Bir süre önce Lefke’de petrol dolum tesisi projesi için YAGA’nın da desteklediğini söylediği bir yatırım projesi gündeme geldi.
Özellikle yaratacağı çevre felaketi ve olası atıkların bölgeye vereceği zarar nedeniyle çevre örgütleri şiddetli şekilde bu yatırıma karşı çıktı.
Hazırlanan bir ÇED raporu olmamasına rağmen, projenin yerleşim yerlerine oldukça yakın bir yere konumlanması, yetkililer tarafından da desteklendi.
Oysa o ana kadar hiçbir yetkili ve ilgili ön ÇED raporunu bile görmemişti.
Şimdi bu projenin Lefke için uygun bulunmadığı açıklanırken, aynı yatırımın Mağusa bölgesine yapılacağı açıklandı.
Çevre Koruma Vakfı’nın ise, bu aşamada dehşet verici bir açıklaması yayımlandı.
Dernek, bunun bir aldatmaca olduğunu ve aslında temel hedefin projeyi Karpaz bölgesine taşımak olduğunu söylüyor!
Bakir yapısını hızla kaybetme tehlikesi altında olan, benzersiz doğal yaşamı ile koruma altında tutulması gereken en değerli bölgelerden birine…
Lefke Bölgesi Sivil Toplum Örgütleri, projenin Lefke’den alınmasını yüksek performanslarına bağlıyor ve yetkilileri bu isabetli kararlarlından dolayı kutluyor.
Oysa kesinlikle cevaplanması gereken sorular var:
Lefke için uygun görülmeyen proje, Mağusa ya da bir başka yer için nasıl uygun olacak?
Bu çapta bir petrol dolum tesisinin, sadece yerleşim bölgelerine yakınlık derecesinin yaratacağı zararın değil, aynı zamanda doğal yaşam alanlarına doğrudan vereceği zararın da geri dönülmez olduğunu söylüyor uzmanlar.
O zaman bu kadar küçük bir coğrafyada zaten mevcut doğal yaşama yeterince zarar vermişken, şimdi bu projeyle çevreyi nasıl koruyacağız?
Daha da önemlisi, birçok potansiyel tehdit ve tehlike yaratacağı tespit edilen -ki dünyada bunun sayısız örnekleri var- bir projeden hayatımız pahasına ne kazanacağız?
Dile getirilen ilk kazanım rakamları gündemde konuşuluyor. Ancak bunun ötesinde yıllar içinde bunun toplumsal kazanım ve sürdürülebilir ekonomik kazanç alanı yaratacağına ilişkin herhangi bir çalışma henüz kamuoyuyla paylaşılmış değil.
Sorulması gereken sorulardan biri de şu;
Lefke için uygun görülmeyen bu proje gerçekten bir toplum ve çevre duyarlılığı hassasiyetiyle mi yer değiştirmiştir, yoksa gerçekten bunun arkasında başka hesaplar da var mıdır?
Bunca zaman canla başla savunulan projenin bir anda başka bölgeye aktarılması sadece duyarlılık mıdır?
Bu projenin mal sahiplerini, sicillerini, bugüne kadar yaptıkları işleri ve elde ettikleri başarışları bilmiyoruz.
Doğrusu projenin kötü örnekler dışında yarattığı kazanımlar konusunda da yeterince bilgilendirilmiş değiliz.
Kuzey Kıbrıs çözümsüzlük koşullarında birçok alan için tam da korsan bir yapıya sahip.
İsteyen istediğini yapabiliyor.
Gelişmiş ülkelerde yapılamayacak birçok şey yapılabiliyor.
Ucuza ve kolaylıkla…
Kendi doğallığında ilerleyen bu korsan yapı, önümüzdeki on yılları da şimdiden rehin alma tehdidi yaratıyor.
Ancak bugün kimsenin hesap sormadığı bir yapı içinde tutanın elinde kalan kazançlar gelecekte geri dönüşü olmayan zararlara gebe olabilir.
İşte o yüzden sivil toplum örgütlerinin bölgecilik anlayışından uzaklaşıp bu ülkenin bir bütün olduğunu akıldan çıkarmadan da hareket edebilmesi gerekiyor.