Korona Şarkıları-2 #evdakal

Eralp Adanır

Yazımızın bu ikinci bölümünde, Koronavirüs sonrası alınan önlemlerin başında gelen; evde kalınmasını vurgulayan, hatta “Evde kal/Güvende Kal” diyerek sloganlaştırılan bu durumu konu alan bazı müzik üretimlerine yer vereceğiz.

Elbette sosyal medyadaki paylaşımlarda görebildiğim, yayınını yakalayabildiklerimden oluşacak yazı ki, eminim bu örneklerden kat kat fazlası vardır.

Öncelikle yurdumun insanlarının bu konudaki üretimlerinden bazı örnekler vermek istiyorum.

Bu ülkenin yazın alanına araştırmalarıyla, şiirleriyle ve kitaplarıyla çok çok katkısı bulunan, geçmişi uzun yıllara dayanan, bestecilerimize nice şarkısözleri yazmışlığı ve bu yönüyle “tek” olan sevgili dostum Bülent Fevzioğlu’ndan bahsederek başlıyorum örneklemelere.

Folk, pop, türkü türlerinde nice bestelerin sözyazarlığını yapmış olan Bülent Fevzioğlu, o sanatçı, o ince ruh halini Koronavirüs günlerinde de kaleme dökmüş. Benim bildiğim neredeyse 10’a yakın bu konuyla ilgili şarkısözleri bestelenmiştir. 

Fevzioğlu’nun kaleme aldığı “EVDE KAL...(Seni Çok Seviyorum...Mezar Yeri Kazdırma!) şarkısözü, dört müzisyenimiz tarafından kendi türlerinde farklı biçimde bestelenmiş ve yorumlanmıştır.

Mustafa Tozakı, Ender, İpek Amber ve Doğan Balyemez’dir bestecilerimiz. Kimisi folk kimisi pop kimisi türkü formatında dile getirilmiş EVDE KAL’a, notalarını katarak.

İşte Bülent Fevzioğlu’nun bestelenen şiiri:

 

“EVDE KAL...

(Seni Çok Seviyorum...
Mezar Yeri Kazdırma!)

Sevenlerin var seni... bunu sakınb, unutma / Geçer elbet bu günler, sabrına teslim olma...
Ne olursun evde kal... ağlatma kalbimizi; / Ne sana ne de bize... Mezar yeri kazdırma!

Evde kal, koru seni... Koru beni evde kal / Seni çok seviyorum... Ne olur, hayatta kal.”
Evde kapalı hallerimiz nice bestelerin doğmasını da ateşledi gördüğümüz kadarıyla.

Yine Bülent Fevzioğlu’nun sözlerini yazdığı “Yavrucuk (Nenni)”, sevgili İpek Amber tarafından bestelenip yorumlanırken, bir diğer müzisyenimiz Bikem Tunar ise, Fevzioğlu’nun “Ruh Yürek ve Gelecek” isimli sözlerini besteleyip harika bir şekilde yorumlamışlardır.

Aslında karamsar bir durum var hem adamızda hem de genel olarak dünyada. Pollyannacılık değil niyetim ama şu bir gerçek; galiba kendimizi bulmaya başladık bu vesileyle. Yani bu olumsuz günlerde yıllarca ertelediğimiz o kendimize dönüşü gerçekleştirdik ve devam ediyoruz.

Neyse konuyu dağıtmak istemiyorum, bundan sonraki yazımızda belki bu konuyu işlerim; kendimize dönmek, kendimizle olabilmek...

Serdar Kavaz...

Hani “çocukluğundan bilirim” diyeceğim, pek abartılı olmaz belki ama, gencecik yaşlarından, müzikle haşır-neşirliğinden ve benim için yakın dostluğundan bilirim Serdar’ı. Zaten eliden gitar, dilinden şarkılar düşmezdi. Bu kez de düşmedi. “Evde Kal/Güvende Kal” sloganına hemencecik bir beste yapmış, sözlerini kendisi yazarak ve sosyal medyada paylaşarak evde kalmanın önemine bir kez de o dikkat çekmiş. Harika bir çalışma olduğunu belirtmek isterim. Sözleri ise şöyle:

“Korkular sarar bizi, Yaşadığımız bu dünyada / Korona virüsü, Covid-19
Sevgi saygıyı unutmadan, /Hep birlikte mücadeleyle kurallara uymalıyız.

Öpüşmeden, salınmadan / Defolup gitsin artık ülkemizden,
Defolup gitsin artık dünyamızdan.”

Bu yazımızda konuyla ilgili vereceğim örneklerden biri de müzik öğretmeni Alev Arsal hocanıma ait. Gitarıyla birlikte seslendirdiği sözü ve bestesi kendisine ait olan “koronavirüs şarkısı”nın sözleri de şöyle:

“Virüs başlatmış savaş, / Dünyamızda bir telaş.
Alıp götürdü düşünceler /İnsanlar oldu seferber.

Koru kendini hem de herkesi / Virüsten uzak tut kendini
Evde kalmalı herkes evinde / Olmamız gerek hep güvende

Neden kirlettik ki biz / Dünyamızı bu kadar
Canı mı yandı doğamızın / Şimdi çareler arayın.”

Sanırım müzik, bu kötü günlerde en önemli moral kaynağı ve yaşananları belgeleyen bir araç oldu. Her zaman öyle olmuştur zaten. Dünün acılarını, olaylarını ve yaşanmışlıklarını nice şarkılarda, türkülerde, ve hatta klasik müzikte dinler olurken, öğrendik, içselleştirdik. Ve bunu “kaynak” olarak belleğimize taşıdık. Bugünün besteleri, yorumlanan (cover) şarkılar, bir köşede durmuş gitarını, klavyesini, sazını, hatta trompetini, trombonunu, kemanını alıp şarkılar çalan, okuyanlar da görmeye başladık sosyal paylaşımlarda. Evet evet... kendimize bir dönüştür bu bence...