Serbeze Hakhiyaj
Balkan Araştırmacı Gazeteciler Ağı BİRN
*** 23 Temmuz 1999 günü ikindi vakti, Slaviça Popoviç’in babası, erkek kardeşi ve amcası tarlalardaydı, Graçka e Vyeter ya da diğer adıyla Staro Grako adlı merkezi bir Kosova köyünde buğday hasadına gitmişlerdi... Orada, 11 komşularıyla birlikte öldürüleceklerdi... “O günden bu yana onların kimler tarafından öldürüldüğünü, bundan kimin sorumlu olduğunu öğrenmeye çalışıyoruz ve bekliyoruz... Ancak hiçbir zaman bir yanıt alamadık” diyor Popoviç BİRN’e yaptığı açıklamada.
*** Staro Grako katliamını yapanlar hiçbir zaman ortaya çıkarılmadı ve yargılanmadılar... “En kötüsü de” diye konuşuyor Slaviça Popoviç, “annemin bir kurbanın akrabası olarak addedilmeyişidir ve bu yüzden hiçbir tazminat da alamıyor...” diyor. Popoviç’in annesi halen Kosova yasaları altında tazminat hakkına sahip değil çünkü resmi olarak Kosova savaşı sona erdikten sonra öldürülmüş olanlar arasındaydı eşi – Yugoslav Ordusu ve Sırp polis kuvvetleri Kosova’dan çekilmişlerdi...
*** Bu konuda önerilen bir yasa değişikliği var ve bu inceleniyor ve değişim umudu içeriyor... Kosova Parlamentosu bu yasa tasarısının ilk görüşmesini onaylamış – yasa tasarısı, yeni oluşturulacak olan Kosova’da Savaş Sırasında İşlenmiş Suçlarla ilgili Enstitü’nün çalışmalarını düzenleyecek. Bu enstitü, 1 Ocak 1998 ile 20 Haziran 1999 tarihleri arasında işlenmiş suçlarla ilgili araştırma yaparak bunları belgelemesi için kuruluyor, enstitünün “savaş suçlarının neden olduğu ölümler, fiziksel ve duygusal zarar, ekonomik zarar, kültürel mirasa verilen zarar ve diğer türden zararlar” hakkında doğru veriler ortaya koyması öngörülüyor yasa tasarısında.
*** Yasa tasarısına göre enstitü suçların ne zaman ve nasıl işlendiğini, kimlerin kurban olduğunu, kimlerin görgü tanığı olduğunu ve bu suçları işlediklerine ilişkin kimlerden kuşku duyulduğunu araştırıp bilgi toplayacak. Suçlara ilişkin kanıt toplamanın yanısıra enstitü aynı zamanda yasama organlarıyla işbirliği yaparak elindeki verileri adaletin hizmetine sunacak. Yasa tasarısı enstitünün ayrıca, savaş sona erdikten sonra da 31 Aralık 2000 tarihine kadar işlenmiş suçları da belgeleyebileceğini belirtiyor.
*** Eğer bu gerçekten olursa, o zaman kanıtlar toplanarak kurbanların yakınlarının yasal olarak durumlarının tanınması ve savaş sonrası dönemde işlenmiş suçlardan ötürü tazminat almak için verdikleri mücadeleye yardımcı olabilir. Böylece savcıların araştırmalarına yönelik potansiyel bir temel de oluşturabilir. Yasa tasarısının ikinci kez parlamentoda ele alınarak oylanması pek yakında gerçekleştirilecek.
*** Ancak muhalefetteki Kosova Demokrasi Partisi PDK 20 Haziran 1999’dan sonra işlenmiş olan herhangi bir suçun enstitü tarafından araştırılmasına şiddetle karşı çıkıyor... “Kosova Kurtuluş Ordusu’nun baskıcı Sırp yönetimine karşı vermiş olduğu özgürlük mücadelesine gölge düşürüleceği” gerekçesiyle bu araştırmaya karşı çıkıyor bu parti. PDK’nin parlamento grubu başkanı Abelard Tahiri, “Albin Kurdi hükümetinin çabasıyla yapılmak istenen bu yasa, 31 Aralık 2000 tarihine kadar savaşla ilgili işlendiği iddia edilen suçları araştırmayı öngörüyor ki bu da Kosova’daki soykırımdan sorumlu olanların çıkarlarına uygun bir çabadır” iddiasında bulunuyor ve yasanın Sırplar’ın çıkarlarına hizmet edeceğini ileri sürüyor.
*** PDK liderleri arasında Kosova’nın eski Cumhurbaşkanı Haşim Taci de vardır (kendisi halen Lahey’de insanlığa karşı işlenmiş suçlar ve savaş suçları nedeniyle Kosova Özel Mahkemesi’nde yargılanmayı bekliyor, Kosova Kurtuluş Ordusu’nun üst düzey subaylarının savaş esnasında ve savaştan sonra işlemiş oldukları savaş suçlarından ötürü...) PDK’nın esas kaygısının savaş sonrası döneme ilişkin enstitüye daha geniş bir görev alanı verilirse, o zaman çok daha fazla sayıda Kosova Kurtuluş Ordusu yetkilisinin ve askerinin, Miloseviç güçleri Kosova’dan çekilip savaş sona erdikten sonra Sırp azınlığa karşı intikam maksadıyla işlemiş oldukları suçlardan ötürü mahkeme önüne çıkarılma tehlikesi olduğu anlaşılıyor.
*** Geçiş döneminde adalet konusunda araştırmalar yapan Nora Ahmeday’a göre enstitünün görev alanı, 2000 yılını kapsayacak kadar geniş olmalıdır çünkü savaş resmi olarak bittikten sonra pek çok cinayet işlenmiş ve pek çok sivil insan kaçırılmış... “Tüm bu suçlar da tümüyle savaşla alakalıydı” diye anlatıyor Ahmeday, BİRN’e yaptığı açıklamada. “Kosova, Haziran 1999’dan sonra işlenmiş olan suçları ele almakta sınıfta kalmıştır, toplum olarak da devlet kurumlarına sivillere karşı Haziran 1999’dan sonra işlenmiş suçları daha ciddi biçimde ele alması için baskı uygulamakta sınıfta kaldık” diyor...
*** Kosova’daki Avrupa Birliği ofisi de enstitünün ele alacağı suçlara ilişkin zaman diliminin geniş tutulmasına destek vermiş bulunuyor... “Uluslararası topluluk geçmişte yaptığı açıklamalarda, enstitünün daha uzun ve daha kapsayıcı bir zaman dilimini ele almasına destek vermişti, bu da şimdiki yasa tasarısında vardır” diyor AB ofisi sözcüsü Nikola Gaon-Sorokin. Ancak yasa tasarısı, enstitünün savaş sonrası dönemde işlenmiş suçları ele alma seçeneğinin olduğunu belirtiyor, bunu mutlaka yapması gerektiğini söylemiyor.
*** “Bu yasa tasarısındaki bu sözcüklere bakılmaksızın umarım ki savaştan hemen sonra suçlara maruz kalan, insan hakları ihlallerine maruz kalan kurbanlar da kayıt altına alınıp kabul edilir” diyor Kosova İnsancıl Hukuk Merkezi Başkanı Bekim Blakaj... Kosova İnsancıl Hukuk Merkezi, savaş esnasında işlenmiş suçları belgelemek için yıllarca uğraş vermiş...
*** Halen Kosova’nın savaşa ilişkin yasal çerçevesi, savaş kurbanları ve onların ailelerine ilişkin tutarlı değil ve savaştan sonra cinsel şiddete uğrayan, tecavüz edilen veya öldürülen kurbanları ve ailelerini içermiyor... Kosova’da savaşa ve savaş kurbanlarına ilişkin birkaç yasa var ancak bunlar, farklı zaman dilimleri kullanıyorlar.
*** Kayıp Şahıslara İlişkin Yasa, kayıp yakınlarının haklarını korumayı ve Kosova’da savaş sonucu kayıp edilenlerin akibeti hakkında bilgi alma hakkını korumayı öngörüyor. Bu yasada kullanılan zaman dilimi 1 Ocak 1998 ile 31 Aralık 2000 arasındaki dönem. Ancak “Şehitler, Gaziler, Savaşa Katılmış Olanlar, Kosova Kurtuluş Ordusu Üyeleri, Sivil Kurbanlar ve Aileleri’nin Statüleri ve Haklarına ilişkin Yasa” ise 1 Şubat 1998 ile 20 Haziran 1999 tarihleri arasındaki zaman dilimini içeriyor. Yasanın savaş dönemi cinsel şiddete uğrayan kurbanları tanımladığı dönem ise 27 Şubat 1998 ile 20 Haziran 1999 tarihleri arasındaki dönem... Yasada ayrıca savaştan kalma bombaların patlaması nedeniyle zarar görmüş insanlardan da söz ediliyor ve savaşın sona ermesinden itibaren üç yıllık bir süre öngörülmüş bu kapsamda...
*** Bu arada Lahey’de bulunan savaş suçları mahkemesi olan Kosova Özel Mahkemesi’nde uluslararası görevliler görevlendirilmiş ancak Kosva’nın yasama sisteminin bir parçası olarak görev yapıyor ve onun yargılamayı öngördüğü dönem ise 1 Ocak 1998 ile 31 Aralık 2000 tarihleri arasında işlenmiş savaş suçları...
*** Blakaj, eğer Kosova’da Savaş Esnasında İşlenmiş Suçlara ilişkin Enstitü’ye ilişkin Yasa, Kosova Özel Mahkemesi’nde öngörülen dönemi kapsayacak biçimde düzenlenecek olursa, o zaman diğer yasaların ve geçmişe ilişkin örneğin Geçiş Dönemine ilişkin Adalet Stratejisi’nin de bu zaman çerçevesiyle uyumlaştırılması gerekeceğine işaret ediyor. Blakaj, “Kurbanların tazminat hakkını öngören yasalar da aynı şekilde değiştirilmelidir” diye konuşuyor.
*** Kosova eski Başbakanı Ramuş Haradinay’ın beş sene önce elle tutulur somut sonuçlar ortaya koyamadığı gerekçesiyle feskettiği Savaş Suçlarını Araştırma Enstitüsü’nün tersine, yeni yasa tasarısı Savaş Esnasında Kosova’da İşlenmiş Suçlara ilişkin Enstitü’nün başkanının, Başbakan tarafından atanmasını öngörüyor – şimdiki Başbakan ise Albin Kurdi... Ancak Ahmeday gibi uzmanlar, böylesi bir enstitüyü hükümetin denetimi altına koymanın, kurumun misyonunu olumsuz biçimde etkileyeceğine inanıyor.
*** “Böylesi bir enstitünün başbakanlık otoritesi altında olması düşüncesi tehlikelidir çünkü enstitünün bağımsız, politikadan ve yürütmenin pençelerinden uzak olması gerekir” diyor Ahmeday. Ona göre enstitünün profesyonel kadrosu olmalı ve yalnızca Kosova parlamentosuna hesap vermeli.
*** Geçmişle yüzleşmeye ilişkin çalışmalar yapan ve Kosova’daki toplumlar arasında daha büyük entegrasyon olması için aktiviteler yapan New Perspektiva adlı sivil toplum örgütünün yöneticisi Joanna Hanson da enstitünün başbakanlıktan bağımsız olması gerektiğine inanıyor. “Enstitünün statüsünün hükümetin denetimi altında olması tekrar ele alınıp düşünülmeli ve enstitünün çalışmaları da uzun parlamenter süreçlerle geciktirilmemelidir, bu önemlidir” diyor BİRN’e verdiği demeçte... Ancak yasa tasarısına getirilen değişiklik önerilerine sıcak bakıyor çünkü varolan yasalardaki tanımlamaların da iyileştirilmesi öngörülüyor.
*** Slaviça Popoviç ise Lahey’deki Kosova Özel Mahkemesi’nde adaletin yerine getirilmesinin son umudu olduğunu söylüyor, bu mahkeme tazminat ödenmesine ilişkin emir verebilecek konumda çünkü... Popoviç savaşın resmi olarka sona ermesinden sonra akrabalarının öldürülmüş olduğunu çünkü savaşa ilişkin şiddetin savaş bittikten sonra da devam ettiğini anlatıyor... “Temmuz 1999 idi ve o günlerde herşey hala savaşa dairdi” diyor...
(BIRN’de Serbeze Hakhiyaj’ın 1 Şubat 2023’te yayımlanan araştırmasını derleyip özetle Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).