Bir “kusur” gibi gördük hastaları, bir “ayıp” gibi!
Hatta neredeyse “yaratık” gibi!
İnsanı korkutursanız ne yapar?
Kaçar!
Peki “utandırırsanız” ne yapar?
Gizlenir!
Böyle oldu...
* * *
Önce Almanları “hedef tahtası”na aldık.
Tam da “defolup gitsinler” hissiyle insanlara yaklaşıldı.
Sonra İngiltere’den gelecek kendi çocuklarımızı istemedik.
Şimdi memleket içi “şeytanlaştırma” ve “covid avı” histerisi oluştu.
İnsanların korkuları beslenerek bir korku iklimi örülüyor.
Ortada gezinen “kiralık katiller” varmış gibi yorumlar yapılıyor.
Böylece ürküyor kimi hastalar!
Gizleniyor, susuyor, ahali çıldırıyor.
İnsanların duygusunu, öyküsünü, psikolojisini, gerçeğini bilmeden yaygara yapıyor, infaz ediyoruz.
* * *
Covid-19 pozitif insanlar bir asır öncenin “kara veba”lısı değil!
Tam da böylesi “lanetleyen” yorumlar yüzünden hasta insanlar daha da gizlenecekler.
Böyle bir ortamda suskunlaşacak kendinden şüphe edenler.
İnsanlar “köylere, kentlere, kasabalara” tavır almaya başlıyor, giderek...
Her mahalleyi tellerle mi çevreleyeceğiz, böylesi bir “güvensizlik” ortamında mı yeneceğiz salgını?
* * *
Evet farkındayım, abartılmış ya da öyküleştirilmiş “bulaş senaryoları” çok ilgi çekiyor, paylaşılıyor, rağbet görüyor.
Tamam da sonra ne oluyor peki?
‘Pandora’nın Kutusu’nu açmış, memlekete kötülük yayan kişilere dönüştürülüyor hastalar ya da yakınları...
* * *
Lütfen!
Günlerce ve gecelerce öğrenciler için benzer kuşkular büyütüldü.
Ne oldu?
İlk grup içinden tek bir pozitif vaka görülmedi.
Utanmasak İngiltere’de evlerine kilitleyecek, sandalyelerine bağlayacaktık.
* * *
Salgına dair yerler, mekanlar, insanlar üzerinden gizemli ve korkutucu masallardan vazgeçelim.
Çok daha soğukkanlı, planlı, bilinçli olmalıyız.
Siyasiler değil yalnızca, hepimiz...