“Konuşulacak rakamlar, konuşulmayacak rakamlar”

Birol Karaman

Geçtiğimiz hafta Genç TV’de sevgili Mustafa Alkan’ın konuğu, Başbakan olarak görevlendirilen Ünal Üstel idi.

Üstel, ülkede yıllardan beridir büyük bir bilinmez olarak duran nüfusun kaç kişi olduğu sorusuna yanıt vermekten ısrarla kaçındı. Soruya cevap vermemeye çalışırken kullandığı ifade ise Kıbrıs Türk siyasi tarihi açısından hafızalardan silinmeyecek bir cevaba dönüştü.

2010 yılında dönemin Başbakanı İrsen Küçük’ün dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Erdoğan ile gerçekleştirdiği basın toplantısında kullandığı “7,5-8” ifadesi gibi Üstel’in “konuşulacak rakamlar var, konuşulmayacak rakamlar var” ifadesi de yıllar boyu hatırlanacak ve benzeri her meselede acı bir gülümsemeyle anılacaktır. Bu yönüyle Üstel kendisiyle ne kadar gurur duysa az!

Tabi bir noktanın altını çizmeden geçersem son derece eksik kalır. Program yapımcısı Mustafa Alkan her zamanki gibi çok iyi bir iş çıkardı. Sorulması gereken her türlü soruyu olanca açıklığıyla sormakla kalmayıp devam sorularıyla almak istediği cevabı alana kadar Üstel’in üzerine gitti. Bugün özellikle Türkiye medyasında en çok şikâyete konu olan “soru soramama geleneği” neyse ki henüz bu topraklarda tam olarak yerleşmedi. Dolayısıyla Alkan da işinin gereğini layıkıyla yerine getirerek bu veciz cümleyi Üstel’in ağzından almış oldu.

Gelelim Üstel’in “konuşulacak rakamlar var, konuşulmayacak rakamlar var” meselesine.

Tam da Üstel’in bu cümleleri sarf ettiği günlerde CTP Kadın Örgütü, engelli bireylerin eğitimiyle ilgili son derece önemli bir sorumluluk üstlenen Özel Eğitim Vakfı’na (ÖZEV) bir ziyaret gerçekleştirmişti. Bu ziyarette Kuzey Kıbrıs’ta altı bin üç yüz otuz bir engelli insanımız olduğu ve sıfır-on sekiz yaş arasındaki engelli bireylerin eğitimi ve rehabilitasyonu için devlete ait hiçbir kurum olmadığı gündeme getirilmişti.

Hiç! Yani sıfır rakamı Üstel’in konuşulacak rakamları arasında yer alıyor mu? Konuyu hiçbir biçimde gündeme getirmediğine göre almadığını anlıyoruz.

***

Ülkede artan adli vakalar nedeniyle yeni bir cezaevi yapılması gündeme gelmişti. Uzun süren çalışmalar sonucunda yeni bir cezaevi inşa edildi ve çok uzun olmayan bir süre önce de hizmete açıldı. Altı yüz yirmi beş kişi kapasiteli cezaevinde şu anda yedi yüz on dokuz mahkûm bulunuyor. Bunların yalnızca yüzde yirmi beşi KKTC vatandaşı mağdurlardan oluşuyor.

Cezaevi nüfusunun yüzde yetmiş beşi yabancı ülkelerden ülkemize gelen kişiler. Yani bu ülkeye her gün başka birçok şey yanında suç ve suçlu da ithal ediliyor! Üstel açısından buradaki yüzde yetmiş beş rakamı konuşulacak rakamlar arasında yer alıyor mu? Anlaşılan, almıyor!

***

Tatar’ın yurtdışı ziyaretlerine olan merakı artık herkes tarafından biliniyor. İddialara göre artık Türkiye yetkilileri bile bu ziyaretlerin sıklığından rahatsızlıklarını bildiriyorlar.

Tatar, 7 Temmuz 2023 tarihinde Yenidüzen Gazetesi haber merkezi tarafından hazırlanan özel haberde de belirtildiği üzere Ocak 2022-Temmuz 2023 tarihleri arasındaki on sekiz aylık sürede tam yirmi iki kez yurt dışına ziyaret gerçekleştirdi.

Türkiye’nin çeşitli illerinde, o festival senin bu açılış benim, gezen Tatar’ın gezilerinin KKTC bütçesine maliyeti bilinmiyor. Örneğin Üstel, Tatar’ın ne amaca hizmet ettiği bilinmeyen gezilerinin halka maliyeti konusunda bir çalışma yapıyor mu? Bu rakamlar konuşulacak rakamlar arasında mı?

***

Kıbrıs Türk halkının en itibarlı sendikalarından biri olan Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS) periyodik olarak Sağlık Bakanlığı’ndan ve İstatistik Kurumu’ndan aldığı verilerle evrensel standartlara dayalı bilimsel bir değerlendirme yaparak açlık sınırını açıklıyor. Bu çalışmaya göre 30 Eylül 2023 tarihi itibariyle dört kişilik bir ailenin açlık sınırı, on yedi bin yetmiş dört Türk lirası olarak hesaplandı.

Ülkede on beş bin yedi yüz elli Türk lirası olarak uygulanan asgari ücret düşünüldüğünde, net asgari ücretle açlık sınırı arasındaki fark aylık bin üç yüz yirmi dört Türk lirasına yükseldi. Yani asgari ücretli tam anlamıyla açlığa terk edildi. Üstel’e göre bu rakamlar konuşulacak rakamlar arasında mı? Yoksa “istikrar” soslu yoksullaştırma politikalarına devam mı?