Oldukça örgütlü bir trol grubu var…
Tamamı Türkiye’den…
Ne olurdu içlerinden bir hesap, KKTC’den olsaydı!
-*-*-
Bir de, “Kıbrıslı Türkmüş” gibi yapan ama belli ki Kıbrıslı Türkleri iyi bilen “takma isimli” hesaplar var!
-*-*-
Nedir bunların amacı?
Gerek trollerin, gerekse takma isimli hesapların tek bir hedefi vardır; Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün sürmesine katkı koymak.
-*-*-
Tabii ki trollerle takma isimli hesaplar arasındaki farkın da ne olduğunu yazmak lazım.
Trol ya da troll, “İskandinav folklorunda genellikle dev ya da cüce olarak resmedilen, mağaralarda yaşayan efsanevî, çirkin bir yaratık” olsa da, internette ya da sosyal medyada “trol hesap”, “insanlara küfretmek, hakaret etmek, baskı yapmak” gibi amaçlarla kurulmuş veya oluşturulmuş hesaplardır…
Ancak takma isimli hesabı bunlardan ayıran, “azıcık daha fazla beyne sahip olmaları”dır.
-*-*-
Yani troller de bir çeşit takma isimli hesaptır ama troller tam beyinsizdir!
Ve ayıptır söylemesi, bu insanların tümü “çirkin” insandır!
-*-*-
Mesela bazı sonradan namazcı – egemen eşit devletçi siyasilerimizin her türlü sosyal medya mesajları, bu troller tarafından anında “like”lanır.
Lütfen inceleyin, ismi lazım değil, Türkiye’nin KKTC’deki minibüs değnekçiliğini yapan siyasilerin mesajlarına “beğeni” gönderen kendi vatandaşlarımızın sayısı bir, hadi bilemediniz iki elin parmaklarını geçmez.
-*-*-
Bu troller, çoğu zaman bize de saldırır…
Ya da takma isimli sahtekar ve de korkaklardan biri, bir mesajında hikaye anlatır, troller, sıraya girip onları paylaşır ve beğenir!
-*-*-
Ama Kıbrıs ile ilgili tek bir soru sorsanız, başkentinin en iyi ihtimalle “Lefkoşe” olduğunu söyler; Larnaka ve Baf’ın da Yunanistan’ın işgalinde iki kasaba olduğunu iddia edebilir!
-*-*-
Kıbrıs ile ilgisi, bilgisi ve alakası; Trodos isminin, “Toros” yazılacakken birkaç harf hatası ile yazıldığını sanmak kadar olan ve bahsettiğim trol güruhunu da kontrol eden bu cehalet, ne acıdır şu anda KKTC’nin Cumhurbaşkanı’nı da, Başbakanı’nı da koalisyon hükümetini de dilediği gibi yönetmektedir.
-*-*-
Efendim, geçmişte de Türkiye, KKTC’yi veya Kıbrıs Türk liderliğini dilediği gibi yönetmedi mi?
Bu soruya mutlak anlamda yanıtım “kesinlikle evet” şeklindedir.
-*-*-
Ancak gelinen aşama, toplum adına utanç verici, aşağılayıcı ve kabul edilemez boyuttadır…
O kadar ki, cumhurbaşkanı veya hükümet üyelerine, “ayakta dururken üzerinize işeyin” deseler, kesinlikle göyverdeceklerdir…
-*-*-
Bir zamanlar merhum Rauf Denktaş’ı Kıbrıs meselesi ile ilgili olarak çok eleştirirdim…
Ve bir gün, Denktaş’ı çok seven biri bana şöyle bir şey demişti:
“… Gün gelecek bu Denktaş’ı çok arayacaksınız”…
-*-*-
Denktaş’ı bile arar hale geleceğimiz asla aklıma gelmezdi…
Bunu söyleyen kişiyle bayağı tartışmıştım…
Özür dilerim.
Vallahi Denktaş’ı arar haldeyiz…
Çünkü be seviyesizlikte bir görüntü, olmadı, olamazdı!
-*-*-
Biat ve itaatte; papağanlıkta, kuklalıkta geldiğimiz seviye, rezalet ötesidir…
-*-*-
Şimdi troller saldıracak…
Kimisi, kendi çektiğim ceketli – papyonlu – şortlu fotoğrafı paylaşıp, çok ciddiyetsiz olduğumu yazacak…
Kimisi, “zihniyeti bozuk” gibi ifadeler kullanacak…
Kimisi, yazdığım yazı için, “bakın ne yazdı!” diye olduğu gibi yazımı paylaşacak, reklamımı yapacak!
Ve klasik suçlamalar, “Rumcu, Rum sevici, hain vesayre”…
-*-*-
Biliyor musunuz sevgili troller ve sahte hesapçılar; Digomo’ya kadar yolunuz var!
Allah Ersin Tatar ve saz arkadaşlarını size; sizi de onlara bağışlasın!
Ne olur “Rum – Yunan ikilisi ambargo koyuyor” deyin, en azından gülelim!
Aylardır ihaleye çıkılamıyor.
Girne Hastanesi ihalesi hikaye oldu.
Yollar duruyor ve duracak, sadece her tören dönemi, Türkiye’den biri gelecekse, üç beş kamyon daha asfalt atılacak.
Ercan bitirilemedi.
Güzelyurt Hastanesi atıl.
Lefkoşa’ya hastane yapılacaktı, tamamen yalan!
-*-*-
Egemen – eşit devlet tanıtılacaktı, o iş külliyen yalan!
Külliyen demişken, külliye ne oldu?
O da yalan çıktı!
Millet Bahçesi meselesi?
2023’ten sonra bakarız!
-*-*-
Peki neydi bu hamaset?
Neydi bu atmalar tutmalar?
-*-*-
Hepsi hikayeydi, hepsi senaryoydu, hepsi propagandaydı!
-*-*-
Haaaa, “kurultayı bekliyoruz” mu diyeceksiniz?
Banane!
“Efendim, Girne Hastanesi’nde müteahhitler tüzükten dolayı mağdur olmuştu da, aha yeni ihaleye çıktık çıkıyoruz!”
Bu da yalan!
Çünkü o ihale de yattı, para yok!
O ihale için ayrılan parayı yuttuk, harcadık!
Başka da para gelmedi!
-*-*-
Hapishane ne oldu?
O da bitirilemedi…
-*-*-
Peki turizm?
Bakın, Türkiye’ye, özellikle de Antalya’ya turist yağıyor…
Bir program yapsanıza…
Bir destek istesenize…
Hani bize turist?
En büyük destekçimiz Türkiye, turizmde en büyük rakip mi?
Peki üniversiteler ne olacak?
Öğrenciler, yatay geçiş kolaylığıyla Türkiye’de okul buluyorlar, haberiniz var mı?
-*-*-
Haydi, ne olur Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık, “aynı kalemden” bir açıklama yayınlasın ve desin ki; “Rum – Yunan ikilisi bize ambargo koyuyor…”
Ne olur desin, yalvarırım desin!
En azından biraz gülelim!
HOCAM’A İSPİYONUMDUR:
Devlet Bahçeli’nin bir süre önce yaptığı “Kıbrıs” açıklamasından:
“Milli ve tarihi haklarımız üzerinde kuşku uyandırmaya çalışan iç ve dış odakların uzun süreden beri estirdikleri husumet ve hıyanet rüzgârı hız kesmeden devam etmektedir…”
Bahçeli, üniversitede hocamdı…
Ve benden, değerli hocam Sayın Bahçeli’ye:
“… Milli ve tarihi haklarımız üzerinde şüphe uyandıran sizinkilerin pasaportlarını iptal etmişler hocam… Hıyanet rüzgarı diyorsunuz ya… Sizinkiler de hain miydi hocam? Yoksa pasaport hakları mıydı? Tahsin bey bile hocam… Tahsin bey bile…”