KÖR NOKTA

Mehmet Çağlar


Bu yazı, 14 Mayıs 2013 tarihinde yazılmıştı. O zaman yine gündemde "gençleştirme" vardı... Bugün değişen nedir? Bir kıyas yapabilmek adına yeniden yayınlıyorum...

Günümüzde Sol'un temsilcileri arasında iradeyi ortaya çıkaracak düşünce ve yöntemleri derinleştirmeye dönük esaslı bir Kalkınma Programı'nın dahi olmaması, kala kala sadece, siyasi partilerin birer "fikir kulübü"/"politika üretim merkezi" olarak değil de, sanki birer gençlik ya da "jimnastik" kulübüymüş gibi (!) yaşa ve kasa bağlı bir "gençleştirme" edebiyatıyla "prim yapar" durumda olmasının NEDENİ:

SOL'UN ENTELLEKTÜEL KAYNAKLARLA İLİŞİĞİNİN GÜNDEN GÜNE KOPARILMASINDANDIR...
......................................................................

BAŞKALAŞMA

Sol feraset ve basiretin, entellektüel derinliğin kaybolmasına neden olan bu başkalaşma yüzünden uğradığı dumuru, bütün felaketlerin anası mertebesine yerleştirmek lâzımdır. Ekonomik Kalkınma ve diğer tüm programlar ile iradeyi ortaya çıkaracak düşünce ve yöntemleri derinleştirmeye dönük esaslı bir katkının neden sol'da zuhur edemediği de açıktır.Yönetimin ileriye geçememesinin ve "jimnastik kulübü" düşüncesine kapılmasının tartışmasını; Ekonomik, Toplumsal ve Siyasal Kalkınma Plânı veya diğer tüm bilimsel programlar için de yapmakta yarar vardır.

Ekonomide, Siyasette ve Toplumsallıkta, Sol partililerin görmesi gereken pek çok unsuru bu KÖR NOKTAya (jimnastik kulübü fikriyle gençleştirme) öteleyerek bir çıkmaza yol açmak ne kadar verimlidir?

Kimse gençlerin ve yetişkinlerin özünü, sözünü, düşüncelerini, üretkenliklerini gözardı edip bir metafor olarak burada kullanılan "jimnastik kulübünü" meşrulaştırarak kendine bir sol kimlik varedemez.
Olsa olsa sadece sol ilkeleri görebilecek zaviyeyi kaybetmeye neden olur.

"DEĞİŞİM" !

Politik düzeyde ve yüzeyde, partinin her kademesinde sesini güçlü bir biçimde ifade eden gençlerimiz üzerinden, siyasi güç üretebilme maksatıyla ve "değişim" ifadesiyle eklemlendirmek; yeni bir meşruiyet alanı açar, ve en içkin arzuları etki altına alır.

Gençlerimiz üzerinden hayâl gücünü etki altına alacak, sözde yeni bir "demokrasi" anlayışı geliştirmek; arzunun "libidinal" dediği "derin" güçlerini lidere yöneltirken, "saldırgan içgüdüleri" de bu grubun dışında kalanlara yönelir.

İLERLEMENİN YOLU ÜRETKENLİKTİR

"İlerlemenin yolu  "adam yeme" değildir;
Burada İLERLEMENİN YOLU, KAYNAKLARI ÜRETKEN OLMAYAN KULLANIMLARDAN ÜRETKEN OLANLARA KAYDIRARAK YENİDEN DAĞITMAKTIR.
Ancak böyle yapmakla üretkenlikte sıçrama yapabiliriz.
Asıl mesele, asıl amaç bu olmalı:
ÜRETKENLİK..."...diyen insanlara kulak vereceğimize, onları kendimizden sosyal medyada, facebook'larda çeşitli "festivaller" yaratarak dışlaştırıyoruz !..
Ne uğruna ?
Bir "jimnastik kulübü" kurabilmek uğruna..!
Neymiş efendim: "internette fikir üretmek güvenli değilmiş"...
Neymiş efendim: "hoca da eskiler de gençlere karşıymış"..!

Yazıktır, yazık...

ENTELLEKTÜEL DERİNLİK

Sol partilerde entellektüel tartışmaların ve özellikle de kurultayların kişiler üzerinden değil, herhangi bir yaş, meslek, cinsiyet vb bir grubun mülkiyeti üzerinden de değil, tam da siyaset üzerinden, politikalar üzerinden, sosyalist ilkeler ve programlar doğrultusunda hazırlanacak stratejiler üzerinden yapılması gerektiğinin altını çizmeye çalışıyorum...

Bunlar dahi zaman zaman çeşitli "gruplar" tarafından farklı fikirlerle tartışılıp sahip olunan entellektüel derinlik zenginleştirileceğine, eğer bütüne ve içeriğe bakmadan aradan cımbızla çekilen "iki kelime" üzerinden suçlamaya döndürülür ve hatta "sonradan gelen", "daha aramıza yeni katılan..." gibi tanımlamalarla düşünce üretenler ötekileştirilmeye ve suçlanmaya, "yokmuş gibi" davranılmaya çalışılırsa;
Nasıl olacak da bizler bu entellektüel birikimlerimizi önce partililerimiz ve sempatizanlarımızla ortaklaştıracak ve daha sonra da tüm toplumu Parti'nin düşünce düzeyine çekebileceğiz?

Bu entellektüel birikimlerimizi paylaşacak zemin ve ortamları artırmaz ve bu ortamlarda etik çerçevesinde ve entellektüel düzeyde tartışamazsak, alternatif program ve projelerimizi nasıl üretebileceğiz?

Bir kurultayı;
"diğerlerini yeme; silip süpürme; yok etme...", "birini yerinden kaldırıp yerine bir diğerini koyma"...anlayışından kurtaramaz ve üretime dönük en geniş tartışma ve kucaklaşmayı sağlayamazsak;
Biz nasıl bir YOLDAŞLAR ve BİRLİK, MÜCADELE, DAYANIŞMA partisinin "BİZ BİRBİRİMİZİ SOKAKTA BULMADIK " diyen partilileri olabileceğiz?

Ve eğer üretime düşünce üretiminden başlamaz ve bu düşünceleri de farklılıkların zenginliğiyle bütünleştiremezsek; toplumsal üretime nasıl geçecek, alternatif programları nasıl yaratacak ve yaklaşan seçimle birlikte yalnızca hükümete değil, iktidara nasıl gelebileceğiz?


YAZIK ETMEYELİM

Eğer çıkıp da değişen dünya, bölge ve ülke koşullarında  partimizin de artık yeni bir parti modeline ve örgüt yapılanmasına ihtiyacı olduğunu ve bunun nasıl olması gerektiğini söylemezsek;

Eğer partimize Sosyalist ilkeler ve etik temelinde yeni bir kültür oluşturacak örgüt eğitimi, parti okulu ve siyaset akademisi benzeri yapılanmaları kurumsallaştıracak modelleri ortaya koymazsak;

Eğer toplumsal varoluşumuzu sağlamak ve ileri götürebilmek için çok acil olarak bir Ekonomik, Toplumsal ve Siyasal Kalkınma Plânını Parti olarak toplumumuzun önüne somut olarak çıkarmazsak;

Eğer en genelde parti-yerel yönetimler ve olası hükümet dönemlerinde parti-hükümet ilişkilerini yeniden tanımlamaz ve modellemezsek; kurultayların partinin en önemli dönemeçleri olmasını nasıl gerçekleştirebileceğiz ki?
HALÂ DAHA KİŞİLER ÜZERİNDEN POLİTİKA YAPMAYA DEVAM MI EDECEĞİZ ?

Yazık etmeyelim;
Ne partimize ne partililerimize;
Ne gençlerimize ne yaşlılarımıza (ileri gençlerimize);
Ne kadınlarımıza ne erkeklerimize;
Ne de umudunu partimize bağlayan emekçilere ve tüm toplumumuza YAZIK ETMEYELİM..