Komutan, bir cisim yaklaşıyor (!)

Mert Özdağ

 

Nereden bakarsanız bakın bu 'insansız hava aracı' meselesi çok su kaldırır.
Bir kere olay gizlenmiş!..
Bu ayan beyan ortada…
Uçak 26 Aralık'ta bulunmuş, Tatlısu açıklarında…
Hangi tarihte düştüğü bilinmiyor.
26 Aralık'ta bölgeden bir belediyeye ait vinç araç ve polis eşliğinde denizden çıkarılmış.
YENİDÜZEN uçağın düştüğüne dair haberi 2 Ocak 2016'da yayınladı.
Ne olduysa bu haberin yayınlanmasından sonra oldu zaten.

Uçağın düştüğüne dair haberin fotoğrafıyla yayınlanmasının ardından ortaya bir ‘enformasyon karmaşası’ çıktı.
Biz haberi 1 Ocak'ta araştırmaya başladığımızda güvenlik makamları ısrarla 'bilgi yok' babında açıklamalar yaptı.
Haberin yayınlanmasının ardından ise çok daha ilginç gelişmeler oldu.
GKK Sahil Güvenlik Komutanlığı'ndan olduklarını söyleyen bazı askeri yetkililer gazeteye telefonla ulaşarak 'bilgi almaya' çalıştı.

“Uçak ne zaman düştü, siz fotoğrafı ne zaman çektiniz” gibi sorular soran askeri yetkililer olayı yeni araştırmaya başlamış gibiydi.
Hatta, askeri yetkililerle telefonda görüşen editör arkadaşımız “Biz sizden bilgi alacağımıza siz bize sorarsınız” gibisinden çıkıştı.
Gün boyunca hem askeri yetkililerden hem de polisten bilgi almaya çalıştı haber merkezimiz…
Buna GKK ve Kıbrıs Türk Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma da dahil…
Hatta GKK'dan bize son yapılan açıklama 'olayı araştırıyoruz, herhangi bir bilgi yok'…
Tam herhalde bilgi yok derken, GKK akşam saatlerinde yazılı bir açıklama yaptı.
Yazılı açıklama da evlere şenlik!..
İşte açıklama:
“26 Aralık 2015 tarihinde Tatlısu açıklarında çok önceden denize düştüğü ve akıntı nedeniyle kıyılarımıza sürüklendiği değerlendirilen, hangi ülkeye ait olduğu belirlenemeyen kullanılmaz durumda küçük bir insansız hava aracı bulunmuştur. Uzmanlarımız tarafından yapılan incelemede halkımızın güvenliğini tehdit edecek herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”
                                                          

***

Açıklamada ilginç detaylar var.
GKK diyor ki 'çok önceden denize düştü ve akıntı nedeniyle kıyılarımıza sürüklendi'
Peki bu nasıl anlaşıldı?
Belli değil!..

'Hangi ülkeye ait olduğu belirlenemedi' deniliyor, bu normal çünkü böylesi bir casus uçakta ülke ibaresi bulunmaz…
Ve en can alıcı cümle:  “Uzmanlarımız tarafından yapılan incelemede halkımızın güvenliğini tehdit edecek herhangi bir bulguya rastlanmamıştır”
Hangi uzmanlar tarafından incelendi bu uçak?
Ne gibi sonuçları var bu incelemenin?
'Halkımızın güvenliğini tehdit edecek herhangi bir bulguya rastlanmamıştır' ne demektir?
Düşen bir uçak halkın güvenliğini neden tehdit etsin ki?
Düşmeden önce edebilirdi de, düştükten sonra tehditlik hali kalmadı ki.
Peki bu uçak kime ait?
GKK açıklamasından en azından şunu anlıyoruz, uçak bizim değil, Türkiye'nin de değil…
Zaten Türkiye'nin Kıbrıs üzerinden casusluk faaliyeti yapmasına gerek de yok.
Binlerce kişilik ordusuyla, bütün gücüyle Türkiye zaten burada…
Öyle anlaşılıyor ki bu uçak başka bir ülkeye ait.
O halde kim ya da kimler adamızın üzerinde casus uçak uçurabilir ki?
Bir kere Suriye’deki iç savaş sürerken hem Esad rejimi hem de muhaliflerin bu tür uçaklar kullandığı biliniyor.
Diğer yandan bölgede askeri gemiler bulunduran büyük güçler de bu yöntemi sıklıkla kullanıyor.
Bir diğer iddia ise uçağın modeline bakarak yorumlanan bir konu: Uçak İran’a ait…
Tüm bunlar şimdilik belirsiz…
Ancak belli olan bir şey var ki biz bu konuda da sınıfta kaldık.

Hem olayın enformasyon tarafında hem de güvenlik konusunda notumuz yüksek değil.

-------------------------------------------------------------------------

Casus da değişti

'İnsansız hava aracı' konusunda Sami Özuslu güzel söyledi dün sabah…
Eskiden olsaydı bu araçla ilgili paparayı koparacak, 'Rumlar casus uçakla bizi izliyor' diye feveran edecek, ortalığı ayağa kaldıracaktık.
Şimdi bakıyorum da kimse Rumları suçlamıyor.

Demek ki neymiş?
Güvenlik endişeleri konusunda değişim olmuş zamanla.
Artık Kıbrıslı Rumlar, ya da Rum ordusu güvenliğimizi tehdit eden bir unsur olarak görülmüyor ki; bu casus uçak konusunda bile adresi başka ülkelerde arıyoruz.
Olayı tersten, bu açıdan okuyunca iyi bir şey…

------------------------------------------------------------------------------

 

UBP çekmez iken, SODEP niye çeksin!

 

UBP’nin 2014 yılı başında ortaya çıkan ‘2013 Yılı Seçim Harcamaları Raporu’, seçim bütçesinin yaklaşık ‘4 katı’ harcamanın, ‘şişirilen faturalar’, ‘faturasız işlerle’ yapıldığını ortaya koymuştu.
UBP, borç batağındaydı...

2013 yılında, seçim için ayrılan 1 milyon 800 bin TL’lik bütçeye karşın, 4 milyon 678 bin 292.13 TL harcama yapan dönemin UBP yönetimi, 2014 seçiminde partiyi ‘dara düşürdü’…

Ne vardı başka raporda?

• Raporda, UBP’de muhasebe elemanlarının beyan ettiği harcamalarla, tespit edilen harcamalar arasında 398 bin 903.25 TL fark dikkat çekmişti.
UBP’nin faturalı harcamalarıyla, faturasız harcamaları arasında da ciddi fark ortaya çıkmıştı.

• 2013 seçimlerinde 4 milyon 678 bin 292.13 TL harcandığı ortaya çıkarken, sadece 1 milyon 658 bin 382.65 TL’lik faturaya ulaşılmıştı.

Yani UBP, 3 milyon 899 bin TL’yi ‘faturasız’ harcamıştı.

Rapor YENİDÜZEN’in defalarca yazdığı, sorduğu ‘UBP Piyangosu Biletleri’ne dair skandalı da belgelemişti.
Maliye Bakanlığı, Gelir ve vergi Dairesi’ne 50 bin bilet basımı için başvuru yapan UBP’nin, 200 bin adet bilet bastığı ve 92 bin 259 biletin satıldığı veya dağıtıldığı, ancak bilet paralarının büyük bir kısmının da tahsil edilmediği rapora yansımıştı.
Peki ne oldu bu piyango?
Çekilmedi!..
Tıpkı  15 KASIM 2010’da çekileceği açıklanan ve hiç çekilmeyen UBP piyangosu gibi…
20 TEMMUZ 2013’te çekileceği açıklanan  piyango da çekilmedi…
Ve bu ülkede adalet olduğunu iddia edenler bu konuyu tınmadı.
                                                   

***

Bu olayın üzerinden aylar, yıllar geçti.
Ortaya ‘yeni’ bir parti çıktı.
Yolsuzlukların üzerine gideceğini söyleye söyleye gündeme geldi.
Sosyal Demokrat Parti…
O da piyango düzenledi…
31 Aralık 2015’te çekileceği açıklandı.
Kıbrıs Postası’ndan Vatan Mehmet’in haberine göre; Sosyal Demokrat Parti (SODEP), 31 Aralık'ta noter huzurunda çekiliş var, diyerek 10 TL'ye sattığı aralarında lüks otomobilin de vaat edildiği ‘SODEP Piyango Bileti' için Haziran'a erteledik diyor.
E şimdi memleketin en büyük partilerinden UBP iki kez piyango ilan eder, çekmez, paralara konar da, SODEP piyangosu ertelenmez mi?
Ertelenir de…
Çekilmez de, kim bilir…
Bu memlekette her şey olur…
‘Neden yaptın’ diye soran olmaz ki!..

 

-----------------------------------------------

 

NE OLDU?

Sahi, asgari ücret konusuna ne oldu? Sektörel bazda ücret için çalışma yapıldı mı?