“Kötü bir dönemden geçiyorum, bunalımdayım diyordu”

Yedi yaşındaki oğlu Ercan Kaya Kunduracı’yı bıçaklayarak öldüren anne Bilge Lord Kunduracı’nın mesai arkadaşları YENİDÜZEN’e konuştu

Fehime ALASYA

7 yaşındaki oğlu Ercan Kaya Kunduracı’yı bıçaklayarak öldüren ve toplumda büyük bir infiale yol açan anne Bilge Lord Kunduracı’nın mesai arkadaşları ve komşuları YENİDÜZEN’e konuştu, Kunduracı'nın son dönemde "bunalımda olduğunu" söylediğini anlattı.  

Bilge Lord Kunduracı’nın mesai arkadaşları, yaşananlar karşısında adeta şoke olduklarını anlatırken annenin, zaman zaman bunalımda olduğu ve kendini kötü hissettiği yönünde söylemlerde bulunduğunu ifade etti.

Kunduracı’nın son zamanlarda eşiyle boşanmak üzere olduğu, eşinin çocuğu almakta ısrarcı olduğu ve bu yüzden psikolojisinin bozulabileceği konusunda tahmin yürüten mesai arkadaşları, annenin psikolojik sorunları nedeniyle profesyonel destek aldığı ve ilaç kullandığını iddia etti.

Olayın yaşandığı gün apartmanda bulunduğunu anlatan komşu Hamza Özmen ise hiçbir ses duymadıklarını, hiçbir farklılık hissetmediklerini belirtti.

İncelemeler dün de sürdü…

Olayın meydana geldiği Gönyeli’deki Ballı Apartmanı’nda dün de hareketli saatler yaşandı. Apartmanın önündeki sivil polisin bir an olsun binadan ayrılmadığı gözlemlenirken, Cürümleri Önleme Şubesi polis ekiplerinin birçok bölge sakininden ifade aldığı görüldü.

Mahallede sakin birçok kişinin ifadesine başvurulurken, Bilge Lord Kunduracı’nın evinde, arabasında ve apartmanda incelemeler yapıldı.

Olayın meydana geldiği daire

 Bilge Lord Kunduracı’nın evinde, arabasında ve apartmanda incelemeler yapıldı.

 Cürümleri Önleme Şubesi polis ekiplerinin birçok bölge sakininden ifade aldı.

 


Komşu Hamza Özmen:
“Çok mutlu bir çocuktu, öyle görünüyordu…”

Kunduracı ailesinin son üç yıldır, Bilge Lord Kunduracı’nın babası Tahir Lord’a ait bu dairede birlikte yaşadığını anlatan komşu Hamza Özmen, son zamanlarda eşinin evi terk ettiğini ve çiftin boşanmak üzere olduğunu belirtti.

Komşu Hamza Özmen, Bilge Lord Kunduracı’nın komşuları ile çok karışıp görüşmeyen, sakin bir ev sahibi olduğunu, kimseyle bir husumetinin bulunmadığını anlattı.   

Özmen, şunları söyledi: “Bilge çok sessiz, kendi halinde birisiydi. Her sabah günaydın der işine giderdi. Çocuğunu her sabah okul servisine indirir, teslim ederdi. Olayın yaşandığı saatlerde ne bir ses duyduk ne de farklı bir şey hissettik. Polisler yığıldıktan sonra bizim haberimiz oldu… Duysaydık ölümüne girer çocuğu kurtarırdık. Keşke duysak ve yardım edebilseydik, yüreğimiz yandı…

Arabası hiç kapının önünden kımıldamadı, hiçbir hareketlilik görmedik. Apartmanda zaten çoğu kişi çalışıyor. Onları da gün içerisinde çok görmüyorduk.

Küçük Ercan, babasıyla markete sürekli gelirdi, çok mutlu bir çocuktu, öyle görünüyordu…” dedi… 


Bilge Lord Kunduracı'nın mesai arkadaşları:
“Sürekli olarak ‘bana çocuğumu alacak, çocuğumu vermem’ diyor, endişe duyuyordu”

 

 “Zor durumda olduğu için yönetimden görev değişikliği talep etti. Muhasebe bölümünden farklı bir bölüme geçti, orasını da çok sakin buldu, ‘Burası çok sessiz, çıldırıyorum, beni daha hareketli, daha kalabalık bir bölüme alın’ dedi ve onu farklı bölüme aldılar.”

 

Yaşananlara inanmakta güçlük çeken mesai arkadaşları ise Bilge Lord Kunduracı ve iş yerindeki gözlemlerini YENİDÜZEN’e şöyle anlattı:

“Bu olayların yaşandığına inanmak çok güç, hala şoktayız… Kendisi son zamanlarda sorun yaşasa dahi çok iyiliksever bir kişiydi. Ailesi deseniz köklü Gönyelili, çok sevilen saygın insanlardı… Bunların yaşandığına inanamıyoruz…

Zor durumda olduğu için yönetimden görev değişikliği talep etti. Muhasebe bölümünden farklı bir bölüme geçti, orasını da çok sakin buldu, ‘Burası çok sessiz, çıldırıyorum, beni daha hareketli, daha kalabalık bir bölüme alın’ dedi ve onu farklı bölüme aldılar. Yaklaşık 4-5 aydır bu bölümdeydi. Onu sürekli telkin ediyorduk, üzülme, ilk ayrılan sen değilsin, sonuncusu da sen olmayacaksın diyorduk. İlk zamanlar, yani 5-6 ay önce çok kötüydü, ruhu alınmış makine gibiydi, sadece bilgisayar başında iş yapıyordu, sonra giderek toparladığını gördük. Artık sohbet etmeye, konuşmaya, bizimle öğlen yemekleri yemeye, sosyal hayata katılmaya, şakalaşmaya başlamıştı. İyiye doğru gittiğini görüyorduk.

Bu olanları, yapılanı koyacak yer yok, ne desek ne yapsak hiçbir açıklaması yok, kelimeler tükendi…”

 “İlk zamanlar, yani 5-6 ay önce çok kötüydü, ruhu alınmış makine gibiydi, sadece bilgisayar başında iş yapıyordu, sonra giderek toparladığını gördük. Artık sohbet etmeye, konuşmaya, bizimle öğlen yemekleri yemeye, sosyal hayata katılmaya, şakalaşmaya başlamıştı.”

“Mesaj atarak, çocuğunun hasta olduğunu ve bu yüzden işe gelemeyeceğini bildirdi”

“Önceki gün sabah, takım arkadaşına mesaj atarak, çocuğunun hasta olduğunu ve bu yüzden işe gelemeyeceğini bildirdi. Biz de üstelemedik çünkü zaman zaman bu yaşanıyordu. Çocuğu hastalanıyor, işe gelmiyordu, bu normaldir, yine morali bozuktur, önemli değildir diye düşünmüştük. Zaman zaman oğluyla ilgili bir durum olduğunda işten 5-10 dakikalığına ayrılıp, çocuğuna bakıp geri geliyordu. İşte herhangi bir problemi yoktu.

Yaklaşık 6 ay kadar önce boşanma sürecine girdiği için çok travma yaşamıştı, tüm mesai arkadaşları onu teselli ediyorduk.

Son zamanlarda kendine bakmaya başlamıştı, morali de düzgün görünüyordu diye iyiye gittiğini düşündük. Herkesin kendi içinde ne yaşadığını bilmeyiz…”

 “Daha evvelden bildiğimiz, bu ayrılığı hiçbir zaman kendinin istemediğiydi. Bize sürekli anlattığı ‘kötü bir dönemden geçiyorum, bunalımdayım, psikolojik tedavi ve ilaç tedavisi alıyorum’ diyordu. Sürekli olarak ‘bana çocuğumu alacak, çocuğumu vermem’ diyor, bundan çok endişe duyuyordu.”

“Çocuğu, babasının almak istediğini söylüyor, çok korkuyordu”

“Oğlu çok düzgün karakterli, sakin bir çocuktu. Çocuğu ile olan ilişkilerinin çok iyi olduğunu biliyordum. Son zamanlarda çocuğu babasının almak istediğini söylüyor, bundan dolayı çok korkuyordu. Bu konuda şirketteki yöneticilerimize danışarak iyi bir avukat tutmak istediğini duyuyorduk.”

“Tek dünyası oğluydu, birlikte gözlerinin içi gülüyordu, tabii bunlar bizim gördüklerimiz…”

“Ailenin tamamını biliyoruz, anne ve babası çok düzgün, çok saygın ve iyi insanlardır. Kızla ilgili de kötü hiçbir şey görmedik duymadık. Hal böyle iken bu yaşananlara şaşırmamak mümkün değil. ‘Aile yapısı kötüydü, böyle bir terbiye aldı da bu yüzden oldu’ diyemezsiniz, buna kimsenin hakkı yok. Rahmetlik babası da ailesi de çok iyi insanlardır.

Oğlu ise zaman zaman işe annesinin yanına geliyordu. Çok mutlu görünen, sessiz, sakin ve bilgili bir çocuktu. Sesi kısık, kendi halinde oturup oyun oynayan, soru sorulduğunda büyük bir birey endamıyla cevap verebilen çok düzgün ve mutlu bir çocuktu.

Bilge, ofiste olduğu sürece ‘Aman çocuğum’ modunda bir anne idi… Çocuğunun her ihtiyacını karşılamaya çalışıyordu. Tek dünyası oğluydu, birlikte gözlerinin içi gülüyordu. Tabi bunlar bizim gördüklerimiz, herkesin içini bilemiyoruz…

Daha evvelden bildiğimiz, bu ayrılığı hiçbir zaman kendinin istemediğiydi. Bize ‘kötü bir dönemden geçiyorum, bunalımdayım, psikolojik tedavi ve ilaç tedavisi alıyorum’ diyordu. Sürekli olarak ‘bana çocuğumu alacak, çocuğumu vermem’ diyor, bundan çok endişe duyuyordu. Bu yüzden çok kötüydü.

Sonrasında biraz iyileşme olduğunu gördük, biz de ona yardımcı olmaya çalıştık. Artık ayrılık modundan çıkmış, çocuğunun alınacağından çok bahsetmiyordu.”

“Yapılan linç çok ağır…”

“Dünden beridir sosyal medyada çok acımasızca yorumlar var. Bu kabul edilemez. Bazı insanlar hiçbir bilgisi olmadan yargısız infaz yapıyorlar. Bu kadını tanımayan yüzlerce kişi onunla ilgili yüzlerce yorumda bulundu. Kimse kimsenin iç dünyasını, ne yaşadığını bilmeden bu kadar acımasız eleştirmesin. Sosyal medyada yapılan linç çok ağır… Yapılanları haklı çıkarmıyoruz, hiçbir yere sığdıramıyoruz, tarif edemiyoruz ama…” 

    

 

 

İlgili Haberler

Özel Haber Haberleri