinde mal sahibi anlamına gelir. Fakat [a] sesi kısa telaffuz edilirse aynı kelime malek (ملك) yani Kral anlamına gelir. Yine aynı kelime, Tashkeel eklenerek, bir nevi Türkçedeki inceltme işaretleri gibi, çok daha farklı anlamlara ulaşılabilir. Hatta bu eklentiler kelimenin yapısını değiştirip isimden bir yükleme dönmesini sağlayabilir ve sahip olunmuş (geçmiş zaman, [owned]) ya da sahip olunan (geçmiş zaman zamiri, [owning]) anlamlarını da türetir.

3. İngilizce “Colony” Kelimesinin Bağlamları ve Etimolojisi

İngilizce colony kelimesi Proto-Indo-European *kʷel- “dolanmak (to revolve), hareket etmek (move around), ikamet etmek (yerleşmek, hayat sürmek),... (dwell)” kökünden türemiştir. Aynı kök benzer şekilde, kök hecenin tekrarı kelime kökünün başına eklenerek  “*kʷ(e)-kʷl-o-” Sanskritçe’de “çakra” “enerji merkezi, kontrol merkezi, dümen,... (wheel)” anlamına gelen kelime oluşmuştur. ( /kʷ/ hecesi ön sesli olarak /c/, orta /kʷ/ hecesi /k/ ve /l/ de /r/ olarak cakra ya dönüşmüştür.) *kʷ(e)-kʷl-o- kelimesi ise Proto-Germanic *χweχ(w)ula- ve eski İngilizce köklerden hweoȝol, sonra hwēol ve günümüzdeki “wheel” kelimesi oluşmuştur. Aynı şekilde *kʷ(e)-kʷl-o- kelimesinden Yunanca κύκλος kuklos “circle” ve “cycle” kelimelerine ulaşırız. Latince de ise *kʷel- kökünden colere, cultus “toprağı işlemek,.. ‘to till” kelimelerine ulaşırız. Kelimenin “o-”  formundan *kʷol- ise “collar” Latince collum “boyun,…,  ‘neck” kelimesine ulaşırız[3].


4. Türkçe “Koloni” Kelimesinin Kullanımı ve Etimolojisi

Türkçe “koloni” kelimesinin etimolojik kökeni [4]

“En erken Türkçe örnek: Bahaettin M. (Toven) (1924),Yeni Türkçe Lugat
Köken
Fr colonie a.a. Lat colonia tarım işletmesi, işlenmek üzere açılan arazi, koloni Lat colere, cult- toprağı işlemek, ekip biçmek << HAvr *kwel- toprağı işlemek, ekip biçmek, iskân etmek.EŞKÖKENLİLER:Lat colere: koloni, kolonya, kült, kültive, kültür” 


Koloni  (Osmanlıca da Koloni kelimesi Farsça kökünden türemiştir.) kelimesinin Osmanlıca Türkçe sözlükteki açıklaması [5]
“-Bir ülkenin, sınırları dışında işgal ettiği ve yönettiği ülkeye sıkı bağlarla bağlı arazi.

-Başka bir memlekete yerleşmeye giden göçmen topluluğu veya bir topluluğun yerleştiği yer.

-Bir memlekette bulunan yabancılar topluluğu.”

 

 

Türkçe “sömürge” kelimesinin etimolojik kökeni [6]
-“ sömür[mek”
“En erken Türkçe örnek:
- [ETü] UyB (UyB x: Uygurca Budist metinler ; Gerard Clauson ve Marcel Erdal'dan), Kaş x(Kaş xi: Mahmud el-Kaşgarî Divan-i Lugat-it Türk [y. 1070]; ed. Besim Atalay TDK 1941)siŋür-/simür- yutmak
- [TTü] Men xvii (Men xvii: Franciscus Meninski Thesaurus Linguarum Orientalium [1680]; tıpkıbasım Simurg 2000) süŋür- gürültü ve aceleyle yemek

 - [YTü] CepK 1935 (CepK 1935:Osmanıcadan Türkçeye Cep Kılavuzu)sömür- istismar etmek 

Köken: ETü siŋ- [Uy, Kaş xi] içine girmek, sinmek, hazmedilmek +Ur- → sin-

 “Görgüsüzce ve gürültüyle yemek” anlamında halk dilinde kullanılan fiil, Dil Devrimi döneminde yeni bir anlam ve fonetikle yazı diline ithal edilmiştir. Yeni anlamın Osmsemere/istismar<Ar#θmr grubundan serbest çağrışım yoluyla türetildiği açıktır.”


“sömürge”
“En erken Türkçe örnek: [YTü] CepK 1935 müstemleke 

Köken: sömür- +gA → sömür-“

“sömürü”

“En erken Türkçe örnek: [YTü] TDK 1974 sömürme işi 
Köken:
sömür- +I → sömür-“ 


“Semere”, “istismar” ve “müsmir” kelimelerinin anlamları ve kökenleri
“semere”
[7]
“En erken Türkçe örnek: KTS xiv (KTS xiv:Kıpçak Türkçesi Sözlüğü; ed. Toparlı, Vural & Karaatlı TDK 2003)
Köken:Ar θamaratثمرة [#θmr mr.] ürün, meyve Ar θamara ثمرürün verdi
EŞKÖKENLİLER:Ar #θmr: istismar, müsmir, semere” 

“istismar”
[8]
“En erken Türkçe örnek: Bah 1924(Bah 1924: Mehmet Bahaettin (Toven) Yeni Türkçe Lugat)
Köken: Ar istiθmār إستثمار [#θmr X msd.] yararlanma, kullanma, sömürme Ar θamara ثمرürün verdi → semere” 

“müsmir”[9]
En erken Türkçe örnek: Men xvii (Franciscus Meninski Thesaurus Linguarum Orientalium [1680]; tıpkıbasım Simurg 2000)
 Köken: Ar muθmir مثمر [#θmr IV fa.] ürün veren, semereli Ar iθmār إثمار [IV msd.] ürün verme → semere

 

Nişanyan’a göre“sömürge” kelimesi sömür[mek“Görgüsüzce ve gürültüyle yemek” anlamında halk dilinde kullanılan fiil kökünden, Dil Devrimi döneminde yeni bir anlam ve fonetikle yazı diline ithal edilmiştir. Kelimenin yeni anlamı ise Osmanlıca semere ve istisamar kelimelerden alınmıştır. Bu tanımlama üzerinden semere ve istismar kelimeleri incelendiği zaman ise onların da Arapça θamara; ürün, meyve, ürün verdi,istiθmār; yararlanma, kullanma, sömürme köklerine dayandıklarını görürürüz. Diğer bir “eşkökenli” Arapça kelime ise muθmir olarak verilmektedir. Bu kelime ise ürün veren, semereli anlamlarınındadır.

 

 

 


 

 

 

 

Kaynaklar

Briant, P. (1999), “colonization, Hellenic”, Oxford Classical Dictionary  Oxford: Oxford University Press, Oxford, 3. Baskı, 363-364

 

Demi, D., (1997), “The Walled City of Nicosia - Typhology Study, Nicosia Master Plan”, UNDP, Lefkoşa

 

Martin Jones, A.H. ve Spawford, A.J.S., (1999) “colonus”, Oxford Classical Dictionary (3.Baskı, s.365) Oxford: Oxford University Press.

 

Pampiniotis Dictionary (1998 ed.), "Dictionary of the New Greek Language"

 

Ridgway, W.D.V. (1999). “apoikia”, Oxford Classical Dictionary (3.Baskı, s.122) Oxford: Oxford University Press.

 

[1]      Osmanlıca Türkçe Sözlük (2007-2010), Müstemleke

Erişim: <http://www.osmanlicaturkce.com/?k=m%FCstemleke&t=%40>[27Ekim 2010]

 

[2]      Nişanyan, S. Sözlerin Soyağacı, Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü (2002-2010), Müstemleke

         Erişim: <http://www.nisanyansozluk.com/?k=m%C3%BCstemleke> [28Ekim 2010]

 

[3]      Bradshawofthefuture Kelime Kökü Formu (2007), “*kʷel-”Erişim:<http://bradshaw ofthefuture.blogspot.com/2007_12_01_archi ve.htm> [29.11.2010]

 

[4]      Nişanyan, S. Sözlerin Soyağacı, Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü (2002-2010), koloni Erişim: <http://www.nisanyansozluk.com/?k=koloni> [28Ekim 2010]

 

[5]      Osmanlıca Türkçe Sözlük (2007-2010), Koloni

         Erişim: <http://www.osmanlicaturkce.com/?k=Koloni&t=@> [27Ekim 2010]

 

[6]      Nişanyan, Sevan, Sözlerin Soyağacı, Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü (2002-2010), sömürge Erişim: <http://www.nisanyansozluk.com/? k=s%C3%B6m%C3%BCrge> [28.10.2010]

 

[7]      Nişanyan, Sevan, Sözlerin Soyağacı, Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü (2002-2010),semereErişim: <http://www.nisanyansozluk.com/?k=semere> [07.01.2011]

 

[8]      Nişanyan, Sevan, Sözlerin Soyağacı, Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü (2002-2010),istismar [Erişim: <http://www.nisanyansozluk.com/?k=istismar> [07.01.2011]

 

[9]      Nişanyan, Sevan, Sözlerin Soyağacı, Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü (2002-2010),müsmir Erişim: <http://www.nisanyansozluk.com/?k=m%C3%BCsmir> [07.01.2011]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri