KÖSTENCE-2

Yazıdizimizin 2.sinde, Romanya yakın geçmiş tarihinde bir mihenk taşı olarak addedilen Çavuşesku dönemi hakkında da bilgi vermek yerinde olur kanısındayım. Çünkü Romanya, günümüzde; Çavuşesku Öncesi-Çavuşesku Sonrası diye iki bölüme ayrılabilmektedir. Kös

 

 

 

Yazıdizimizin 2.sinde, Romanya yakın geçmiş tarihinde bir mihenk taşı olarak addedilen Çavuşesku dönemi hakkında da bilgi vermek yerinde olur kanısındayım. Çünkü Romanya, günümüzde; Çavuşesku Öncesi-Çavuşesku Sonrası diye iki bölüme ayrılabilmektedir. Köstence’ye doğru otobüs yolculuğumuzun sonuna kadar bu konuda bilgilerimizi tazeleyelim.

 

ÇAVUŞESKU DÖNEMİ:

Ülkesinde adı ilk kez 1932'de Romanya Komünist Gençlik Hareketi'ne katılışıyla duyulan Çavuşesku, Romanya İşçi Partisi'nin Stalin'e bağlı önderi Gheorghe Gheorghiu-Dej'e yakın biri olarak politbüro ve parti sekreterliğinde görevler üstlenir. Dej'in ölümüyle parti birinci sekreterliğine, Temmuz 1955'te ise genel sekreterliğe getirilir. 1967'de devlet başkanı, 1974'te Romanya Komünist Partisi Genel Sekreteri ve Devlet Konseyi Başkanı, aynı zamanda da Cumhurbaşkanı olur.
1968-1970 yılları arasında Stalin yanlısı yöneticilere karşı temizlik harekâtına girişen Çavuşesku, öte yandan sadece devlet başkanından emir alan gizli güvenlik örgütü Securitate eliyle konuşma ve basın özgürlüğünü tamamen kısıtlayarak, en küçük muhalefeti bile susturmuştu.
1980'lere gelindiğinde parti ve hükümet üzerindeki denetimini korumak adına politikalarını katılaştırdı.
     Romanya'nın Temeşvar kentinde rejim muhalifi bir rahibin tutuklanmaya çalışılmasıyla fitil ateşlendi ve 17 Aralık 1989'da kentte gösteri yapan kitleye ateş açıldı. Kısa sürede başkent Bükreş'e sıçrayan olaylar, 21-22 Aralık günlerinde çatışmaya dönüştü. Gizli polis gücü Securitate ile göstericiler arasında sert çarpışmalar yaşandı. Ordunun 22 Aralık'ta ayaklanmacılarla hareket etmeye başlaması, Çavuşesku rejiminin sonunu getirdi.
     25 Aralık 1989 günü Çavuşesku ve devlet başkan yardımcısı eşi Elena, kitle katliamı, yolsuzluk, görevi kötüye kullanma, vatana ihanet ve kamu malını zimmete geçirme suçlamalarıyla yargılanıp, kısa bir duruşma sonunda idama mahkûm edildi. İkilinin aynı gün kurşuna dizilmesiyle Romanya'da bir dönem kapanmış oldu.
Bu süreçten sonra Romanya, Batı tipi demokrasiye geçerken 2004 yılında NATO'ya, 1 Ocak 2007 tarihinde ise Avrupa Birliği'ne katılmış oldu. Aslında uzun yıllar katı bir yönetim içerisinde bulunan halkın, yeni dünya düzenine uyum sağlaması biraz zaman alacak gibi görünse de, bu değişim ve gelişimin hızını orada görmek mümkündür.  

MAMAYA’YA VARIŞ:

Üç buçuk saatlik otobüs yolculuğundan sonra, 4 günümüzü geçireceğimiz Köstence'ye varmış oluyoruz. Konakalayacağımız yer, bölgenin tatil merkezi olan, oteller ve eğlence mekanlarıyla ünlü MAMAYA...Romanya'nın en büyük tatil beldesi olan Mamaya, bir tarafında Siutgol denilen göl, diğer tarafında Karadeniz'le buluşan bir yarımada. Mamaya'nın her iki kıyısı da oteller, plajlar, lokantalar ve çok sayıda eğlence yerleriyle dolu. Otele yerleşip deniz kenarında yürüyüşe çıktığımız zaman küçük arabalar içerisinde hamsi, stavrit kızartması alıp yemenin, patlamış mısır almakla eşdeğer olduğunu görüyoruz. Buralarda demek böyle bir de alışkanlık mevcut.

     Mamaya için bir de efsane var: Efsaneye göre; kaçırılan prensesi, sahilde tuzağa düşürülen ve “Mamaya Mamaya” diye ağlayan kızıyla tekrar kavuşturmak için Tanrılar Mamaya diye bir yarımada yaratmışlar ve kız ile annenin kavuşmasının da bu yarımadada gerçekleştiğine olan bir inanış, efsane var.

     Mamaya; Karadeniz'in Romanya kıyılarındaki en eski tatil beldelerinden biridir aslında. Bölge 1906 yılında gelişmeye başlamıştır. Romanya'daki tatlı su göllerinden biri olan Siutgol Gölü ile Karadeniz arasındaki ince uzun bir kara parçası üzerinde konumlu olup, Constanta'nın, yani Köstence'nin 5 km. Kuzeyinde yer almaktadır. Burada 1919 yılından sonra, bir şans oyunlarının kurulması ve zengin villaların yapılmasıyla tekrar canlandırılmış ve Kral Ferdinand'ın yazlık evinin yer aldığı bir bölge haline gelmişti.    

Otelimize yerleşip daha sonra kıyı şeridinden dolaştıktan sonra, organizasyon biz sempozyum katılımcılarına ilk akşam yemeğini vermek için organize ettikleri, Köstence Yat Limanına gidiyoruz. Elbette böylesi bir ortamda yenilecek yemek, balık’tan başka birşey olmazdı. Yat Limanı, çevresindeki yeni kafe-restoranların oluşmasına bakılırsa, pek de eskiye dayanmıyor geçmişi. Günümüzde önemli bir turizm potansiyeline sahip olan Yat Turizm’in buralarda gelilmeye başladığını da rahatlıkla söyleyebiliriz. Özellikle Karadeniz bölgesi yat seyrlerinde uğrayabilecekleri önemli limanlardan biri olarak görülebilir, Köstence. Çevresindeki otel ve yerleşim yerlerinin yarım-ay şeklindeki duruşuyla, biraz bizim Girne’nin otantik limanını da andırmaktadır. Buradaki akşam yemeğimizi yedikten sonra otelimize geri dönüyoruz...

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri