Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye’yle ilgili son kararını okudunuz mu?
Eski bir öğretmen “terör örgütü üyesi” olduğu iddiasıyla tutuklanarak mahkûm edilmişti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, söz konusu davada adil yargılama olmadığını işaret etti.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “adil yargılanma” başlıklı 6’ncı, “kanunsuz ceza olmaz” başlıklı 7’nci ve “toplanma özgürlüğü” başlıklı 11’inci maddelerinin ihlal edildiğine karar verdi, Avrupa mahkemesi… Tümü “muğlak” gerekçelerin terör örgütü üyeliği için yeterli kanıt olmadığını karara bağladı...
Bir bankaya 3 bin lira para yatırmak, bir sendika veya derneğe üye olmak ya da “isimsiz bir itirafçının itiraflarında adının geçmesi” gibi sebepler bir insanı “terörist” kabul etmeye yetmiyor.
Türkiye’de yetiyor elbette!
Neyse… Şimdi on binlerce davaya daha “emsal” olacak bu karar…
***
Tam da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu adımı konuşulurken, yeni kararlara imza attı Türkiye yargısı…
Yargıtay, “Gezi Parkı” gösterileri nedeniyle verilen hapis kararlarını onadı.
Gezi’de yaşananları günbegün izlemiştik; doğaçlama bir başkaldırı, son derece yaratıcı ve coşkulu bir direniş, kendiliğinden gelişen bir isyan gözümüzün önünde yaşanmıştı. Planlansa böylesine doğal olamazdı zaten... İnsanlık tarihi kadar köklü gösteri hakkına karşı uygulanan orantısız müdahale işin tadını kaçırdı elbette…
Bu demokratik gösteriler nedeniyle “terörist” denilerek onlarca yıldan müebbette kadar hapse gönderildi seçilmiş insanlar…
***
Ve derken yılların Antalya Film Festivali iptal edildi.
Niye?
“Kanun Hükmünde Kararname” ile görevlerinden alınan bir öğretmen ve bir doktorun hayatını anlatan belgesel nedeniyle!
Bu belgeselin de “teröre hizmet ettiği” açıklandı.
Filmler terörist!
Gazeteciler terörist!
Vekiller terörist!
Artistler terörist!
Direnen terörist!
Başkaldıran terörist!
Gökkuşağı dahi terörist bu kafalara göre!
İşte Kıbrıs’ın kuzeyine dayatılan siyaset “demokrasinin kesildiği” böyle bir yerden geliyor.
O nedenle görmezden gelemeyiz.
Sansürün hortladığı, yargı bağımsızlığının ortadan kalktığı, özgürlüklerin daraldığı yerden hepimizin payına korku, endişe ve iradesizlik düşüyor.
***
Türkiye’nin etkin ve fiili kontrolü altında yaşadığımız Kıbrıs’ın kuzeyinde muhalif söz söyleyen onca insan içeri tıkılmamışsa, sanırım bunun en önemli sebebi Avrupa Birliği yurttaşı olmamızdır.
Aklıma bu geliyor şimdilik…
Demokratik hakların ve özgürlüklerin tümüyle baskı altında tutulduğu, siyasal erkin tek elde toplandığı, baskı ve müdahaleye dayalı bu yönetimi deşifre etmeliyiz. Türkiye böylesine agresif hayatlarımıza yön veriyorsa eğer…
Unutulmasın, temel hak ve özgürlüklerimizi yitireceğiz korkusunu güneye değil kuzeye bakarak yaşıyoruz çoğumuz…
Bu hakikati görerek geleceği inşa etmeliyiz.
Bir zamanlar korktuğu zaman annesini çağıran bu toplum, annesinden korkuyor şimdi… İşte o nedenle, çok daha yürekten birbirimize sarılmalı ve kendi ayaklarımız üzerine kalkmalıyız.
İllaki yeni geçişler şart
Her yeni “Bakan” barikatlara gidiyor, geçiş kapılarına bakıyor, konuşuyor, demeç veriyor, fotoğraf çektiriyor ve eziyet bitmiyor!
Komiteler de kurulmuştu öncesinde…
Öylece kaldı.
Yeni geçişler açılmadıkça, barikatlar devrilmedikçe, temaslar artmadıkça, hele hele Lefkoşa’daki çile bitmeyecek.
Memurlar arttı, yine yetmiyor!
Hele hafta sonu gece saat bire kadar sürüyor yoğunluk…
Güneyden kuzeye geçiş için 45 dakika bekleniyor.
Siyasi şov değil yeni geçiş noktaları şart anlıyor musunuz?
Yine Covid, bu kez Eris!
Covid-19 yine azmış…
“Eris Varyantı” diyorlar.
Bundan böyle “kapanma” olmaz kolay kolay…
Ne Kıbrıs’ta ne de dünyada…
Sağlık değil sebebi ekonomi…
O nedenle kendinizi korumaya bakınız önce….
Diken’de okudum, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji uzmanı Prof. Dr. Esin Davutoğlu “Uzun süredir görmediğimiz radyolojik görüntüler ve ölümler karşımıza çıkıyor” demiş.
Dünya Sağlık Örgütü kırılgan gruplara “acil aşı” uyarısı yapıyor örneğin, işin aslı aşıya da bir güvensizlik var.
Sanırım kalabalık alanlarda yeniden maskeye dönüş gerekiyor, en önemlisi… Bir de daha özenli hijyen…
İNSANLIK, YURTTAŞLIK!
Deneyimli gazeteci Erten Kasımoğlu paylaştı, gördüm. Sabah saat 02.00 diyor! Hastane avlusunda toplanmış insanlar, öğrenci ve çalışma izni alabilmek, ülkede ikamet edebilmek için “Sağlık Raporu” peşine düşmüşler! Rezillik bu… Geçtiğim hastalığı nerede kaldı insanlık! İnsanlar tabii ki delicesine “KKTC yurttaşlığı” istiyor, böylesi bir muamele varken… Sabahın köründe hastanede manzara bu… Bir de “devlet” diyorlar utanmadan…