“Kaç günden beri kuşatma altında yaşıyoruz.
Hükümetler ve kitle iletişim araçları buna baharı çağrıştıran bir isim takıp ‘evimizde kalıyoruz’ deseler de, gerçek şudur ki muhasara altındayız.
Yetkililerin açıklamaları ve haber bültenleri, savaş bölgelerinden gelen savaş haberlerini andırıyor. ‘Görünmeyen düşman, asimetrik tehdit, ölüler ve yaralılar’ türünden kelimeler en çok kullanılan sözcükler arasındadır.
Evimizin avlusunda kediler, insanların başına gelen felaketten habersiz, normal yaşamlarına devam ediyorlar.
Her gün aşağı yukarı aynı saate uyanıyorlar, yiyecek bir şeyler bulmak için bahçede dolaşıyorlar, hava durumuna bağlı olarak ya gölgede ya da güneşte yatıyorlar, sonra ağaçların gövdelerini tırmalıyorlar ve karınları acıkınca kapının önüne gelip miyavlıyorlar.
Sakin bir hayat sürüyorlar.
Belki de insanların bilmediği veya bilmek istemediği bir şeyler biliyorlardır. Mesela, virüs ve bakterilerin ölmediklerini, yok olmadıklarını, dünya durdukça hep var olacaklarını...
Hayatın bir parçası olduklarını biliyorlardır.
Hayat budur!
Virüsler ve bakteriler bir süre sonra değişime uğradıklarında veya saklandıklarında, sakın zafer kazandığımızı zannetmeyelim.
Biz insanlar parazitler gibi sevinç içinde gezegenimizi mahvetmeye, sağlık sistemlerini çökertmeye ve vücutlarımıza zarar vermeye devam ettiğimiz sürece, virüsler çıkıp yine gelecekler.
Hem de bu sefer daha güçlü olarak gelecekler savunmasız dünyamıza.”
Yukarıdaki metnin yazarı, mozaik sanatçısı sevgili dostum Yorgos Kepolas’tır.
Yorgos, sadece bu bilge metni yazmakla kalmadı. Korona’nın gözlerine korkusuzca bakan bir de mozaik-kedi yaptı. Hem de has taşlardan... Ayrıca, küçük bir de görüntü hazırladı.
Meraklıları, Facebook/kepolasmosaics adresinden izleyebilirler.