Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Anastasiadis’e çağrısı uzun zamandır Kıbrıs sorunu konusundaki sönük sürecin yeniden canlanmasına neden oldu. Bu konuda konuşanlara, konuşmayanlara, konuşanların ne dediklerine bakalım;
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Rum tarafının, Guterres Çerçevesi’ni taraflara sunulduğu şekli ile kabul etmesi durumunda, çerçevenin stratejik bir paket anlaşması olarak ilan edilebileceğini açıklayarak, “Stratejik bir paket anlaşması olarak bunu ilan edelim. Geri kalan boşlukların tamamlanması için o zaman müzakerelerin de bir anlamı olur” dedi.
“Konfederasyon ya da iki devletli çözüm bizim masa başında elde edebileceğimiz bir şey değildir, bu şekilde bir öneriyle yola çıkarsak BM parametrelerini reddeden taraf olarak tanımlanırız” açıklaması da yapan Akıncı masada ne konfederasyonun ne de iki devletli çözüm konusunun olduğunu, yani bu arayışların BM parametrelerine aykırı olduğunu da söyledi. Bu açıklamayı yaparken son zamanlarda yine konfederasyon veya iki devletli çözüm çağrısı yapanlara bir cevap olsun diye yaptığı açık.
Akıncı’nın bu çağrısına yani Crans Montana’da ortaya çıkan Guterres paketinin bir stratejik paket anlaşması olması çağrısına Kıbrıs’ın güneyinden Rum hükümet sözcüsü Prodromu ilk açıklamayı RIK’e yaptı ve Türk tarafının Guterres Çerçevesi içerisinde müzakere etmek istemesi halinde, garantilerden vazgeçmesi gerektiğini söyledi.
***
Ben yazıyı yazarken Anastasiadis de açıklama yaptı ve Akıncı’nın Guterres çerçevesini kabul etmesi durumunda “bunu olumlu bir gelişme” olarak niteledi ve Akıncı ile Türkiye’nin çerçevenin hükümlerini kabul edip etmedikleri konusunda net bir tutum sergilemeleri gerektiğine işaret ederek BM Genel Sekreteri’nin parametrelerini net olarak kabul edip etmediklerini de net şekilde açıklamalarını istedi.
Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis, barış sürecinde “Guterres Belgesi”nin strateji plan olarak kabul edilmesi yönündeki çağrıya “Tek yanlı müdahale hakkının kaldırılması kabul edilmişse olumludur” yanıtını da verdi.
***
Güneyden AKEL açıklama yaptı ve “Sn. Mustafa Akıncı’nın Guterres Çerçevesi temelinde stratejik anlaşma önerisi özlü müzakerelerin yeniden başlaması perspektifini açıyor. Sn. Anastasiadis bu öneriyi yaratıcı bir biçimde değerlendirmelidir. Eğer yaratıcı bir biçimde Sn. Akıncı’nın önerisini değerlendirmezse, o zaman çıkmaz süregidecektir ve bunun sorumluluğu Kıbrısrum tarafında olacaktır. Sn. Anastasiadis bugüne kadar Guterres Çerçevesi’ni kendisinin kabul ettiğini, ama diğer tarafın kabul etmediğini söylüyordu. Şimdi diğer tarafın Guterres Çerçevesi’ni ön koşulsuz ve şartsız bir biçimde kabul ettiğini söylediği koşullarda, Sn. Anastasiadis sorumluluklarının bilincine varmaya çağrılmaktadır” dedi.
***
Bu taraftan UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu da, “Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Guterres belgesine bağlılık açıklamasını aslında şimdilerde başlayan ve alternatif çözüm formülleri olarak ortaya çıkan konfederasyon veya iki devlet tartışmalarına engellemek için yaptığını düşündüğünü” söylerken mesajın alındığı söylenebilir.
***
O sessiz, herhangi bir konuda herhangi bir açıklamasına şahit olamadığımız ama seçim kazanma başarısı gösteren 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu da konuyla ilgili yazılı açıklama yapmış (ha gene konuşmamış, yazılı yapmış) “Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden vazgeçmek, Türkiye ve KKTC’nin, Türk ulusunun geleceğini, güvenliğini tehlikeye atmak demektir. Bu bağlamda Sayın Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Rum tarafına yaptığı son öneri asla Kıbrıs Türk Halkı ve Türkiye tarafından desteklenemez” diyerek kalıplaşmış görüşleri tekrarlamış.
***
Bu konuda Hükümetimizden henüz bir açıklama yok. En azından bu satırlar yazıldığı sırada yoktu. Evet, hükümet protokolünde Kıbrıs sorunuyla ilgili ortak bir açıklama yapmayacaklarını, her partinin görüşünün ayrı olduğu söylenmişti ama ayrı ayrı da olsa henüz bir açıklama yok bu konuda… Yerel seçimlerle ve tabii ki hükümetin diğer işleriyle yoğunlar ama Kıbrıs sorunu da bir kenarda bekletilmemeli.
***
Sonuçta Akıncı çağrı yaptı, Anastasiadis bazı soru işaretleriyle birlikte ‘olumlu’ dedi…
Peki şimdi ne olacak?