Romanya’nın Tatil merkezi olan ve Osmanlı döneminden günümüze en yoğun Türk nüfusun yaşadığı Köstence bölgesine yaptığımız gezinin anlatımına yer verdiğimiz yazıdizimizin sonuna geldik. Bu son bölümümüzde ise, Köstence merkezine inip orada bulunan Arkeoloji Müzesi, Hünkar Camii, Kral Cami ve birçok balık türünün yer aldığı Akvaryum'u ziyaret edeceğiz. Otelimizin önünde bulunan yaksi durağından bir taksi çevirerek yola koyuluyoruz. Hemen belirtelim; bu bölgede Türkçe konuşulmasının yaygın olduğunu taksi şöförlerinden de fark ediyor insan. Merkeze doğru yol alırken, Köstence'nin de içerisinde yer alan ve "Dobruca" denen bu bölge hakkında sizlere bilgi verelim...
DOBRUCA...
Dobruca bölgesi genel olarak; Tuna nehrinin Karadeniz'e yaklaşırken Silistre'den sonra kuzey'e doğru kıvrılmasıyla oluşturduğu dirsek ile Karadeniz arasında kalan bir bölgedir. Dobruca'nın Osmanlı Devletine katılma süreci 1444 Varna Savaşı ile başlar, 1484'de II.Beyazıd'ın bölgenin kuzey'ini ilhak etmesiyle tamamlanır. Dobruca bölgesinin Osmanlı Devleti'nden koparak Romanya'ya bağlanması 1878 Berlin Antlaşması'yla, Basarabya'nın ise Rusya'da kalması formülüyle anlaşılabiliyor. Dobruca'nın Romanya'ya ilhakından sonraki nüfus sayımında Köstence ve Tulça vilayetlerinin toplam nüfusu 180.000 kadardı. bu yıllarda nüfusun yarıdan fazlası Müslümanlardan oluşmaktaydı. Müslüman nüfusun II:Beyaezıd'ın fethinden sonra bölgeye Anadolu'dan getirilerek yerleştirilen ve "Evlad-ı Fatihan" olarak tanımlanan Yörüklerden ve Kırım'dan göç eden Tatarlardan oluşur. 2002 yılında yapılan son nüfus sayımlarına göre Dobruca'da 25.000 Türk, 24.000 Tatar olmak üzere 49.000 Müslüman nüfus yaşamaktadır.
KÖSTENCE...
Dobruca bölgesi hakkındaki bilgimizi tamamlarken Köstence'nin de merkezine varmış oluyoruz. Şehir turumuza başlamadan önce Köstence hakkında da sizlere kısaca bilgi verelim:
Köstence, Dobruca'nın merkezi ve Karadeniz'in en büyük liman kentidir. Dünyanın Roma İmparatorluğuna ait en ünlü mozaiklerin bulunduğu kentte; Akvaryum, Arkeoloji ve Denizcilik Müzesi, önemli ziyaret yerleri arasında yer almaktadır. Köstence, ya da Romenlerin deyişiyle Constanta yaklaşık 120.000 yıllık Paleotik dönemden kalma bir şehirdir. Bu özelliğiyle bölgenin en eski şehridir. Şehirde önemli bir Türk-Tatar azınlık varlığını devam ettirirken, şehirde yaşayan çingeneler de Türkçe konuşmaktadır. 14.yy'da Osmanlı İmaparatorluğu bu bölgede etkisini göstermeye başladı. Dobruca ve Köstence 15.yy'dan başlayıp 19.yy'a kadar süren savaşlarda Osmanlı İmparatorluğuna bağlı kaldı.
Arkeoloji müzesine girerken Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Basın Kartını gösteriyor ve girişimizi ücret ödemeden gerçekleştirmiş oluyoruz. Böylece bundan sonraki müze girişlerinde bunu göstermeye karar veriyoruz. Köstence Tarih ve Arkeoloji Müzesi; Yunan ve Roma medeniyetlerinin izlerini bünyesinde barındırıyor. Müze ziyaretçileri burada; İki yüzlü Memesis, Fortuna ve Pontus, Fantastik Yılan Glykon heykellerini görebilirler. Müzecilik konusunda ülkemizde ağır aksak adımlar atarken doğrusu bu gibi yerlere her ziyaretimizde içten içe kıskandığımızı da vurgulamak isterim. Müzeyi daha detaylı dolaşabilmek için bol zamana ihtiyacımız olduğunu bilerek, buradan ayrılmak zorunda kalıyoruz...
OVIDIU HEYKELİ
Arkeoloji müzesiznden çıkıp yürümeye başlıyoruz.Bu meydan, “bütün yollar Roma’ya çıkar” deyişi gibi bir konumda. Meydanda bir heykelle karşılaşıyor ve incelemeye başlıyoruz.
Bu alana Ovidius Meydanı denilmektedir. Aşkın, özlemin, sürgünün şairi olarak anılan Romalı Publius Ovidius Naso, ünlü şiiri Trista'yı, Köstence’deki sürgünü sırasında yazmış. "Aşk Sanatı" adlı öğretici yapıtıyla zinayı teşvik ettiği öne sürülen ve tavırlarıyla da bir muhalif olarak anılan şair, Roma İmparatoru Agustus tarafından sürgüne gönderilmişti.
HÜNKÂR CAMİİ
Buraya yakın camilerden biri olan Hünkâr Camii'ne doğru yürümeye başlıyoruz. Dar sokak arasında gizlenmiş olan söz konusu camii,bu bölgedeki Müslüman yaşamı ve geçmiş tarihi açıaından neredeyse bir simge halinde. Cami; kesme taştan yapılan minaresiyle bölgenin en eski camisi olarak tarihe geçiyor. Cami avlusunda karşılaştığımız yöre sakinlerinden Ertegin isimli beyden aldığımız bilgiye göre, Cuma namazlarında katılımın olduğu ama özellikle bayramlarda büyük bir yoğunluk yaşandığı bir yermiş burası. Hünkâr Camii hakkında Ertegin beyin bilgilerine daha detaylı bilgiler ekleyelim.Hünkar Camii, Köstence merkezinde Müftiyat binasının yakınında yer almaktadır. Köstence'nin Kırım Savaşı'ndan sonra Kırım'dan göç edenlerin yerleştirildiği bir merkez olmasından sonra 1869 yılında Osmanlı Sultanı Abdülaziz tarafından yaptırılmıştır. Cami; taştan, kare planlı ve düz kiremit çatı olarak inşa edilmiştir.
KRAL CAMİİ
CONSTANTA CAZINOU
Buradan ayrılarak bir başka ziyaretyerimiz olan Akvaryum'un yer aldığı sahil kenarına iniyoruz. Karadenizin vurduğu sahilde biraz soluklanırken sırtını denize vermiş muhteşem bir mimari yapıyla karşılaşıyoruz. Bu yapı: Casino Constanta olarak biliniyordu. Söz konusu Art Nouveau stilindeki yapının açılış tarihi 1911'e dayanıyor. Kumarhane, mimarlar Peter Antonescu ve Daniel Renard'ın ortak eseri. Söylendiğine göre, görkemli mekan, çiftlerin ve ailelerin gün batımını keyifle izlemek için gittiği noktaların başında geliyor.
AKVARYUM
Söz konusu yapının karşısında ise son uğrak yerimiz olan Akvaryum bulunmaktadır. Yine basın kartımızı göstererek ücret ödemeden bu yere de giriyoruz. 1958 yılında açılan Akvaryum, Karadeniz ve Tuna deltasında yaşayan 60 tür balık ile dünyanın en önemli mersinbalığı koleksiyonlarından biri yer alıyor...Böylece Romanya’nın Köstence kentine yapmış olduğumuz ziyaretin notlarını da sizlerle paylaşmış olduk.